Birleşmiş Milletler`de İran ve Suriye ile ilgili son gelişmeler Ortadoğu`da istikrarın daha bir süre sağlanamayacağını, ancak bu çağdışı yönetimlerin de günümüzde "muasır" medeniyetler tarafından kabul görmediğini ortaya koyuyor.
BM Güvenlik Konseyi, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecadın; "İsrail haritadan silinsin" sözlerini kınarken, uluslararası tepkiler de gecikmedi: Vatikan Sözcüsü Joaquin Navarno-Valls, İsrail devletinin varolma hakkını yadsıyan bu ifadelerin kabul edilemez olduğunu ve açıklamanın kutsal topraklarda şiddeti yeniden harekete geçirebileceği endişesini taşıdığını dile getirdi.
Konseyin kınama kararından sonra İsrail, İranın BM üyeliğinden çıkartılmasını istedi. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezze Rice; "BM üyesi bir ülkenin cumhurbaşkanı, başka bir ülke için haritadan silinmeli şeklinde konuşuyorsa bu ciddiye alınmalıdır" dedi.
Ahmedinecad, batı medyası ve batılı yetkililerce yapılan açıklamaların değer taşımadığını, gerçekleri dile getiren sözlerinin fazla yankı yapmasının doğal olduğunu ve İranın hiçbir zaman diğer bir ülkeye karşı güç kullanma tehdidinde bulunmadığını söyledi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise, Kasım ayı başında gerçekleştirdiği basın toplantısı sonrasında, bir gazetecinin konuya ilişkin olarak, bütün dünya liderleri İranı kınarken neden tepki gösterilmediği sorusuna net bir yanıt getirmedi.
Bölgede istikrarı tehdit eden ve terörü destekleyen diğer bir ülke Suriye. Lübnan Başbakanı Refik Hariri cinayeti ile ilgili olarak, Alman Yargıç Detlev Mehlis başkanlığında BM heyetinin Kofi Annana sunduğu 54 sayfalık rapordaki birçok kanıt, suikast kararının Suriye güvenlik yetkililerinin onayı ile alındığını ve Lübnan güvenlik güçlerinin katılımı ile gerçekleştirildiğini ortaya koydu.
İsrail Başbakan Yardımcısı Şimon Peres; "Eğer bu bulgular doğruysa bu durum Esad yönetimini sarsacaktır" yorumunda bulundu.
Devlet Başkanı Esadın amcası ve aynı zamanda düşmanı Rıfat Esadın sahibi olduğu televizyon kanalında, Hariri suikastinin sorumlularının başında yer alan Askeri İstihbarat Başkanı ve Başer Esadın kayınbiraderi General Asıf Şevketin teslim olması için karargahının abluka altına alındığı haberi verildi. Her ne kadar bu haber kesinlik kazanmasa da, aile içinde ve yönetimde bazı çatırdamaların olduğu sezinleniyor. Bu da Peresin teşhisinin doğruluğunu göstermekte.
Suriye, BM raporunda İsrail parmağının bulunduğuna işaret ederken medyamızda da farklı eğilimlerdeki bazı kesimlerin konuyu aynı doğrultuda değerlendirmeleri dikkati çekiyor. Aşırı sol basının yorumu şu: "Irak işgalinin ardından Suriyeye sık sık sataşan ABD emperyalizminin bu saldırgan politikası, son döneme kadar sadece kasap Şaron başkanlığındaki siyonist İsrail tarafından destekleniyordu."
Milli Gazetenin 22 Ekim tarihli sayısında ise; "ABDnin başını çektiği siyonist güçler bu rapor bahanesiyle Suriyeye ambargo koydurma yönündeki emellerine ulaşmaya çalışıyor" denmekte.
Ortadoğuda anti-demokratik, çağdışı rejimler can çekişirken her entrikanın ve başarısızlığın sorumluluğunu siyonist güçlere yüklemeye çalışan klasik komplo teorileri BM ülkeleri açısından da miadlarını doldurmak üzere...
* * *
Geçtiğimiz yıl Auschwitzin kurtulmasının 60. yılı nedeniyle Birleşmiş Milletlerde özel bir oturum düzenlendi. Bu yıl Genel Kurul, aralarında bir çok Müslüman ülkenin de yer aldığı ve 107 delegenin katıldığı toplantıda, 27 Ocak tarihinin "Uluslararası Holokostu Anma Günü" olarak kabul edilmesi kararı oybirliği ile alındı. Mısır gibi bazı Arap Devletlerinin temsilcileri usulen ve haklı olarak Ruanda, Bosna gibi soykırımların unutulmamasının gerekliliğine değindiler. Türkiye, Kazakistan, Özbekistan gibi ülkelerin öneriyi sunan devletler arasında yer alması onur kaynağımızdır.
Karardan son derece duygulanan İsrailin BM Daimi Temsilcisi Dan Gillerman yaptığı konuşmayı dualarımızda sık sık tekrarladığımız; "(...) şeheeyanu vekiyemanu veigiyanu lazman aze" sözleriyle noktaladı. Bu günlere ulaşmış olmamızdan dolayı Tanrıya şükürler olsun...