İyi sihirbazı herkes sever

Birçok kişi benimle aynı fikirdedir. En çok gördüğü şeye inanır insanoğlu, görünce emindir doğruluğundan. Bir sihirbaz gelir, olmazı olur kılar. Aniden gerçekler bulanır. Ağzımız şaşkınlıktan kocaman açılmışken, biliriz işin içinde bir bit yeniği olduğunu. Yine de görmüşüzdür, inanmak isteriz. Bir anlığına, tüm zihnimizle inandığımız maddi dünya çalkalanır. Hayatın üstünlüğü, insanın küçüklüğü tokat gibi çarpar yüzümüze. Bu geçici mucize karşısında kim bilir belki gözlerimiz bile dolar, sihirbaza hayran kalırız. Dünyaca ünlü, Merlin Ödüllü, yetenekli sihirbaz Kubilay Tuncer’le bu eşsiz mesleğe duyduğu aşkı ve projelerini konuştuk.

Etel KAZADO TEMURCAN Yaşam
1 Kasım 2017 Çarşamba

 

Liseyi Amerika’da okudun. Orada mı yaşıyordun? Nasıl bir çocukluk geçirdin?Büyüdüğünde ne olmak isterdin?

Çok sevimli bir ailem var. Sanat seven, iyilik seven insanlar. Öyle büyüdük biz. Küçükken meslek seçme niyetim yoktu. Hâlâ yok. Mesleksizim ben. Oyun oynuyorum. Lise sonda burs kazanıp gittim Amerika’ya. Ondan önce sefil taşra okullarında okudum. Sonrası malum. ODTÜ Psikoloji lisans, bilim felsefesi yüksek lisans, Bilgi üniversitesi Kültürel İncelemeler ikinci yüksek lisans, hocalık vs.

Olağan Mucizeler, Afife en iyi oyun yazarı, Altın Portakal ödülü Mutluluk filminin senaristliği başta olmak üzere birçok başarılı senaryoyu yazdın, oyunculuk yapıyorsun, yayınlanmış kitapların var, eğitimcisin, konuşmacısın. Bu kadar geniş bir yelpazede üretken olmak seni besliyor mu yoksa yoruyor ve diğer alanlarda kısırlaştırıyor mu?

Dramatik yazarlık uzmanlık gerektiren bir alandır. Bu konuda bilgi ve tecrübe sahibiyim. Severek yapıyorum. Oyunculuk da öyle… Diğer alanlarda da yıllar içinde edecek laflarım oluştu. Bunları paylaşmaktan mutluyum. Her biri diğerini besleyen, birbirine yakın işler bunlar. Tabii ki besliyor. Zaten ayak bağı olsa hemen bırakırım. Sihirbazlığa halel gelsin istemem çünkü.

Sihir ile ilgilenmeye ne zaman ve nasıl başladın?

Sihirden önce tiyatro vardı. Yazarlık yapmaya başlamıştım. Susam Sokağı’nın yazarlarından biriydim mesela.  Turist rehberliği yapıp kazandığım parayla dünyayı geziyordum. 20’li yaşlarımın ortasında Amerika’da öğrendim sihirbazlığı. Bizimki ilk görüşte aşk… Muhteşem bir dünya vardı hiç bilmediğim bir dünya. Bu kadar zengin bir anlatım formu olabileceğini düşünmemiştim. Las Vegas’ta sihirbaz asistanı olarak sahnede buluverdim kendimi. Büyülendim ve sihirbaz olmaya karar verdim. 90’ların sonunda Türkiye’de gayet iyi tanınan bir sihirbaz oldum. Devamı kendiliğinden geldi.

Nasıl bir meslektir sihirbazlık?

Sihirbazlık bir insanın başına gelebilecek en iyi şeydir. Öğren öğren bitmez. Dipsiz kuyu. Evrenseldir. Her yerde, her seyirciye yapılır. Dünyanın her yerinde ekmeğinizi kazanabilirsiniz. Bir takım numaralar yaparak, hayatta sihir olduğu illüzyonunu yaratma işidir sihirbazlık. Kimin makası neyin kumaşını kesiyorsa odur. Büyük bir sanattır, sanatların özü ve atasıdır ama yetkin olmayan ellerde seyirci için ıstıraba da dönüşebilir. Kimin yaptığına bağlı… Ama çok kazık bir iştir. Öğrenmesi çok uzun zaman alır. Yolları da çetindir.

Kazıklığı el becerisinde mi saklı?

Hayır. Çok sayıda faktörün bir araya gelmesinde. Oyunculuk, el marifeti, zamanlama, reji, soğukkanlılık, azim vs. bütün bunları yol boyunca toparlamak zorundasın. Bir de ısrarla seyirci biriktirmek gerekiyor, kumbaraya para atar gibi. Çünkü konser değil, tiyatro değil yaptığın şey. Doğal bir ilgi bekleyemezsin insanlardan.

Bir okulu var mı?

Üniversite düzeyinde yok ama çeşitli kurslar var. Türkiye’de biraz zayıf ama ufak ufak bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Belirli numaraları olan bir iş mi bu? Yoksa kendi numaralarını yaratabileceğin bir iş mi?


Temel prensipler var. Optik yanılsamalar, dikkat yönetimi gibi. Bunlar üzerine kendi stilini inşa ediyorsun.

Abrakadabra mı yoksa hokus pokus mu?

Abrakadabra eski İbranice bir sözcük muhtemelen. “Konuşurken yapıverdim” anlamına gelir. Ben pek kullanmam o tür laflar ama ‘abrakadabra’yı daha çok severim.

Malzemelerini nasıl temin ediyorsun? Örneğin kartları? Bununla ilgili dükkânlar mı var?

İnternette bazı ürünleri alabileceğin yerler var. Ama iyi bir sihirbaz, iyi bir paraşütçü gibi kendi ekipmanına sahip olmayı ister çoğunlukla. Standard ekipmanları da kendi sunum stiline göre modifiye etmen gerekir.

Sihirbazlığa nasıl çalışılır?

Bazı el marifetlerini sürekli çalışmak gerekir. Tiyatro oyunlarını nasıl prova ediyorsam, sihir şovlarımı da aynı biçimde prova ederim. Işık, mizansen, hikâye anlatımını defalarca tekrar ederim.

Türkiye’de yeterli itibarı görüyor mu?

Bizde genel olarak sanatçılar ne kadar itibar görüyorsa o kadar işte. Ben şahıs olarak hak ettiğim itibardan fazlasını gördüm hep, sihirbaz olduğum için.

Sihirbazlık gösterilerinde karşılığını bulduğun manevi tatmin nedir?

Bir sincap meşe ağacının dallarında dolaşırken nasıl bir tatmin duyuyorsa ben de sahnede aynı şeyi hissediyorum. Doğal yaşam alanım, naturam sahne benim. Sahne dışındaki hayatta eğreti, sallapati hissederim kendimi.

O halde sihirbazlığa özel değil, genel olarak sahnede olma hali seni mutlu kılan?

Evet. Alkışı sevdiğim için başladım ben de herkes gibi. Gençken insan ‘aferin’ delisi olabiliyor. Şimdi o günler çok geride kaldı. Beni sahneye bağlayan çok daha derin bir şey. Sahne, adaleti, vicdanı, mantığı olan bir yerdir. Sahnedeki eylemler mutluluk alışverişi için yapılır. Gerçek hayatın beceremediği şeyi sahne yapar. Hayatın eksiğini, gediğini tamamlayan, yaralarını saran bir yerdir sahne.

Web sitende Sting, Fareed Zakaria, Judith Butler, Diana Krall gibi kişilerle performans gerçekleştirdin. Neler yaptın, nasıl bir araya geldin? İlginç bir anın var mı?


Çeyrek yüzyıldır dünyanın dört bucağında sihirbazlık yapıyorum. Yolum çeşit çeşit insanla kesişiyor. En parıltılı saraylarda da, ahırdan bozma viranelerde de sahneye çıktım. Her türlüsünü severim. Anı biriktirmeyi de nakletmeyi de sevmem. Döşeğe kafamı koyduğumda kafamda hep yapmayı planladığım şeyler olur. Geçmişi, hatıraları filan hiç düşünmem.

Çocuklar daha mı coşkulu gösterilerde? Çocuklara yönelik neler yapıyorsun?

Çocuk gösterileri de yapıyorum. Çocukları çok severim. Üç çocuğum var zaten. Sihir gösterilerine duyulan ilginin yaşla bir alakası yoktur. Sahnedeki insanın marifetiyle alakası vardır. İyi sihirbazı herkes sever.

Gelecekte sihir marifetiyle yok etmeyi planladığın şeyler var mı peki?

İnsanın bütün arızalarının temelinde narsistik eğilimler yatar. Sahnede izlediği insanın marifetine teslim olan seyirci kısa süreliğine de olsa bu eğilimden kurtulur. Ferahlar. İşte planım bu. Bunu daha çok yaşatabilmek insanlara.

Prof. Dr. Metin And ile yollarınız nasıl kesişti hayatındaki önemi nedir?

Metin And’ın adresini Amerika’da buldum. Önemli bir sihirbazlık dergisinin tek abonesiydi. Dönünce aradım. Israr ettim, hocam oldu. Altı sene çalıştık. Tanıdığım en bilgili, en cömert ve gırgır insanların başında gelir. Ona çok şey borçluyum. 

Yeni neslin sihirbazlık ile ilgilenmesine yönelik bir misyonun var mı?

Uluslararası İstanbul Magic Festival yaptık eylülde. Her sene olacak. Dünya starlarını getirdik buraya. Çok önemli hocalar bizim gençlere dersler verdi vs. Misyonum yok ama benim için keyif. Yeter ki iyi sihirbazlar yetişsin Türkiye’de.

Çok ilgi oldu mu derslere? Yeni nesil nasıl bakıyor bu dala?


İlgi çok ama azim az. Yeni nesil ‘YouTube’ nesli. Anlık tatmin, anlık başarı arzusu her tarafta. Ama eskiden olduğu gibi bugünde, hayatın her alanında iğneyle kuyu kazan insanlar fark yaratıyor.

Şu anda okuyucularımız seni nerede izleyebilirler? Ne gibi ekstra işler yapıyorsun?

Şirket toplantılarında konuşmacı olarak sıkça görebilirler beni.  Ayrıca ‘Aşk ve
Mucize Ekstravaganza’, ve ‘Sihir Masada’ adlı gösterilerim var. İkincisinde zorluk çıtasını
iyice yükselttik, seyircilerin burnunun dibinde sihir yapıyorum. 10 Kasım’dan itibaren her hafta sonu Uniq’te gösterilerim olacak.  

Okurlarımıza bir mesajın var mı?

Şalom okurlarını çok seviyorum. Yıllardır gösterilerime gelen, destek olan çok okuyucunuz var. Çeşitli etkinliklerde defalarca buluştuk. Açıkçası, Şalom ve onun sadık okurları bizim memlekette sanatın ve sanatçının en büyük hamileridir.