Balina sesi, pazarlama, turizm ve spor

Spor, kültür, turizm pazarlaması ekonomi sayfalarında ağırlıklı yer almasa da hizmet ekonomisinin önemli bileşenlerindendir. Bu sayfamızda Avşa, Eskişehir, Kars, Mardin’den sonra bu hafta yeşilin her tonunun olduğu Trabzon’dayız.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
4 Temmuz 2018 Çarşamba

Kuveyt’te bir bankanın yeniden yapılanma projesi için 2011 yılında bir iş seyahati yapmış ve sabaha karşı otele ulaşmıştım. Rezervasyondaki bir hata sonucu otelin gece müdürü ile konuyu hararetle tartışırken, Türk pasaportumu görünce karşı taraf konuyu yumuşatmak için “Kevin Costner uçakta mıydı?” diye bir soru sormuştu. “Celebrity” kullanımı reklam ve halkla ilişkilerde görülür ve çoğu zaman da etkilidir. İşte Türk Hava Yolları’nın küresel reklam kampanyasında tanınmış yüzleri ve marka olmuş futbol takımlarını kullanmasının bireysel etkisi için bu çok güzel bir örnektir. Kuveyt’ten dönerken, check-in kuyruğunda beni yanlış yönlendirdikleri için, kontuardaki görevli bir jest yapıp koltuğumu business class’a geçirmişti, belki de uçak dolu olduğu ve en sona ben kaldığım içindi ama olsun. Business class’ta tek başıma uçmam değildi güzel olan. Ayrıcalıklı hissetmemi sağlayan THY’nin Barcelona reklamı giydirdiği kocaman uçakta belki de Messi’nin oturduğu koltukta gelmiştim İstanbul’a kadar. Bu sponsorluk anlaşmalarının spor, kültür, turizm açısından ve küresel bir marka olmak açısından etkileri ve katkıları tartışılmaz. Ancak balina sesi işte burada devreye giriyor.

İzlanda’nın balina sesleri

Balina sesini futbolseverler çok iyi bilecektir. Meksika dalgasından sonra Dünya Kupası’ndaki en önemli seyirci aktivitelerinden biri olarak tarihe geçti. İzlanda Milli Takımı’nı desteklemek için taraftarları balina sesi yaparak büyük bir gürültü çıkarıyorlardı. Bir ara bizim statlarımızda da popüler oldu. Sadece dört ay futbol oynanabilen 335 bin nüfuslu bir ülkeden çıkan balina sesini ve Dünya Kupası’ndaki İzlanda Milli Takımı’nı görünce, bir Türk sporsever olarak insan niye sportif anlamda bizim böyle küresel markalarımız, başarılarımız görece daha az diye hayıflanmadan edemiyor. Bu konuda 21 Kasım 2017’deki ‘Futbol ve Spor Yatırımlarına Dair Denemeler’ yazımızda konunun önemli bir kısmını tartışmıştık. Bu Dünya Kupası’nı da pas geçmemizin belki önemli sebeplerinden biri bu ve önceki paragrafın birleşiminden çıkıyor. Sportif başarıya yönelik olarak okul, lise, kolej, üniversite takımlarında ABD’deki gibi menajerlik ve sponsorluk uygulamalarının eksikliği bunun bir boyutu olabilir. Gençlerde spora verdiğimiz önem ilerideki ağabeylerinin küresel başarılarının önemli bir faktörü olabilir. Sporda teşvik sadece madalya alındıktan sonra değil, madalyaya giden süreçteki geleceğin profesyonel sporcu adaylarına da verilmeli.

Spora destek

Trabzon’da geçtiğimiz hafta Türkiye Eskrim Federasyonunun düzenlediği süper minikler, minikler Türkiye Şampiyonası vardı. Trabzon’da Yomra Jimnastik Spor Kompleksinde 27 farklı şehrimizden gelen gencecik, pırıl pırıl 1.262 sporcu yarıştı. Antalya’daki uluslararası turnuvada otelde konaklayan miniklerin, Konyaaltı sahil düzenleme ve asfalt çalışmaları nedeni ile gece boyunca uyuyamadıklarını yine bu sayfada yazmıştık ve sportif başarı sadece sponsorluk veya sporcu yetkinliği ile değil bütün bir organizasyon başarısı ile de alakalıdır demiştik. Çin’deki Olimpiyatlar öncesinde tüm kamu görevlilerine İngilizce eğitim verilmişti örneğin.

Bu seferki örnek ise Sabiha Gökçen Havaalanında Anadolu Jet’te. İstanbul’dan eskrim turnuvasına giden minik sporcularımızın bir kısmı buradan uçakla ulaşım sağladı. Fakat THY ile Antalya’ya uçtuğunuzda Atatürk Havalimanında alınmayan bagaj ücreti burada sporculardan talep edildi. Nedeni sporcu çantalarına Anadolu Jet’te uygulanan özel bagaj ücretiymiş. Hatta mevzuatı bile varmış. Bunu çağrı merkezine itiraz edince gönderilen e-postadaki linkten öğrendik. Kilo sınırının altında dahi kalsa alınıyormuş. Uçak iki saat rötarlı kalktıktan sonra akşam 19.30’da Trabzon’a indikten sonra eskrim çantasının tekerleğinin kırılması ile turnuva boyunca koca çantayı elde taşımak da cabası. O yorgunluk ile ertesi gün bir çocuğun sportif başarı sağlaması ise kolay olmayabilir. Üstelik Trabzon’dan dönerken aynı çantaya Anadolu Jet herhangi bir ücret istemedi. Şimdi bu durum herkesin başına gelebilir, konu buraya kadar bireysel. Ancak uygulama olarak tüm sporcuları ilgilendiren bir durum. Yani o gün, önceki ve sonraki günlerde benzer durumla karşılaşabilecek her genç sporcudan alınan, belki de kısmen alınan ya da alınmayan farklı, tezat bir durum var. Özetle, Dortmund, Manchester United, Barcelona gibi kulüplere ve onların farklı branşlardaki altyapılarına dolaylı olarak sponsor olan THY’nin bizim yerli ve milli sporcularımıza, miniklerimize, gençlerimize spor çantası ücreti almayarak sponsor olması gerektiğini düşündüğümü çağrı merkezine ilettim. Keza aynı ticari unvanın farklı alt markalarında böyle bir uygulama farkı olması, hatta uygulamanın iki havalimanında farklı uygulanması da başlığımızdaki pazarlama boyutu ile ilgili. Uluslararası organizasyonlarda milli marşımızı, “Avrupa Avrupa duy sesimizi” gibi tezahüratlarımızı duyurmak, balina seslerine maruz kalmamak için en az Barcelona’lı, Dortmund’lu sporcular kadar kendi yerli ve milli sporcularımıza yerli havayollarında ve diğer sportif gereksinimlerde destek olmak gerekiyor. Bu konuyu kapsamlı olarak değerlendirmek üzere yeni milletvekili seçilen milli sporcularımız Sayın Alpay Özalan’ın, Sayın Kenan Sofuoğlu’nun ve Sayın Selçuk Çebi’nin dikkatlerine buradan sunalım. Bu vesile ile Türkiye’nin en eski ikinci gazetesinin bazı güzergâhlarda kabin içinde dağıtılması da belki gündeme gelir diyelim ve kültürel turistik başlığımıza geçelim.

 Trabzon

Yıllar önce Uzungöl’e gitmiştim. Tatilde Bodrum’a bilet bulamayınca Ulusoy’ların son otobüsü ile üniversite arkadaşlarımla Of’a gitmek nasip olmuştu. Uzungöl’de Karadeniz gecesinde rahmetli Ulusoy ile horon tepmiştik. Gece saat ikide yorgunluktan uyumaya giderken rahmetli önümü kesip “Uyy gençler nereye cideysunuz, daha yeni başladık” demişti. Uzungöl’e tekrar giderken sosyal medyadaki haberleri düşünerek, o güzel anılarımı acaba bozar mı diye düşündüm. 2000’den önce gittiğimde 5-10 bina ile bir doğal cennetti. Neyse ki korktuğumuz başımıza gelmedi. Uzungöl hâlâ çok güzel. Daha fazla tesis yapılmış ve çoğu ahşaptan olduğu için gözü bozmuyor. Arap turistler tüm Trabzon’da çok fazla. Dolayısı ile Uzungöl’de rekreasyon amaçlı bir sürü yer açılmış, ATV’ler, elektrikli bisikletlerden binlerce var. Bu boyutu ile biraz kalabalık nedeni ile göz korkutucu ama güzel tarafı gölün etrafındaki vadideki yeşillikler ve göl manzarası hâlâ aynı. Özetle, Uzungöl hâlâ çok güzel, mutlaka görülmeli. Dönerken Sürmene’de Yılmaz Pide’de güzel bir Karadeniz pidesi hararetle tavsiye olunur. Arap turistlerin çokluğu nedeni ile tüm Trabzon’da her yer Arapça tabelalar ile dolu. Esnaf ve taksicilerden öğrendiğimize göre tüm Arap Yarımadasından, özellikle Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan’dan çok gelen oluyormuş ve şehirde 22 bin kiralık araba varmış. Otellerin sayısı çoğalmış. Ayrıca inşaat ve daire satışlarında ciddi bir artış var. Yeşilin her tonunu görebileceğiniz Trabzon yöresinde ilginç olarak yeni binalar hariç, eski binaların yerleşimi ve inşaat kalitesi müteahhit bir şehir açısından ilginç bir tezat. Boztepe’de ‘Bordo Mavi’ balıkçılık kesinlikle tavsiye edilir. Keza küçük, butik ve tarihi Kalkanoğlu pilavcısında yemeden, Akçaabat köftesini tatmadan gitmek olmaz. Atatürk Köşkü ise muhteşem, manzarası, bahçesi. Sümela Manastırı uzun zamandır bakımdaymış. Çökme tehlikesi olan yerler restore edildiği için yarım kilometre mesafeden ancak görülebiliyor ama ilk gördüğüm kadarki kadar etkileyici ve muhteşem. Dereler, şelaleler, yeşillikler arasında insana kendini cennette hissettiriyor. Arap turistlerin nemi çok yüksek olmasına rağmen Trabzon tercihi genelde bu yüzdenmiş. Suudi Arabistan ve Kuveyt’te iş için bulunduğumda futbola olan hayranlıklarını görmüştüm. Umarız bu kadar ilginin yoğun olduğu şehrimizde, forma reklamı dışında, Arap Yarımadasında Barcelona, Manchester United gibi Trabzonspor da altmış birinci uluslararası markamız olarak pazarlanabilir.