Kitap indeksi

Acaba Zülfü Livaneli Nietzsche’ye ya da Orhan Pamuk Tolstoy’a eserlerinde ne kadar yer vermiş? Dostoyevski’nin Puşkin’e duyduğu hayranlığı 11 farklı kitabında birçok sayfada ifade etmesi heyecan verici değil mi? Ya Victor Hugo’nun ‘Sefiller’ romanında 105 farklı sokaktan bahsetmiş olması nasıl? Tüm bu bilgilere tek bir kaynaktan ulaşabileceğinizi söylesem! Karşınızda; Almelek Kitap İndeksi!

Alper ALMELEK Perspektif
25 Nisan 2018 Çarşamba

Kitap okumak, sürekli heyecan ve duygu yoğunluğu bulaştıran bilgileri depolamak ne harika bir duygu değil mi? Emerson boşuna dememiş, “İyi kitaplar en iyi üniversitelerdir” diye…

Ama çok ciddi bir problemimiz var!!!

Bir kitabı okumayı bitirdikten bir süre sonra başımıza moral bozucu bir felaket geliyor: kitabı unutuyoruz!

Kitabın ‘ayrıntılarını’ dahi henüz ilk zamanlarda (kişiden kişiye rölatif bir biçimde değişse de) ‘genelini’ de aradan iyice vakit geçtikten sonra neredeyse hiç hatırlayamayacak hale geliyoruz. Ne acı değil mi?

Kaçınız üç sene, beş sene, 10+ sene önce okuduğunuz bir eseri (makale, roman, şiir, hikaye, tiyatro) hatırlıyor? Hadi sizi çok etkileyen birkaç kitap aklınıza kazınmıştır da diğerleri? Yazık değil mi onların uçup gitmek zorunda olmaları? Ellen Langer yaşlılığın en bilinen probleminin ‘hafıza kaybı’ olduğuna dikkatimizi çekiyor. Tabii kiminiz şimdi çıkıp diyecektir ki, “Ama bilgiler kaybolmamıştır, bilinçaltınızda beklemektedir.” Ama ya, bu züğürt tesellisi gibi gelmiyor mu? Bilgiler uçup gidiyor biz ise arkasından avunuyoruz. Evet, Baudelaire belleği, “Eski metinlerin silinerek yerine yenilerinin yazılabildiği bir tür parşömene” benzetse de, bir kitabı okumak için harcadığımız enerjiye değeceğinden emin olmalıyız. Hah, şunu da diyebilirsiniz, ‘Kitabı okumak o an elde edilen keyif için değer, sonrasında unutursam unuturum kime ne!’ Bu tercihe laf edilmez; yalnızca kendi fikrime göre okuduğum kitapların bir şekilde aklımda kalması gerek diye savunuyorum.

Yukarıdaki sebeplerden dolayı 2008 yılında ‘Kitap İndeksi’ isimli bir sosyal sorumluluk projesini atlas gibi sırtlandım. Henüz belki de bir yapay zekânın bana rakip olamayacağı şekilde kitapları okurken sayfalarda gördüğüm anahtar kelimeleri tek tek sarı fosforlu kalemimle çizmeye ve sonra onları bir excel dosyasına geçirmeye başladım. Diyeceksiniz ki, neye göre bir kelimenin anahtar olup olmadığına karar veriyorsun? Bunun için ‘sağduyuma’ güvenerek okuduğum yazıların içinde bulunan ve sözcükleri seçtim veya spesifik bir konuda çalışan bir araştırmacının bu sözcüğü (Nargile, sigara iskemlesi, Atatürk, sıtma, İstanbul vs.) gördüğünde hem onun hakkında bilgi edinmek isteyeceğini, hem de bu kitabın bu sözcüğe şahitlik ettiğini öğrenmekten bir nevi heyecan da duyacağını hayal ettim.

O günden bugüne yüzde 99’undan fazlasını kendi okuduğum (rakamları yuvarlayarak veriyorum ve her hafta yeni kelimeler eklendiğinden rakamlar otomatik olarak artmakta) 246 bin sayfadan toplamda 591 bin kelime işaretlemiş oldum. Bunların 195 bini birbirinden farklı kelimelerden oluşuyor. Bu kitaplar dünyanın bir çok milletinden 507 yazarın toplamda 1186 eserini kaleme almalarıyla bu koleksiyona dahil oldular. Bugün Türk Dil Kurumunun çıkarmış olduğu en büyük Türkçe sözlükte yaklaşık 110 bin kelime bulunduğunu kabul edersek, Kitap İndeksi’nde 195 bin kadar kelimenin olmasının ne tür bir anlam taşıdığını fark edebilirsiniz. Bunun sebebi içerisinde her türlü özel isimlerin, coğrafi mekânlarının, tüm bilim dallarının terimlerinin, ‘kahraman’ özel isimlerinin de bulunmasındır ki bunlar normal dil sözcüklerinde pek yer almazlar.

Örneğin ‘Yahudi’ sözcüğünü arattığımız zaman 1286 eserin içinden 424’ünde bu sözcüğün 1449 kez geçtiğini görürüz. Siz Yahudilik üzerine bir araştırma yapıyorsanız, Türkiye’nin en değerli yazarlarından Abidin Dino, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Ümit, Ahmet Rasim, Attila İlhan, Aziz Nesin, Cahit Sıtkı Tarancı, Can Dündar, Can Yücel, Çetin Altan gibi daha yüzlerce yazarın referanslarını kullanarak Yahudilerin Türk toplumu ve tarihinde nasıl bir yer edindikleri konusunda bilgi edinmek istemez miydiniz?

Bugün üç üniversitenin (Sabancı, Özyeğin ve Yaşar) Almelek Kitap İndeksi’ni kendi online kütüphanelerinde resmi referans kaynaklarından biri olarak kullanmaları bizim için bir onurdur. Zaman içerisinde daha fazla üniversite ve özel-tüzel kütüphanelere de ulaşılması konusunda çalışmalar devam etmektedir.

Sitede aynı zamanda ‘Gelişmiş Arama’ yapmak da mümkündür. Zülfü Livaneli acaba Nietzsche’ye eserlerinde ne kadar yer vermiş, ya da Orhan Pamuk Tolstoy’a? Dostoyevski’nin Puşkin’e duyduğu hayranlığı 11 farklı kitabında bir çok sayfada ifade etmesi heyecan verici değil mi! Ya Victor Hugo’nun ‘Sefiller’ romanında 105 farklı sokaktan bahsetmiş olması nasıl? Adam adeta Paris’in navigasyonunu tasarlamış! Bu ‘sıtma’ ne kadar etkili bir hastalıkmış acaba? 1186 eserin 150’sinde toplamda 299 kez bahsedilmesinin bir değeri olabilir mi? Ya ‘Ahmet’ özel isminin şimdiye kadar 200’den fazla roman-hikâye-şiir-tiyatro eserinde kahraman ismi olarak kullanılması sosyolojik bir araştırmaya ışık tutabilir mi?

İndekse isterseniz siz de katkıda bulunabilirsiniz. Tek yapacağınız bir kitabı okurken ‘size göre’ olan istediğiniz sayıdaki anahtar sözcüğü işaretleyip sitenin size yönlendirdiği excel dosyasını bu kelimelerle doldurup bize iletmeniz. O zaman ‘arşivleyen’ olarak sizin isminizle yayınlanacak. Başka insanlar da sizin ‘sözcüklerinizi’ arayıp onları kendi çalışmalarında kullanacaklar.

Şu ana kadar Almelek Kitap İndeksi’nde beş yılda (Sitenin açık olduğu süre) yaklaşık 5000’den fazla araştırmacı tarafından 470 binden fazla sözcük aranmış. Bir sosyal sorumluluk projesi olarak ne kadar keyif aldığımı tahmin edebilirsiniz, birilerine faydalı olmak dünyanın en keyifli işlerinden…