‘BONE KENTİ`NDEKİ KUTSAL KİTAP

Coya DELEVİDaha ziyade, Paris`li Yehiel olarak tanınan Rabbi Yehiel, XII. Asrın sonlarına doğru dünyaya geldi. Josef`in oğlu olan Yehiel, Hocası Leon`un kurduğu Talmudik Okul`un başkanı oldu. Bu okulda yaklaşık 300 öğrenci okuyordu. Bunlar, aynı zamanda okulda yatıp kalkıyor, her türlü gereksinimleri karşılanıyordu.Raşi`nin din ü

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba

Bone kentindeki, değişik dinlere ait eserler ve anıtlar arasında, iki katolik kilisesi, eski Cezayir’in Roma kalıntıları üzerinde inşa edilmiş Büyük Cami ve bir sinagog sayılabilir.

Mimarisi ve büyüklüğü bakımından hiçbir özellik taşımayan bu sinagog, ürününü, büyük bir özen ve saygıyla, korunan, harika, mucizevi bir Tevrat’a borçlu. Bu kutsal emanet hakında bir de efsane anlatılır. Bundan uzun yıllar önce, Bone’lu bir Müslüman dini vecibelerini yerine getirmek için hacca, Hz. Muhammed’in doğduğu ve öldüğü kutsal kentler, Mekke ve Medine’ye gitmiş. Her Müslümanının yaşam boyunca, bir kere de olsa ifa etmeyi arzu ettiği bu kutsal görevini tamamaladıktan sonra, adam, işiyle alış-verişle meşgul olmuş.

Ülkesine dönmeye karar verdiğinde, İskenderiye’ye hareket eden bir gemiye binmiş. Yolcular arasında Kudüs’ü ziyareti esnasında bir ravın hediye ettiği Tevrat’ın sahibi, Bone’lu bir Yahudi de bulunuyormuş. Bu Yahudi, değerli ve kutsal emanetini, bakır bir kutunun içinde muhafaza ediyormuş.

Gemi limana yaklaşmak üzere iken, şiddetli bir fırtına kopmuş, azgın dalgalar, içindekilerle birlikte gemiyi yutmuş. Tek bir yolcu, yüzerek, sağ salim kıyıya varmayı başarabilmiş, o da Bone’lu Müslüman hacı imiş. Bir müddet sonra ülkesine dönmüş, başına gelen felaketi, hemşerisi Yahudi’nin ölümünü anlatmış.

Bu macera, yavaş yavaş unutulmaya başlanmıştı ki, bir gün, Bone limanında gözcülük yapan Türk, dalgın dalgın dalgaları seyrederken, uzaklarda, şekillendiremediği bir cismin yüzdüğünü ve kıyıya yaklaştığını görmüş. Bu cisim, sanki bir an önce, kıyıya varmak için acele ile yaklaşan küçük bir sandıkmış.

Hemen şehrin kadısına haber salmışlar ve o da, gemicilere bu cismin denizden çıkarılması emrini vermiş. Ne var ki, adamlar yanına geldiklerinde, sandık yönünü değiştirip, açık denize doğru uzaklaşmaya başlamış. Bu deneyi birkaç kez tekrarlamışlar ama, her seferinde de kutu, gemicilerin inadına karşılık o da inatla, onlardan uzaklaşmış.

Kalabalık büyük bir şaşkınlık içinde imiş. Birden akıllarına, batan gemiden kurtulan hacının anlattıkları gelmiş ve ölen Yahudi’ye ait olan Tevrat’ı anımsamışlar. Bir türlü ele geçmeyen sandığı yakalamaları için birkaç Yahudi’yi getirmişler ve inanılmaz olay meydana gelmiş: adamlar sandallarına biner binmez sandık onlara doğru gelmiş ve bir ravın elinin yanında durmuş. Din adamı dua ile kutuyu açmış ve içinden Kudüs’ten gelen Kutsal Kitabı çıkarmış.

Yolculuk esnasında ölen zavallı Yahudi ile yol arkadaşlığı yapmış olan Müslüman hacı, bu mucize karşısında o kadar duygulanmış ki, kendi çabası ve parası ile değerli emaneti koruyacak özel bir ev yaptırmış.

Böylece inşa edilmiş Bone Sinagogu, Bu mucizeden sonra özel bir ihtimam ve ilgi görmüş. Hatta ara sıra Müslümanların dahi bu kutsal mekanda dua ettikleri söylenir.

 

Kaynak: Contes et Legendes D’İsrael