Binali Yıldırım: “24 saat esasına göre gönlümüzü vererek ürettik”

Cumhur İttifakı Adayı Binali Yıldırım, 23 Haziran seçimleri öncesinde, İstanbul´un sorunları için çözüm projelerini Şalom´a anlattı.

Elif ULUĞ Toplum
19 Haziran 2019 Çarşamba

İstanbul ile kişisel hikâyeniz arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz?

İstanbul gibi bir şehir beni ben yapan… Yani 11 yaşındaki bir ortaokul öğrencisi Binali, Binali Yıldırım oldu, bugünlere geldiyse bu şehre borçlu. Ortaokul ve liseyi burada okudum, üniversiteyi burada okudum, burada evlendim, yuva kurdum, çocuk sahibi oldum, torun sahibi oldum, meslek sahibi oldum. Daha da olmadı İstanbul 2002 Kasım’da beni milletvekili seçti; bakan oldum, başbakan oldum, meclis başkanı oldum. Tüm bunları İstanbul sayesinde olduk. Dolayısıyla, Allah nasip ederse bir yola çıktık, İstanbullular da teveccüh gösterirse, destek verirse belediye başkanı olduğumda borcumu ödemek gibi bir yükümlülüğüm var. Bu şehre borcum var, inşallah bunu yapacağım. İşimizin kolay olmadığını düşünüyorum…

İstanbul dünyanın en parlak kentlerinden biri. Milyonlarca insanın ziyaret etmek için koşup geldiği bu kente haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Sizce İstanbul’u dünyanın önde gelen kentleri arasında nereye konumlandırabiliriz?

Fatih’in fethettiği, Sinan’ın süslediği, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtardığı İstanbul, Recep Tayyip Erdoğan’ın ayağa kaldırdığı İstanbul…

İstanbul 8.500 yıllık tarihi boyunca biriktirdikleriyle bir hazine. Ay-yıldızlı bayrağımızın dalgalanmaya başladığı günden beri Türk-İslam tarihi üzerinde derin yeri ve etkileri olan bir miras. Peygamberin müjdelediği, Fatih’in fethettiği, ecdadımızın emaneti eşsiz bir yadigâr… Bana düşen de beni ‘Binali Yıldırım’ yapan bu emanete sahip çıkmak. 23 Haziran’da İstanbullu vatandaşlarımızın bana vereceği yetki ile İstanbul’da yüzü gülmeyen bir tek vatandaş bırakmayacağım.

Dünyanın en güzel kentlerinden birinde yaşayan İstanbullular, günlük hayatın acelesi içinde fark edemiyor. Sizce İstanbul’un şanslı tarafları neler?

İstanbul her türlü zorluğuna rağmen dayanılmaz cazibesi olan bir şehir. Sadece bizim için değil. Dünyada yapılan araştırmalara göre en fazla merak edilen, görülmek istenen şehir sıralamasında beşinci sırada.

Türkiye açısından ifade ettiklerine gelirsek, milli gelirin üçte birini üretiyor. İhracatının yarısını, verginin yarısını topluyor, büyük sanayi kuruluşlarının yarısı, nüfusun yüzde 20’ye yakını burada. İstanbul, Türkiye’nin yükünü taşıyan bir şehir. İstanbul hapşırsa Türkiye nezle olur. Biz şehrin bu özelliğini daha da geliştirmek istiyoruz. Sadece belediye hizmetleri değil, ekonominin daha da canlanmasını, büyümesini, İstanbul’un gençler için daha cazip bir şehir haline gelmesini istiyoruz.

İstanbul büyük ve karmaşık bir kent. Pek çok farklı konuda çözümlere ihtiyaç duyuyor. Sizce İstanbul’un acilen çözülmesi gereken en önemli sorunu nedir?

Bunun için İstanbul’un en önemli sorunlarına bakmak gerekir çünkü projelendirme yaparken çözüm odaklı sonuçlar doğuracak projeleri hazırlıyoruz. “İstanbul’un en büyük sıkıntıları nelerdir?” diye düşündüğümüzde, işsizlik, trafik ve yeşil alan sorunu gündeme geliyor.

İstanbul’un trafiğini rahatlatmak için Marmaray ve Avrasya’nın ardından bir Boğaz geçiş tüneli daha yapılacak. Otopark sorununu sokak ve mahalle ölçeğinde çözeceğiz. Deniz ulaşımına yedi hat daha ekleyecek, metrobüs kapasitesini artıracağız.

İstanbul’da birçok alanda katma değer üretilmesi sağlanarak, üreten bir İstanbul sağlanacak. Bu hem iş imkânları sağlayacak hem de üretmeye alışan bir İstanbul oluşturulacak.

Her 200 metrede yeşil alana ulaşan, İstanbullunun gözünün görebildiğine yeşil bir İstanbul doğacak. Bu başlık altında sıralayabileceğim onlarca proje var. Sorunları önemseyerek, projeleri o çerçevede hazırladığımızı tüm İstanbulluların bilmesini isterim.

Trafik, İstanbul’un ve dünyadaki mega kentlerin en önemli konularından biri. İstanbul halkı bu konuda ivedilikle çözümler bekliyor.

Türkiye’nin her tarafında 22 bin kilometre bölünmüş yol yaptık, yolları böldük insanları birleştirdik, milleti birleştirdik. Türkiye’nin 780 bin kilometrekaresinde yol sorununu, trafik sorununu çözmüş birisi, 5462 kilometrekarelik İstanbul’u halledemeyecek mi? Çözeceğiz, İstanbul’un trafik sorununu çözeceğiz.

Ama dürüst olalım, hiç kimse “İstanbul’un trafik sorunu olmayacak” dememi beklemesin. Ben neyi vaat ediyorum? Akışı devam eden bir trafiği vaat ediyorum. Yani trafikte dur-kalk yapmakla ömür tüketmeyecek insanlar, gününün bir saatini trafikte bekleyerek geçirmeyecek.

İstanbullular rahat olsun. İşi ehline verdikten sonra tüm sorunları çözeceğiz. Sorunları torunlara bırakacak değiliz. Ulaşım benim işim. Trafik benim işim. Türkiye’de çözdüm, İstanbul’da da haydi haydi çözerim. Kimse endişe etmesin.

İstanbul’un trafiğini rahatlatacak mega projeleri hayata geçirdik. Marmaray, Avrasya Tüneli, İstanbul Havalimanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü tüm dünyada ses getiren öncü yatırımlarımızdan bazıları. İstanbul’a ulaşım alanında katma değer sağlayacak önemli projeler hayata geçirmeye devam edeceğiz. En önemlisi Kanal İstanbul Projesi olacak elbette. Kanal İstanbul, stratejik bir proje. Hayata geçtiğinde, hem Türkiye hem de İstanbul attığı stratejik damgayı tüm dünyaya gösterecek.

İstanbul bütününde otopark sorununu çözeceğiz. Trafiği rahatlatacak bir diğer alan da toplu taşıma kanalıyla getirilecek çözümlerden geçiyor. Beş yıl içerisinde bitecek 13 raylı sistem projesi var ve tamamlandığında İstanbul’un raylı sistem uzunluğu 450 kilometre olacak. İstanbul toplu taşımanın tam olarak yaşanacağı bir şehir olacak. Bunun için biz de hazırız, projelerimiz de.

Dünyada artık yeşile ve buna değer verilen kentlere ciddi bir dönüş, eğilim var, İstanbullu yeşilliğe bir an önce kavuşmaya hazır…

İstanbul için yola çıktığımızda öncelik verdiğimiz konulardan biri de “Nefes almamızı sağlayacak yeşil alanlarla İstanbulluyu nasıl bir araya getireceğiz?” sorusuna cevap aramak oldu. Yaptığımız çalışmalarda birkaç önemli hamle ile bu konuyu kolaylıkla aşabileceğimizi gördük.

Yeşilliği artıracağız İstanbul’da. Nasıl? Biliyorsunuz mahallelerde, ilçelerde millet bahçeleri yapılıyor. Millet bahçeleri ile İstanbullu vatandaşımız derin nefes alabilecek. Bu noktada önem arz eden diğer projemiz ise İstanbul’a kazandıracağımız dereler. İstanbul’un meşhur derelerini tekrar ihya ederek İstanbul’un kuzeyindeki yeşil alan ile maviyi buluşturacağız, yeni koridorlar oluşturacağız. Ne olacak? Şehir içinden istenirse ormanlık alana, istenirse yukarıdan denize inilecek bu vadilerden. Yrüyüş yolları olacak, vakit geçirecek alanlar olacak, bisiklet yolları olacak. Böylece yeşille maviyi buluşturan dikey damarlar oluşturacağız.

Her 200 metrede yeşil alana ulaşan, İstanbullunun gözünün görebildiğine yeşil bir İstanbul doğacak. Ormana ve denize âşık İstanbullu, bu aşkı gönlünce yaşayabilecek.

Mega projeler mi yoksa bu kentte insanlara dokunan projeler mi? Önceliğiniz neler?

25 yılı kapsayan süreçte sadece hizmet aşkıyla İstanbul’u yönettik.  İstanbul bizim, İstanbul hepimizin. İşte bu anlayışla bugüne kadar durmadık, yorulmadık, yılmadık. Hep ürettik, imkânsız dediklerini hayata geçirdik ve İstanbul’umuzu gıptayla bakılan bir şehir haline getirdik.

İstanbul bugün bulunduğu noktaya, tarihi, insanı, dokusu, coğrafi konumu, hayata geçirilen Marmaray, Avrasya Tüneli, İstanbul Havalimanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü gibi mega projeleri ile harmanlanarak geldi. İstanbul için bugüne kadar yaptıklarımızın yetmediğini, İstanbul’un, İstanbullunun daha fazlasını hak ettiğini biliyoruz. Ben İstanbul aşığıyım. Benim için önemli olan tek şey İstanbullu vatandaşlarımızın mutluluğu.  

Geliştirdiğimiz her bir proje vatandaşa dokunan, İstanbul’a fazlasıyla katma değer katacak projeler oldu her zaman. İster ulaştırma alanında olsun, ister sağlık, ister kültür alanında olsun yaptığımız her projede ortak paydamız İstanbullu vatandaşlarımız oldu.

Yeni ürettiğimiz her bir projede, bir önceki projeyi esas alarak, daha iyisini, güzelini, daha işlevsel olanını nasıl yapabiliriz diye kıyaslamaya girdik her zaman. Belki de bu kadar kaliteli işlerin çıkmasında en önemli unsur budur diye düşünüyorum.

Türkiye'nin özeti olan İstanbul kazandıkça, hem Türkiye hem de milletimiz kazanacak. Yatırım ve hizmetleri hem Türkiye’de hem dünyada hayranlık uyandıran İstanbul, hayata geçireceğimiz yeni projelerle tüm dünyanın odak şehri olmaya ve dünyada bir güneş gibi parlamaya devam edecek.

Şunu net bir şekilde ifade edeyim; 23 Haziran’dan sonra İstanbullu isteyecek ben üreteceğim. İstanbul 24 Haziran’da, yüzlere vuran güneş ışığıyla yeni tebessümlere uyanacak.

En uzun süreli Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı görevinde bulunan bir bakan olarak pek çok önemli projeye imza attınız. Yollar ve yolculuklar ise hepimizin ortak tecrübesi. Hayatımızın bir bölümü yollarda geçiyor.

Üstlendiğim her görev, geldiğim her makam benim için kutsal oldu; ulaştırma bakanlığı, başbakanlık, meclis başkanlığı ve şimdi de İstanbul Belediye Başkan adaylığı. Her birinin zorlukları olduğu kadar verdiği keyif ve katkı da ayrı oldu.

Söylediğiniz gibi, bu ülkede en uzun süreli Ulaştırma Bakanlığı yapan kişi olarak, ne gemiyi trene, ne denizi karaya tercih edebilir ne de ayrım yapabilirim. Gönlümde her birinin ayrı bir yeri ve önemi var. Ama şunu söylemeden edemeyeceğim; hayatı denizle iç içe geçirmiş biri olarak,  bunca senenin ardından denizin kokusunun içime işlediğinin altını çizmek isterim.

Ömrüm yolculuklarla, tercih etmemi beklediğiniz unsurlarla geçti. Bu tercih olarak gördüğümüz şeyler benim hayatımın bileşkesi oldu. Bu görevleri yaparken ben de ekip arkadaşlarım da ne gece ayırdık ne gündüz. 24 saat esasına göre gönlümüzü vererek ürettik.

Şöyle ifade etsem belki daha doğru olur: Hepsi bir araya geldi, türkü oldu dilimize. Ne biz o türküyü söylemekten usandık, ne de o türkü bizden usandı.