YAZ ÖYKÜLERİ "Cesaret ve Doğruluk"

Kavram
9 Ocak 2008 Çarşamba
Reneta Sibel YOLAK   1791񮕋 yılları arasında Doğu Avrupa ve Rusya`da Mussar hareketi (Morality Movement) adı altındabir sürü olumlu gelişmeler olmuştur. Rusya`da hükümet Yahudi düşmanıydı ama fakir Museviler hiç aç kalmıyorlardı. Sadaka ve yardımseverlik o kadar yaygındı ki, bir sürü Hıristiyan Museviliğe geçmek istiyordu. Sadece hayatlarını kurtarmak için, ekmek bulmak için Musevi olmak isteyen bu insanlar samimi ve içten Yahudi olmayacakları için din adamları buna şiddetle karşı çıkıyorlardı. İşte bu dönelerde Rabbi İsrael Slanter adı verilen bir haham yaşamaktaydı. O kadar yardımsever, o kadar adil bir liderdi ki, ismi hep hatıralarda kalmış, yaptığı olumlu hareketler ve cesareti, aynı zamanda doğruluğu onun ismini ölümsüz kılmıştır. Onun hakkında bir sürü hikayeler anlatılır. Rabbi Slanter bir Kipur günü duasına gitmek üzere yola çıkar. Sokakta ağlayan bir bebek sesi duyar. Bir adım atar. Durur. Tüm aSinagog ve cemaat onu beklemektedir. Tekrar ağlayan bebeğin sesini duyar. Bebek hiç susacağa benzememektedir. O kadar cıyak cıyak ağlıyorsa bir derdi var diye düşünür rabbi. Hemen ağlayan bebeğin evine gider. Annesi süt almak için dışarı giden bebek hiç durmadan bağırmaktadır. Rabbi hemen bebeği kucağına alır, altını değiştirir. Onun ihtiyaçlarını karşılar. Annesi geldiğinde bebek gülücükler atmaktadır. Rabbiye nasıl teşekkür edeceğini bilemez. Kendisi tam 45 dakika Sinagoga geç kalmıştır. Hızlı adımlarla Sinagoga girdiğinde tüm halkın onu beklediğini görür ve sorarlar ``sizi çok merak ettik, neredeydiniz`` ``Hikayeyi anlatan Rabbiyi dinleyenler hayrete düşer. Çünkü diğer Rabbiler çok kuralcıdırlar ve en küçüt gecikmeye bile karşıdırlar. ``Bebeği nasılsa biri susturur`` diye düşünürler. Oysa Rabbi Slanter bebeğin ihtiyaçlarını, kendi dinsel görevlerinden önde tutmuş bir küçük bebeği mutlu kılmış, bir bayram günü Sinagoga geç gelmek pahasına ona yardım elini uzatmıştır. Aynı dönemlerde Yahudi çocukları zorla askere alınmaktaydı. Bazı anne ve babalar çocuklarının baş parmaklarını tüfek tutamasın ve askere alınmasın diye kesiliyorlardı. Çünkü askere giden çocuklar ya ölüyor, ya da ölüden beter bir şekilde Yahudiliğini unutmuş şekilde dönüyordu. Svetlana adında fakir ve dul bir kadın iki oğluyla birlikte yaşamaktaydı. Kocası yeni ölmüş, zor zor yaşamaya çalışıyordu. Svetlana hıçkırıklar içinde rabbi Slanterden yardım istemişti. Çok zengin ve nüfuzlu, toplumun ileri gelenlerinden biri olan Ovadya kendi oğlunu kurtarmak için bu dul kadının oğullarını Rus askerlerine ispiyonlamış, oğlu askere gitmesin diye de Rus askerlerine oldukça yüklü bir rüşvet vermişti. Svetlana`nın kapısını tekmeleyerek açan askerler oğullarını kolundan tutup götürmüştü. Svetlana iki gözü iki çeşme ağlarken aklına Rabbi Slanter gelmiş ve ona yalvararak yardım etmesini istemişti. Rabbi kadına bir bardak su verdikten sonra derdini dinledi. Tüm nüfuzunu kullanarak bu iki çocuk için seferber oldu. Öte yandan Ovadya`yı da çağırtan Rabbi Slanter ona öğüt verdi. ``Tüm Yahudiler kardeştir, bu zavallı dul kadının oğulları da bizim evladımız.`` Başkasını üzerek mutlu olmaya çalışmamalısın. Kendi oğlunu kurtarmak için onları ateşe attın`` dedi. Ovadya o kadar zengindi ki, devamlı yardım kuruluşlarına ve Sinagoglara yardım yapardı. Diğer Rabbiler bu saygıdeğer, cömert ve zalim Yahudi`nin tarafını tutarken, Rabbi Slanter tüm toplumuı karşısında almak pahasına bu iki genci kurtarmayı en sonunda başardı. Rabbi Ovadya`ya ``O çocuklar senin de evlatların sayılır`` dediğinde diğer rabbiler bu saygıdeğer ve zengin kişiyi özellikle kendilerine hatırı sayılır bağışlar yapan bu kişiyi küstürmek istememişlerdi. Doğruluk ve dürüstlükten ayrılmayaın rabbi Slanter insan ilişkileri ve adalet konusunda yüce fikirleri olan bir insandı. En sonunda Ovadya hatasını anlayıp dul kadından özür diledi ve diğerleri de bu konuda ikna oldular. * Başkalarını mutsuz ederek mutlu olmaya çalışmamalıyız. ``Karşındakini de kendin gibi sevmelisin`` sözü bize verilen önemli öğütlerden biridir. Doğruluk, adalet ve cesaret içimizde yeşermeli ki, mevkii, durumu ne olursa olsun herkese eşit davranıp, doğruluktan vazgeçmemeliyiz.   Kaynak: Wellsprings