Sahnede olmak onun İçin bir tutku: RAKEL AROYO

Sahne çok büyüleyici bir dünya; o dünyada var olabilmek ve ses getirmekse hedefiniz mücadeleli bir yolculuğa hazır olacaksınız. Kendini bildi bileli oyunculuğa, şarkı söylemeye ilgi duyan Rakel Aroyo, yeteneğini ABD’de bir diploma ile taçlandırarak deneyimli ve çok yönlü bir oyuncu olma yolunda emin adımlarla yürümeye başladı. Daha şimdiden New York’ta birkaç önemli prodüksiyonda rol aldı. Hayallerinin peşinden azimle koşan Rakel’i eminim çok parlak bir kariyer bekliyor. Gelin onu hep beraber tanıyalım.

TUNA SAYLAĞ Sanat
27 Eylül 2017 Çarşamba

“8 Mayıs 1993, İstanbul doğumluyum. İzmirli Violet ile İstanbullu Sami’nin tek çocuğuyum. Ne tesadüftür ki, annem ve babam da tek çocuk. Anaokulundan itibaren İngilizce öğrenmeye başladım. İlkokulu Üsküdar SEV’de bitirdim. Sonra Saint Joseph Fransız Lisesinden mezun oldum. Böylece Fransızcayı da konuştuğum diller arasına kattım. Liseden mezun olduktan sonra müzikal tiyatro okumak üzere Edinburgh'da bir üniversiteye başladım. Orada yaşadığım vize problemleri sonrasında sene ortasında İngiltere - Guildford’da başka bir okula transfer oldum. Paskalya tatilinde vizemi uzatmak üzere konsolosluğa başvurduğumda ise vizemin tamamen iptal edildiğini öğrendim. Bilmediğim bir sebepten dolayı kaçak olarak İngiltere’de kalmak istediğime inandılar. Sonraki sene İngiltere’de kabul edildiğim okullardan birine devam etmek için yine vize almayı denemektense New York'ta AMDA’ya (American Musical and Dramatic Academy) gitmeye karar verdim. Vize problemleriyle çok ruh kırıcı bir yıl geçirmiş olsam da tiyatro okumaktan vazgeçmedim çünkü oyuncu olmak dışında başka ne yapabileceğimi asla bulamadım. AMDA'daki iki yıllık konservatuar programını bitirdikten sonra New School'a transfer olup üniversite diploması için geri kalan kredilerimi tamamladım. Müzikal tiyatro eğitiminin yanında, yan dal olarak psikolojiyi tamamlayarak Aralık 2016'da üniversiteyi bitirdim. O zamandan beri CV'mi geliştirmek için oyunculuk seçmelerine katılıp bazı projelerde oyuncu olarak yer alıyorum. İki tiyatro topluluğunda asistanlık yapıp daha tecrübeli meslektaşlarımdan bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Bu tiyatrolardan biri Fundamental Theatre Project. ‘Dexter’, ‘Following’, ‘Homeland’ ve ‘Fear of the Walking Dead’ gibi dizileriyle tanınan Sam Underwood adlı oyuncunun önderliğinde kâr amacı gütmeyen bir topluluk. Diğeri ise TARTE (Turkish American Repertory Theatre and Entertainment) adında, Ayşe Eldek tarafından kurulmuş bir tiyatro grubu. Gelecek aylarda iki topluluğun da projelerinde asistan ve oyuncu olarak yer alacağım.”

Müziğe ve sahne sanatlarına ilgini ne zaman fark ettin?

Bu ilgi, sanıyorum kendimi bildim bileli var. Çok küçük yaşlardan itibaren bale eğitimi almaya başladım. Okuldaki dans gösterilerinde, çeşitli oyunlarda ya da sadece şarkı söyleyerek olsun;  veya her şabat yemeği sonrasında kuzenlerimle anne - babalarımıza hazırladığımız minik gösteriler, insanların karşısına geçip performanslar yapmak olsun, bulduğum hiç bir fırsatı kaçırmadım. Çocukluğumdan beri herkes, dans ederken ya da rol yaparken gözlerimde farklı bir ışık fark ettiklerini, sahnede olmanın içimden geldiğini düşündüklerini belirtti.

Eğitimini sürdürürken bir taraftan da çeşitli performanslara katılıyorsun; biraz bunlardan söz eder misin?

Üniversiteye devam ederken birkaç kabare performansı yaptım. Bunlar genelde seçilen bir konsept dahilinde şarkı söylemek, arada uygun anekdotlar anlatmak ve espriler yapmakla geçti. Eğitim görürken rol alabileceğim performanslar bulmak zor oluyordu çünkü Amerika’da, öğrencilere okul dışında çalışma izni verilmiyor. Üniversiteyi bitirdiğimden beri birkaç performans yapma şansına sahip oldum. Fundamental Theatre Project ile iki oyunda küçük roller alma fırsatı yakaladım. Onun dışında, yeni yazarların oyunlarının desteklendiği bir tiyatro festivalinde, 11 yaşında maskülen tavırları olan bir kızı canlandırdım.

En son olarak da Tony Ödüllü bir oyuncunun yönetmenliğini üstlendiği bir müzikalde rol aldım.

Sahne sanatları birçok mesleği barındırıyor; sahnede olmanın yanı sıra sahne arkası ya da yönetmenlikle de ilgileniyor musun?

Şimdilik yönetmenlik yapmak gibi bir düşüncem yok. Fakat yönetmen asistanlığı ya da işin prodüksiyon kısmı oldukça ilgimi çekiyor. Oyunculuk işleri aramaya devam etmekle beraber daha çok bu bahsettiklerime benzer işler yapmak için de yeni fırsatlar kovalıyorum.

ABD’de binlerce genç bu alanda kendini ispat etmek için çalışıyor. Böylesi bir rekabet ortamında var olmaya çalışmanın ne gibi zorlukları var?

Böyle bir ortamda çalışırken her gün yeni bir gün gibi. Bazı günler kendinizi çok iyi hissediyor yaptıklarınıza inanıp, kendinize güveniyorsunuz. Bazı günler ise “Şu an neden bu odada, bu insanların arasındayım, onlardan daha yeteneksizim” gibi hislere kapılıp kendinizi kötü hissediyorsunuz. Bu duygularla, iyi taraflarınızı bulup öne çıkartmak ve göstermek oldukça zor bir iş. Başkalarının önüne geçebilmek için onların yapamadığı, size özel yetenekleri sergilemeniz gerekiyor. Her şeyde olduğu gibi bu da zaman ve deneyim istiyor.

Mesleğin ile ilgili nelerin hayalini kuruyorsun?

Şu anda bir rol alabilmek ve bazen bir seçmeye girebilmek için bile birçok insanın peşinden koşup, sürekli kendimi kanıtlamam gerekiyor. Yakın gelecek için küçük hayallerimden başlarsak; beni tanıyan, seyreden insanlardan seçmelere katılmam için daha fazla teklif almam diyebilirim. Şimdiye kadar oynadığım roller az çok birbirine benziyor. Tabii ki hayalim çok yönlü bir oyuncu olmak. Kendimi biraz kanıtladıktan sonra tiyatronun yanı sıra film ve televizyona da soyunmayı çok isterim. Mesleğim ile ilgili kurduğum hayallerin arasında, işimi yurt dışında devam ettirdikten sonra Türkiye’ye dönüp çocukların sanat eğitimlerini geliştirecek projeler içerisinde yer almak da vardı ama şimdi bu hayalim ne kadar gerçekçi bilmiyorum.

Keşke onlar gibi olsam…” dediğin sanatçılar var mı?

Türkiye’de Sertab Erener’i çok beğeniyorum. Sesine aşığım, keşke onun gibi şarkı söyleyebilsem. Sesinin güzel olmasının yanı sıra kendini hep yeni ve ilginç tutan bir sanatçı. Broadway dünyasından Sutton Foster’ı beğeniyorum. Sesini inanılmaz bir şekilde kullanabiliyor, güzel dans ediyor, çok yetenekli bir oyuncu. Şu ara diziler de yapıyor. “Büyüdüğümde Sutton Foster olmak istiyorum” diyebilirim. Şaka bir yana, bana ilham veren birçok oyuncu ve sanatçı var ama özellikle takip ettiğim biri yok. İyi yönlerimi keşfedip yolumu çizmek için daha vaktim var. Bu yolda kendimi hem gergin hem de oldukça heyecanlı hissediyorum.

BU MESLEKTE BAŞARILI OLABİLMEK İÇİN YETENEK VE ÇALIŞKANLIĞIN YANINDA ŞANS FAKTÖRÜNÜN DE ROLÜ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR MUSUN?

Yetenek ve çalışkanlığın yanı sıra şansa ve doğru zamanda doğru yerde olmaya çok inanıyorum. Ayrıca bence yetenek, çalışkanlık ve şanstan da öte, asla pes etmemek en önemli faktör.