Büyükada Yıldırımspor Tesisleri`nde Klezmer Rüzgarı

Toplum
9 Ocak 2008 Çarşamba
  Sibel KONFİNO   16 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşen 2. Uluslararası İstanbul Adalar Festivali kapsamında yer alan Helmut Eisel & Band Music'in sunduğu Klezmer Müziği  konseri, Büyükada Yıldırımspor Tesisleri'nde müzikseverleri büyüledi   Spor aktivitelerinin yanı sıra  birçok etkinliğe de kapılarını açan YSK Tesisleri, bu kez de 19 Temmuz Salı gecesi 2. Uluslararası Adalar Festivali kapsamında Almanya'dan gelen Helmut Eisel ve Band Music Topluluğu?na ev sahipliği yaptı. YSK Tesisleri'nde gerçekleşen konserde izleyiciler Klezmer Müziği'nin tınılarıyla nostaljik bir yolculuğa çıkma imkanı buldular.  Adalar Kaymakamı Mevlut Kurban, Adalar Belediye Başkan Yardımcısı Bülent Mısırlıoğlu ve eşlerinin yanı sıra çok sayıda adalı müzikseverin katıldığı gece YSK Başkanı Yaşar Bildirici'nin hoş geldiniz konuşmasıyla başladı. Ardından kürsüye davet edilen Robert Schild, Helmut Eisel & Band Music ve eserleri hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Klezmer müziğinin akademik veya salon müziğinden oldukça uzak olduğunu ve doğaçlamanın önemli bir yer aldığı caz müziğine benzetildiğini hatırlatan Schild,  şöyle devam etti: "Klezmer, 19. yüzyılda Doğu Avrupa ve Rusya'da gelişen bir müzik türü olup, temelini, o yörelerde oturan Aşkenaz Yahudilerinin halk ve dans ezgilerinde bulur. O yılların Doğu Avrupa Yahudi çevrelerinde bayram, tören ve özellikle düğünler, klezmer çalgıcıları olmadan, yani klezmorimsiz düşünülemezdi. Bu nedenle bu sanatçılar her zevke uygun geniş bir müzik dağarcığına sahiptiler. Dans ezgilerinin yanı sıra halk şarkıları, neşeli tınılar, baladlar, marşlar ve hatta hafif klasik yapıtlar da çalmaktaydılar. Batı Avrupa'nın yanı sıra Bulgar, Romen Grek ve Türk ezgilerinden de etkilenmişlerdir. Klezmer müziğinde önemli bir yer tutan keman ve klarnet gerek sevinci gerekse üzüntüyü en iyi anlatabilen, insan sesine en yakın müzik aletleridir. Bu aletler taşınması kolay ve hafif olduklarından, göç etmek zorunluluğunda bırakılan insanlar tarafından kolaylıkla yanlarında taşınabiliyorlardı. Çalgıcılar çoğunlukla baba, oğul, amca ve yeğenlerden oluşan toplulukları ile neredeyse boğaz tokluğuna köy köy, kasaba  kasaba dolaşarak özellikle düğünlerde çalarlardı. Yüzyılın başında uğramış oldukları kıyımlar nedeniyle Amerika'ya göç etmek zorunda kalan Yahudi halkı, Klezmer müziğini ABD'nin doğu kentlerine ulaştırmış;  radyo yayınları ve o dönemin taş plakları sayesinde tüm ülkeye yaymışlardır. "Schild, 1930'ların ekonomik bunalımı ve İkinci Dünya Savaşı yıllarında klezmer müziğinin unutulmaya başlandığını belirtirken yetmişli yılların sonlarına doğru bir avuç dolusu genç Amerikalı Yahudi müzik etnologu ve müzisyenin ilk kuşak klezmorimleri yeniden keşfetmeye başladıklarını da sözlerine ekledi: "Eski taş plaklarda gördükleri isimleri bulup, bu efsanevi müzisyenleri konserlere çıkarmaya başladılar, onlarla birlikte çaldılar ve eski parçaların yeni uyarlamalarını gerçekleştirdiler. İşte böylece birçok topluluk aralarına kemancı İtzak Perlman'ı da alarak arşiv çalışmaları yaptılar ve bazen rock müziği uyarlamalarını da içeren yorumları ile klezmer müziğini yaşatmakta ve yaygınlaştırmakta başarılı oldular. Bugün ABD'nin birçok kentinde çağdaş klezmer müziği çalan kulüpler bulunduğu gibi, Batı ve Doğu Avrupa'nın hemen her ülkesinde bu müziğe büyük ilgi duyulmaktadır." Ardından alkışlarla sahnede yerlerini alan grup çaldıkları ve seslendirdikleri birbirinden güzel ve neşeli parçalarla müzikseverleri coşturdu. Mistik bir havada, kah neşelendiren, zaman zaman da hüzünlendiren, bir zamanların sihirbaz klarnetçisi Giora Feidman'ın asistanı  Helmut Eisel, caz ruhunu ve klezmere getirdiği yeni soluğu hayranlarıyla paylaştı. Kendisine gitarda Michael Marx, akordeonda Nino Deda, akustik ve elektronik baslarda Stefan Engelmann ve davullarda Jochen Kraemer eşlik ettiler. Eisel'in Giora Feidman'ın müzik atölyesinde tanıştığı, müzik sevgisinden ve inandığı gerçekleri söylemek adına ödediği bedellerden etkilendiği Sema Moritz'in konser esnasında gruba zaman zaman danslarıyla eşlik etmesi ayrı bir hava yarattı. Müzikseverler, içinde büyük bir yaşama sevgisi ve coşku barındıran eserlerin zihinlerinde ve yüreklerinde bıraktığı o hoş tınıyla YSK'dan ayrılırken klezmer müziğinin farklılığını da yaşamanın keyfine vardılar.