2005 Avrupa Basketbol Şampiyonasi başlarken

Yakir MİZRAHİKimilerine göre bir mabet, kimilerine göre bir kutsal mekandır tuttuğunuz takımın stadyumu… Takımınızı desteklerken söylediğiniz şarkılar, unutulmaz gollerin hafızalara kazındığı maçlar, ilk dostlukların atıldığı adımlar hep bu mekanda yaşanır… Eski yıllarda maçlara girebilmek için geceden gelip ö

Spor
9 Ocak 2008 Çarşamba

Alp ALKAŞ

16 Eylül Cuma günü EuroBasket 2005 Avrupa Basketbol Şampiyonası başlıyor. Biz basketbolseverler de tüm gün televizyon ekranına yapışıp maçları takip ediyor olacağız. Turnuva öncesinde takımların son durumlarına hep beraber göz atalım

A GRUBU

İTALYA: Takım basketbolunun son şampiyonalardaki en önemli temsilci olan İtalya bu turnuvada da iş yapacak gibi duruyor. Her turnuvada iyi takımlar arasında gösterilen İtalyanlar yine şampiyon adayı olmamakla beraber müthiş guard triosuyla etkili olacaklar. Bulleri , Basile ve Pozecco takımın büyük kozları olarak gözükürken veteran pivot Marconato ile en büyük zaafları olan pivot mevkisine çözüm arayacaklar. Son dönemlerde çok istikrarsız oyunlar sergileyen Chiacig’in performansı belirleyici faktör olabilir. Düşük performans göstermesi halinde de Cittadini’ye önemli bir rol düşecektir. Uzun periyodlar başarıyla uyguladıkları alan savunması ve inanılmaz yüzdelerle attıkları üç sayılık atışlar İtalya’nın en büyük kozu olacak. Çok beğenmesem de Efes Cup’ta atletizmiyle dikkat çeken Mancinelli’ye de dikkat etmek gerekebilir.
ALMANYA:  Geçtiğimiz turnuvalara göre biraz daha "Alman" milli takımına benzeyen bu takım yine tamamen Nowitzki’nin eline bakıyor. (Hatırlatırım; geçtiğimiz şampiyonalarda maksimum üç gerçek Alman oyuncuyla mücadele ettiler) İşin ilginç yanı, kampa geç katılan Nowitzki’nin hem sakatlık problemi olduğu hem de hapishaneye giren yakın bir arkadaşı dolayısıyla oldukça moralsiz olduğu konuşuluyor. Kalbur üstü sayılacak diğer oyuncuları olan Ademola Okulaja ise diz problemleri ile uğraşıyor. Turnuvaya yetişecek fakat performansını bu sakatlık ne derece etkiler bilinmez. Roller ve Maras gibi şutörlerin iyi bir performans göstermesi bu ikilinin yükünü hafifletecektir. Savunma (özellikle boyalı alanda) zaafları ise son dönemlerde hep iyi performans gösteren Almanlar için bir hayal kırıklığına sebep olabilir.
RUSYA: Son dönemlerde klüp düzeyindeki büyük yatırımlarla dikkat çeken Rus basketbolu bu turnuvada 1998’den sonra yeniden podyuma çıkabilecek düzeyde. Kirilenko’nun çevresinde toplanan genç Ruslar kanımca önemli işler yapacak. Monya ve Kryhapa gibi NBA’de önümüzdeki senelerde önemli etkileri olacak gençler bu turnuvaya damga vurabilirler. Senelerdir eksikleri olan oyun kurucu mevkisine Karasev yerine yabancı transfer Holden’i monte ederek sulandırılmış milli takımlara bir yenisini eklediler. (bkz. futbolda Japon milli takımında Brezilyalı Santos, Alman Basketbol Milli Takımı ….) Dış şutlarda etkili olmaları halinde durdurulmaz olabilirler. Tek sorunları istikrar ve bu sorunları turnuvalarda takımların başarısız olmasına pek çok kez sebep oldu.
UKRAYNA: Grubun zayıf halkası olan Ukrayna’nın diğer üç ekibin arasından sıyrılması gerçekten mucize olacak. Bu sezonu gerçekten top oynamadan geçiren Medvedenko milli takıma katılıyor ve sakatlığının geçmesi beklenen Drozdov ile birlikte etkili olabilirler. İşleri çok zor.

B GRUBU
LİTVANYA: Son şampiyonun bu şampiyonada sakatlıklardan başı çok ağrıyacak gibi. Indiana Pacers’a transfer olan Jasikevicius turnuvaya katılmayacağını açıklarken, Macijauskas, Songalia ve Zukauskas’ın sakatlık dolayısıyla oynayamama şanslarının olması ilk beşin tamamen değişmesi demek. Bu silahlardan mahrum bir Litvanya sert hücumlarda eski etkinliğini gösteremeyecektir. Savunma dirençlerini ve hızlı hücumlardaki etkili oyunlarını hala gösterebiliyorlar. Siskauskas her zamanki müthiş performansını ve istikrarlı katkısını gösterecektir. Genç oyuncular Seibutis ve Jankunas da dikkat edilmesi gereken isimler arasında. Jasikevicius yerine oyun kurucu mevkisinde görev alan Ginevicius ise hazırlık döneminde oldukça vasattı. Litvanya’nın performansında onun performansı çok önemli bir yer tutacaktır.
TÜRKİYE: Rakiplerin kan kaybettiği bu turnuvada Avrupa ikincisi olan kadrodan daha güçlü bir kadroya sahip olan Türk Milli Takımı’nın, başarılı olabilmesi için anahtar yine takım olabilmekte. İki NBA oyuncusu, kuvvetli pota altı, müthiş bir sezon geçiren ve kanımca İbrahim’den çok daha üst düzey bir oyuncu olan Serkan Erdoğan, hazırlık kampında beklenenin üstünde performans gösteren Ender ve Kerem Tunçeri ile gerçekten kaliteli bir kadro var. Rotasyonların özenle ayarlanması gerekiyor ve Tanjevic’in bu konuda neler yapacağı merakla bekleniyor. Cenk Akyol’a zaman bulması halinde dikkat etmenizi tavsiye ederim. Kendisiyle lise takımları düzeyinde karşılıkla oynama şansı bulduğum bu müthiş yetenek bu turnuvada olmasa bile bundan sonrakilerde çok büyük işler yapacaktır. Zaten durumun farkında olan NBA yetkilileri de onu bu sene draft ettiler. (Cenk kontratı bulunan Efes Pilsen’de bir sezon daha geçirme kararı verdi)
HIRVATİSTAN: Her zaman yetenekli kadrolara sahip olan Hırvatistan, Kukoc ve Petrovic’li dönemden sonra bir türlü üst düzey başarı gösteremiyor. Fakat bu sefer Hırvatlar gerçekten çok daha iddialı bir kadro kurdular. Uzun rotasyonunda Zizic, Prkacin, Vujcic, Kasun, guard pozisyonunda Gordan Giricek, Efes Pilsen’in yeni transferi Popovic ve New Jersey Nets’li Planinic önemli isimler. İyi bir hazırlık dönemi geçiren Hırvatlar için turnuvanın Sırbistan Karadağ’da yapılıyor olması da ayrı bir önem taşıyor. Takım oyununu iyi sergilemeleri halinde çok etkili olabilirler.
BULGARİSTAN: Grubun en zayıf takımı olan Bulgarlar’ın hazırlık kampında Türk Milli Takımı’nı yenmesi dikkat çekici bir sonuç. Fakat İtalya’dan 55 sayı fark yedikleri maç gerçeğe daha yakın bir durum olarak gözüküyor.

C GRUBU:
FRANSA: Fransa da iyi bir hazırlık dönemi geçiren takımlardan. Genç yaşına rağmen parmağına iki şampiyonluk yüzüğü takmış olan Tony Parker liderliğinde başarıyı kovalayacak. Turnuvanın en zor grubuna düşmüş olmaları ise onlar adına bir şanssızlık. Slovenya ve Yunanistan, Fransa’nın hatalarını rahatça cezalandırabilecek takımlar. Fransa’nın en büyük eksiği orta mesafe şutlardaki istikrarsızlıkları. Atletik guard ve forvetlerle dolu kadroları bire bir hücumda etkili olmalarını sağlıyor fakat Ruslar gibi Fransızlar da istikrar problemi yaşıyorlar. Avrupa’nın geleceğindeki en yetenekli pivotlardan biri olması beklenen Johan Petro’ya da dikkat etmenizi tavsiye ederim.
SLOVENYA: Şampiyonadaki favori takımım olan Slovenya, Lakovic ve Udrih gibi iki müthiş guarda, Brezec ve Nesterovic gibi iki uzuna sahipler. Bunun yanında ne zaman, nerde patlayacağı belli olmayan Becirovic, şutör Ozbolt, atlet Milic, genç Erazem Lorbek ve New Orleanslı Nachbar ile komple bir kadroya sahipler. Efes Cup’ta yarı finalde oynadıkları etkisiz oyun bir ölçü kabul edilmemeli. Potansiyellerini sahaya yansıttıkları takdirde durdurulmaları oldukça zor olacak.
YUNANİSTAN: Hiçbir zaman göze hitap eden bir basketbol oynamayan Yunanlar yine veteran oyuncularının eline bakacak. İtişip kakışarak oyunu karıştıracak, hakemler üstünde baskı kuracak ve sertlikte kuralların sınırlarını zorlayarak yollarını açmaya çalışacaklar. Hücumda dış şutlar haricinde ciddi bir tehditleri yok. Uzunlarından yeterince faydalanamamaları bu konuda en önemli problemleri. Dikkat edilmesi gereken isimler Dikoudis, Fotsis ve Zizis olacak. Ne olursa olsun gruptan çıkacaklardır fakat grupta üçüncü olmaları erkenden eve dönmeleri manasına gelecek, çünkü, ikinci turda İspanya veya Sırbistan Karadağ ile karşılaşacaklar.
BOSNA HERSEK: Onurlu mücadelelerini sürdürecek olan Bosna Hersek takımının misafir oyuncusu ise Efes Pilsenli Henry Domercant. Mrsic ve Bayramovic ile beraber etkili olabilirler fakat güçlerinin diğer üç takımı zorlamaktan ileriye gidemeyeceğini düşünüyorum.

D GRUBU:
SIRBİSTAN KARADAĞ
: Katıldıkları son iki büyük organizasyonda grup etabından öteye gidemeyen Sırplar ev sahibi oldukları bu turnuvanın en önemli favorisi olarak gözüküyor. Peja’sız olmalarına rağmen, onu aratmayacak kadar derin bir kadroları var. Ev sahibi olacakları bu turnuvada şampiyon olmak için geçtiğimiz yaz dinlenmeyi seçen yıldızları da geri dönüyor. Böylece ellerinde Rakocevic, Jaric ve Avdalovic gibi guardlar, Bodiroga, Milojevic, Radmanovic, Tomasevic gibi forvetler ve Rebreca, Dronjak ve Kristic gibi pivotları ile durdurulmaları gerçekten zor. Bir sürpriz olmaması halinde ateşli seyircileri ile birlikte çok başarılı olacaklar.
İSPANYA: Gasol’süz bir İspanya’nın eski şampiyonalardaki performansı göstermeleri hayal olacak. Gerek top paylaşımı gerekse yıldız eksikliği canlarını yakacak. Fakat bu halleriyle bile grupta ikinci olacak güce sahipler. Hızlı oyunda bulacakları sayılar onların kaderini belirleyecektir. Garbajosa her zamanki katkısını yapacaktır fakat Gasol’un eksikliğinde Fran Vazquez’in çok yüksek performans göstermesi gerekecek. Calderon ve Navarro’nun da istikrar problemini aşmaları gerekecek.
LETONYA: Elemeden gelecek takımla (İsrail olacak gibi) üçüncülük için kapışacaklar gibi duruyor fakat İspanya’nın yaşayacağı bir hayal kırıklığı onlara ilerleme şansı bırakabilir. Bire bir hücum edebilecek tek silahları Kambala, fakat kendisi hem pek formda değil hem de kampa katılma konusunda problemler yaşatıyor. Onlar buraya gelmiş olmayı başarı sayan bir takım olduğundan turnuvada keyif almaya bakacaklar. Bu rahatlık onların performansını arttırmalarına yardımcı olabilir.
D4 TAKIMI: Buraya gelecek son takım ise yazımı yazdığım şu sıralarda henüz belli değil. Macaristan ile Israil 13 Eylül’de yapılacak maçın sonucunda bu takım belli olacak. Tecrübesiyle Israel’i daha şanslı olan taraf olarak görüyorum.  Hangi takım gelirse gelsin, üçüncülük için mücadele edecek. Fakat bu iki takımda hırslı takımlar ve büyük takımlara zorlamalar muhtemel.