Bilime adanmış bir hayat: GERTRUDE BELLE

“Övgüyü kimin aldığını umursamadığınızda yapabileceğiniz şeyler inanılmazdır.” - Gertrude Belle

Perspektif
28 Mart 2018 Çarşamba

Deniz Saygı

 

Amerikalı ünlü biyokimyacı ve ecza bilimci Gertrude Belle Elion, 23 Ocak 1918 tarihinde New York’ta doğdu. 14 yaşında Amerika’ya göç eden annesi Bertha Cohen’in kökeni savaştan ve pogromdan kaçan Rusya Yahudilerine dayanmaktaydı. 1914 yılında New York Üniversitesinin Dişçilik Bölümünden mezun olan babası Robert Elion ise Litvanya Yahudisi olup Gertrude’un annesi ile aynı sebeplerden dolayı 12 yaşındayken Amerika’ya göç etmek zorunda kalmıştı.

1929 yılındaki ‘Büyük Buhran’ nedeniyle babası iflas eden Gertrude Elion, 1933 yılında Hunter College’a burslu olarak kabul edildikten sonra çalışma alanını kimya olarak belirledi. Bu alanı seçmesindeki en önemli sebep ise daha küçükken çok sevdiği büyükbabasını mide kanserinden kaybetmesiydi. “Büyükbabam mide kanserinden ölünceye kadar bilime karşı ilgili değildim. Büyükbabamın ölümünden sonra kimsenin bu kadar acı çekmemesine karar verdim” sözleriyle kansere ve birçok hastalığa karşı savaşmaya karar vermişti.

“Hiç kimse beni ciddiye almadı. Herkes bir kadının neden kimya ile ilgilendiğini merak ediyordu. Dünya, benden bir kimyager olmamı beklemiyordu.” 

(Marry Ellen Ivery’nin 1997 yılındaki röportajından)

Mezuniyetinden sonra iş aramaya başlayan Elion, o dönemde kadınların bilimde başarılı olamayacağı’ görüşünden dolayı kendine uygun bir yer bulamadığı için bir kimya laboratuvarında gönüllü kimyager olarak çalışmaya başladı. Kendisine ücret verilmemesi bir yana çalışmakta olduğu laboratuvarın başkanı tarafından, Yahudi olmasından dolayı antisemit söylemlere maruz kaldı. Artan antisemitizme, maddi zorluklara ve kadın olması nedeniyle cinsiyet ayrımcılığına göğüs gererek 1941 yılında yüksek lisansını başarıyla tamamladı.

“Genç bir adama aşık oldum ve evlenmeyi planlıyorduk. O, subakut bakteriyel endokarditten dolayı öldü. Ölümünden iki yıl sonra penisilin icat edildi. Eğer penisilin daha önce icat edilmiş olsaydı kurtulabilirdi. Bilimsel çalışmalarımı tetikleyen olaylardan birisi de budur.”                     

(Journeys of Women in Science and Engineering: No Universal Constants, 1997)

Nişanlısı Leonard Kanter’ın 1941 yılında subakut bakteriyel endokardit sebebiyle ölümünden sonra Gertrude asla evlenmeyip kendini tamamen işine ve bilime adadı.

1940’ların ortasında ise şimdiki adı Glaxo Smith Kline olan Burroughs Wellcome Fund’a bağlı bir araştırma laboratuvarında çalışmaya başladı ve çalışmalarına ömrünün sonuna kadar burada devam etti. Burada bulunduğu süre boyunca çalışmaları üzerine 225 makale yayımladı. İlk önce asistanı olarak, daha sonra da 40 yıl boyunca birlikte çalıştığı George Hitchings’in de meslektaşıdır.

“Sevdiğiniz işi yapmak çok önemlidir. Eğer sevdiğiniz işi yaparsanız işiniz size bir yük gibi gelmez. Yaptığım iş sayesinde çeşitli ciddi hastalıkların tedavisi için ilaçlar ürettim. Lösemi, böbrek yetmezliği ve herpes virüsü gibi ölümcül hastalıklara yakalanan insanların iyileşme süreçlerine tanıklık etmenin heyecanı kelimelerle açıklanamaz” sözleriyle birlikte, Gertrude Elion’ın araştırmaları ve çalışmaları, hem yeni ilaçların hem de genel olarak tıp alanının gelişmesinde bir devrim yarattı. Önceki zamanlarda ilaçlar, doğal maddelerden üretilirken 1950’lere gelindiğinde Gertrude Elion, çalışma arkadaşı George Hitchings ile birlikte biyokimyaya dayanan ilaçlar üretmek için sistematik bir yöntem geliştirdi. İkilinin ürettiği ilk ilaçlardan biri lösemi hastası olan birçok kişinin tedavisinde kullanıldı. Yaratıcısı oldukları diğer ilaçlar sıtma, otoimmün bozukluklar, AIDS, idrar yolu enfeksiyonları, viral herpes ve gut ile mücadelede ve organ nakillerinde yardımcı olmak için kullanılan ilaçlardır. Bunların yanında, Hitchings ve Elion, diaminopurine ve tioguanin olmak üzere iki bileşiği başarıyla sentezlediler. Bu iki bilim insanının temel biyokimyasal ve fizyolojik süreçleri anlama konusundaki yeni vurgusu, hastalıkların tedavi edilmesinde daha önceleri kullanılan ilaçların geliştirilmesi için boşa harcanan zamanı ortadan kaldırdı.

“Çalışmaktan korkmayın. Değerli hiçbir şey kolayca gerçekleşmez. Başkalarının sizin şevkinizi kırmasına veya neleri yapamayacağınızı söylemelerine izin vermeyin. Kadınların kimya alanında çalışamayacağı söylenirdi. Yapamamamız için hiçbir sebep göremiyorum” sözlerine sahip olan Gertrude Elion, 1983’te emekli olmasına rağmen çalışmaya devam etti. Bu süreçte AIDS virüsü olan HIV’ye karşı ilk ilaç olan AZT’nin gelişmesine yönelik çalışmaların denetlenmesine yardımcı oldu. Elion, Duke Üniversitesi ve Kuzey Carolina Üniversitesinde de görev yaptı.

“Nobel Ödülü’ne sahip olmak elbette iyi ancak ben geliştirdiğim ilaçların sağladığı yararlar sayesinde zaten ödüllendirildim.”

(The New York Times, 18 Ekim 1988)

1988 yılında Elion, Dr. Hitchings ve Sir James Black ile birlikte ilaç tedavisindeki önemli ilklerin keşiflerinden dolayı Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülünü kazanmıştır. 1991’de ‘Ulusal Bilim Madalyası (National Medal of Science)’ ile ödüllendirildi ve ‘National Inventors Hall of Fame’e üye olan ilk kadın oldu.

Takvimler 21 Şubat 1999’u gösterdiğinde Gertrude Belle Elion, 81 yaşında hayata veda etti. Ölümünün ardından 2011 yılında ‘Jewish – American Hall of Fame’e dahil edilerek onurlandırıldı.