Look At The Tabela

Banker Bilo filminde Maho rolündeki Şener Şen Bilo rolündeki İlyas Salman’a her seferinde kazık attıktan sonra şu repliği söyler: “Yaptım ama bi sor bakalım niye yaptım?” Yazımızdaki özet finansallara baktığımızda, ticaret savaşlarını başlatan (halen işi bildiğini iddia ettiğimiz) iş adamı Trump’ın yerinde olsak dünyaya aynı soruyu sorardık. Maho ile Mao’nun savaşında bakalım kazanan kim olacak?

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
4 Nisan 2018 Çarşamba


Yanlış anlaşılmasın Trump’ın politikasını savunan bir yazı değil bu. Ancak seçim öncesi beyanları, seçim beyannamesi, başkanlık yemin töreni konuşması, Birleşmiş Milletler konuşması hep aynı konuyu vurguluyordu. “Make America Great Again!” Ve bunun için her şeyi yapacağını. Zaten seçim beyannamesini hatırlayanlar ve bu sayfamızı takip edenler için aslında şaşırtıcı bir durum yok. Başkan sözlerini bir bir tutuyor. İlk aylarında “Bak gördün mü, yapamadı” diyenler gelinen noktada halen işin ciddiyetinin farkına varamadı ya da yeni yeni anlıyor. Başkan’ın hedefi çok net. Tabeladaki dış ticaret ve cari açık rakamları çok açık. Hedef Çin. Kuzey Kore ile itişmesi de bu yüzden. Doğrudan dolaylı herkese çatıyor. ABD çıkarlarına aykırı gördüğü her şeyin karşısına bir duvar çekiyor. Mesela İran ile nükleer anlaşmasının revizyonunu (iptalini) istemesi, Suudi Arabistan’da kılıç sallayıp dans etmesi, Kanada ve Meksika ile NAFTA antlaşmasında restleşmesi, NATO’da “Para vermezseniz sizi ben artık daha fazla korumam” demesi, İngiltere’deki casus olayı sonrası Rusya ile iplerin gerilmesi hep bu yüzden. Haliyle filler tepişince dünyadaki çimenler eziliyor. Üstelik daha FED kartını sürmedi.

Amaç iç piyasalar

Sanılmasın ki konu sadece diğer ülkeler ile. Mesela geçenlerde Amazon’a da saldırdı Twitter üzerinden. Hazine üzerinde ciddi baskı yaratan ve kamu görev zararı büyük olan ABD posta işletmesi USPS’nin çıkarını korumak için yaptı bunu. Aslında satranç hamlelerini görmek zor değil. Önce sermaye piyasaları ile büyümeyi tetikledi. Faizlerin yükseleceğini öngörerek ABD’ye doğru hareketlenen sermayeyi vergi düzenlemesi ile borsaya taşıyarak şirketlerin değerini yükseltti. Şimdi içerideki canlanma için yerli sermayeyi koruması lazım. Bu yüzden hedef tablodan görüleceği üzere dış ticaret açığı. Fakat içerideki mücadelesinde ilginç gelişmeler de oluyor. Mesela Facebook vakası. Borsada değeri 550 milyar dolara gelmiş Facebook ABD seçimlerinde verileri izinsiz kullandırttı diye bir anda gündeme oturdu. Şimdi şirket değeri 450 milyar dolar. Dow30 Endeksi 23.500 seviyesine doğru tekrar geriledi. Tesla ise zararda. Otomotiv sanayi yine sıkıntıda özetle. ABD ekonomisi canlanmadıkça Başkan’ın daha çok sertleşeceğini görmek çok kahinlik gerektirmiyor. Satrançta bir sonraki hamle FED. Faiz artışı için zemin hazır olana kadar ticaret savaşlarını izleyeceğiz. Gümrük duvarı, ticari koruma kalkanı hazır olduğunda faiz artışı hızlanacak. Bu şekilde artan faiz oranları ile değer kazanacak ABD dolarının dış ticaret açığı üzerindeki olumsuz etkileri azalacak. En azından beklenti veya olması gereken bu. Dünyada sermaye maliyetleri artarken içeride ise tasarruflar artacak. Sermaye maliyetlerinin artışı ise dünya ekonomisindeki yavaşlamayı teyit ettiğinde hızlı büyümek zorunda olan ekonomilerdeki sorunlar ayyuka çıkacak. İşte bu noktada Çin’de bir ekonomik kriz beklemek yine çok büyük kahinlik gerektirmiyor. Tabii Çin’in oyunu nasıl okuduğu ile alakalı bu durum. ABD mallarına getirdiği vergi artışı ile şu anda blöfü yemiş gibi görünüyor. ABD içerisinde ise tasarruflar kredi kanalı ile sisteme dönerken faiz artışı nedeni ile enflasyon artışını beraberinde getirecek. Artan enflasyon ise fiyat kaynaklı ciro artışına sebep olacak. Bu arada hane halkının tasarrufları artarken FED’in bilanço daralması ile yaşanacak tüketici kredilerindeki geri çekilmeden kaynaklı perakende satışlardaki düşüş fiyatlar genel seviyesi ile kapatılmaya çalışılacak.

Çin ile rekabet ederken aradan sıyrılacak bir Euro ve bölgesinin önünü kesmek için ticaret savaşlarını bir adım öteye taşıyarak soğuk savaş seviyesine taşıyor. Son diplomat geri çekme vakaları da bunun bir yansıması. Hem soğuk savaş normalde AR-GE ve inovasyonu destekleyen bir süreç. Dolayısı ile ekonomide 4. Sanayi Devrimi de daha yeni başlıyor diyebiliriz. Bu senaryoda tek sorun ABD hazinesinin yüksek borç stoku. Şu ana kadar seçim sürecinde ve öncesinde belirttiği ve gündeme alamadığı tek konu bunların yapılandırılması konusu. Eğer aşı tutar içeride ekonomi canlanır, daha hızlı büyür, dış ticaret ve cari açığı azalır hatta fazla verebilir duruma gelirse Banker Bilo’nun borç yapısı sürdürülebilir hale dönecek. Eğer bu da tutmazsa kısmı için yine çok fazla kâhin olmaya gerek yok. O kısmı ekonomi, para banka kitapları yazmıyor. Ama yine biz buradan yazalım. Ticaret savaşlarının barış anlaşmasında senetleri yenilemek hiç de fena bir fikir olmazdı. Ver sendeki kağıtları, al yenilerini, yorgan gitti kavga bitti. Arada dünyada likidite sıkıştığında kağıtları çeviremeyenler ve vadeyi beklemek istemeyenler için çok da iyi bir alternatif olurdu. Tabii bunlar tamamen bir senaryo veya olasılık. Başkan’ın ekonomi bakanı veya danışmanı biz değiliz.

Bu arada iyi haber OECD’den geldi. Robotlar tüm işlerimizi elimizden alamayacakmış, keza World Economic Forum sitesinde yer alan bir makaleden de benzer bir haber geldi. Doğurganlık oranı dünyada düşmeye devam ediyor. Bu şu anlama geliyor. Dünya nüfusu artışı kaynaklı bir kriz yaşanma olasılığı azalıyor. Ah bu iktisat yok mu, yaramaz çocuk.