II.Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez Nazi sempatizanları Alman meclisinde

Almanya’daki genel seçimlerde aşırı sağcı görüşleri ile bilinen AfD partisi, yüzde 13’e yaklaşan oy oranı ile, en büyük üçüncü parti olarak meclise girdi. Partinin liderleri II.Dünya Savaşı’ndaki askerlerle gururlandıklarını belirtirken, Yahudi Soykırımı Anıtını da utanç anıtı olarak nitelendiriyor.

Rakela PALOMBO Dünya
27 Eylül 2017 Çarşamba

“Naziler dışarı”

  Seçimlerden Angela Merkel 4. kez zaferle çıksa da, II. Dünya Savaşı’ndan beri ilk kez milliyetçi ve göçmen karşıtı aşırı sağcı bir partinin meclise girmesi zaferi gölgede bıraktı. AfD’nin başarısına hem Almanya’dan hem de dünyadan tepkiler geldi. Sonuçlarının belli olmasının ardından, Almanya’nın farklı kentlerinde gösteriler düzenlenerek “Naziler dışarı” sloganları atıldı.

AfD’nin tutumu

  Almanya İçin Alternatif (AfD) Partisi göçmen karşıtı politikaları ile öne çıkıyor. 2013 yılında kurulan parti Yunanistan gibi borcu yüksek Avrupa Birliği üyelerine ekonomik yardım yapılmasına karşı çıkıyor, Avrupa’nın birliği fikrini reddediyor ve Euro’nun kaldırılmasını istiyor. AfD, genel anlamda Alman kültürünün ve dilinin önceliğini vurguluyor.

Yahudiler de tepkili

  Almanya Yahudiler Merkez Konseyi Başkanı Josef Schuster, “Korktuğumuz maalesef başımıza geldi. Aşırı sağcı zihniyeti bünyesinde barındıran ve ülkemizdeki azınlıklara karşı halkı kışkırtan bir parti, eyaletlerden sonra şimdi mecliste temsil edilecek” dedi.

  Dünya Yahudi Kongresi Başkanı Ronald S. Lauder de, AfD’nin Alman meclisinde iğrenç propagandasını yapma imkânına kavuşmuş olmasını tiksindirici bulduğunu belirterek partiyi “Alman tarihinin en kötü dönemlerini hatırlatan ve dışlanması gereken menfur ve gerici bir hareket” olarak nitelendirdi.

 

Berlin, Hamburg ve Frankfurt’ta toplanan göstericiler, pazar günkü seçimlerden yüzde 13 oy oranıyla çıkarak meclise girmeye hak kazanan aşırı sağ görüşlü partiyi protesto ettiler. 

Başta Berlin olmak üzere pek çok Alman şehrinde toplanan yüzlerce gösterici, seçimlerdeki oy oranıyla ülkenin en büyük üçüncü politik partisi haline gelen Almanya için Alternatif Partisi’ne (Alternative for Germany- AfD) karşı sloganlar attılar.

Seçimlerden Şansölye Angela Merkel dördüncü kez zaferle çıksa da, II. Dünya Savaşı’ndan beri ilk kez aşırı milliyetçi ve gerek Müslüman gerek her türlü göçmen karşıtı bir partinin meclise girmeye hak kazanması zaferi gölgede bıraktı.

Pazar akşamı, AfD’nin zafer partisine pek de uzak olmayan Berlin’in Alexanderplatz Meydanında toplanan göstericiler, “Irkçılık bir alternatif değildir”, “AfD ırkçı bir gruptur” ve “Naziler dışarı” şeklinde sloganlar attı. Gösterilerde, “Berlin’in tamamı AfD’den nefret ediyor!” sözleri de duyuldu.

Polis protestolarda görev alarak, göstericilerin kutlama yapılan AfD binası yakınına yaklaşmalarına engel oldu. Reuters’ın haberine göre, binanın balkonundaki AfD taraftarlarına çeşitli nesneler fırlatmaya başlayan bazı protestoculara da yetkililer müdahale etti.

Deutsche Welle’nin pazar akşamı bildirdiğine göre, AfD karşıtı gösteriler Berlin’in yanı sıra, Köln, Hamburg, Frankfurt ve Münih’te de gerçekleşti.

AfD’nin seçimlerden güçlü çıkması Alman yapısını sarstı. Yorumcuların Alman Cumhuriyeti tarihinde bir ‘dönüm noktası’ olarak nitelendirdikleri seçim sonuçlarını ünlü Alman günlük gazetesi Bild de ‘politik bir deprem’ olarak adlandırdı.

Fransız Milliyetçi Cephe ve İngiliz UKIP ile işbirliği halindeki dört yıllık parti, Alman merkez partileri tarafından dışlanmış olsa da eski komünist kökenli Doğu Almanya’da sağlam bir destek topladı.

Şimdi Bundestag (Alman Federal Meclisi) alt kademesindeki sıralarda yer bulan parti, görünürlüğünü arttırma ve devletten destek alma imkânlarına kavuşacak.

Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in ‘gerçek Nazilerin’ parlamentoya girme ihtimalleri uyarısıyla hareketlenen adaylar, kampanyalarının son günlerinde oy verenleri popülist yaklaşımları reddetmeleri konusunda bilgilendirmişlerdi.

Seçimlere katılım dört yıl önceki seçimlere göre artarak, yüzde 71,5’tan yüzde 76’ya çıktı.

Çeşitli Yahudi grupları da sonuçlardan duydukları endişeyi dile getirdiler.

Alman Yahudileri Merkez Konseyi Başkanı Josef Schuster, partinin aşırı sağcı görüşlere yakın olduğunu ve toplumu azınlıklara karşı kışkırttığını belirtti. Schuster, Almanya’nın diğer partilerinden AfD’nin gerçek yüzünü ortaya çıkarmalarını ve içi boş popülist mesajlarının maskelerini indirmelerini beklediğini de sözlerine ekledi.

Münih Yahudi Cemaati Başkanı ve Alman Yahudileri Merkez Konseyi eski Başkanı Charlotte Knobloch da, partinin aldığı sonuçları ‘gerçeğe dönen bir kâbus’ olarak tanımladı ve “Ülkemizde demokrasiden gerçekten endişe ediyorum. Bu sonuçlar gerçekleşen bir kâbus ve tarihi bir değişimdir. II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden beri ilk kez aşırı sağcı bir parti mecliste güçlü bir şekilde temsil edilecek” dedi.

Dünya Yahudi Kongresi Başkanı Ron Lauder ise pazar günü bir bildiri yayınlayarak, “Antisemitizm Almanya’nın bazı kısımları dahil tüm dünyada artmakta. Almanya’nın en kötü zamanlarını hatırlatarak tepki almayı başaran ve aslında yasadışı ilan edilmesi gereken utanç verici bir hareket olan AfD’nin iğrenç fikirlerini Almanya Parlamentosunda paylaşma platformuna ulaşması tiksindiricidir” dedi.

“Büyük ve yeni bir mücadele”

On iki yıllık liderlikten sonra tüm kampanyası boyunca en yakın rakibine yüzde oranında iki basamaklı rakamlarla fark atan Merkel, tutucu Hristiyan Birliği Partisi (CDU/CSU) ile, ilk ölçümlere göre, oyların yüzde 33’ünü topladı. Bu sonuç 1949 yılından beri bu parti için alınmış en kötü seçim sonucu olarak tarihe geçti.

Merkel ve partisinin en yakın rakibi Martin Schulz liderliğindeki Sosyal Demokratlar (SPD) da ikinci dünya savaşından beri en düşük oy oranıyla yüzde 21 oy topladı.

Merkel partisinin hedeflediği yüzde 40’lık oy oranı rakamını yakalamaktan çok uzak kaldığını da itiraf etti ve “Şimdi önümüzde yeni ve büyük bir mücadele var. Bu mücadele, AfD’nin meclise girmesidir. AfD’ye oy verenleri geri kazanmalıyız” dedi.

Oy veren Almanlar, Merkel’den memnun olanlar ve on yıldır Merkel liderliği sonrasında bir değişim isteyenler arasında bölünmüş bir meclis seçti.

Meclise girmek için gerekli yüzde 5’lik oy barajını üç parti daha geçmeyi başardı. Özgür Demokratlar yüzde 10, Antikapitalist Solcular ve Yeşiller de yüzde 9’ar oy alarak meclise girmeye hak kazandılar.

Çoğunluk oyu tek başına toplayamayan Merkel’in, SPD’nin de kendisiyle tekrar ortaklığa girmeyeceğini açıklamasının ardından, geçerli bir hükümet kurması oldukça dikenli ve uzun bir yol olacağa benziyor.

Çoğu zaman dünyadaki en güçlü kadın olarak tanımlanan ve çalkantılı dünya politikasında istikrar sembolü olarak görülen 63 yaşındaki Merkel, kampanya sürecinde oy verecekleri ‘deneysel’ davranışlardan kaçınmaları yönünde uyarmıştı.

Uzmanlar, Merkel’in istikrar ve refah içeren mesajının, 61 milyon seçmeninin yarısından fazlasının 52 yaş ve üzerinde olduğu ve gittikçe solan Almanya’da yankı bulduğunu söyledi.

Merkel’in popülerliği, 2015 yılında savaş şartlarından kaçan Suriyeliler başta olmak üzere Irak ve Afganistanlıların çoğunlukta olduğu bir milyon Müslüman göçmen ve mültecinin Almanya’ya akın etmelerinin ardından çoğunlukla toparlanmış görünüyor.

Tabuları yıkmak

İnsanların sığınmacılar konusundaki öfkesinden faydalanan AfD, ana partilerin aralarından bu şekilde sıyrılmayı başardı. Parti, tabuları yıkmayı kampanyasının sloganı haline getirdi.

AfD’nin lideri Alexander Gauland kampanyası boyunca Almanlara, her iki dünya savaşının ve Soykırım’ın suçluluk hislerini üzerlerinden atmalarını ve savaş gazileriyle gurur duymalarını söyledi. Gauland ayrıca Türk kökenli Almanya Federal Uyum Bakanı Aydan Özoğuz’un Anadolu’ya gönderilerek bertaraf edilmesi gerektiğini de söylemişti.

Merkel ‘Jamaika’ya mecbur mu kalacak?

SPD yetkilileri de, yıkıcı seçim sonuçları sonrası mücadeleci ruhu yeniden kazanmak için kendilerini muhalefetle kısıtlama taraftarı olduklarını açıkladı.

Halen partisinin liderliğine devam edebilmeyi umduğunu bildiren Avrupa Parlamentosu eski Başkanı Schulz gazetecilere, “Bugün Alman sosyal demokrasisi için zor ve acı bir gün” dedi.

Bu durumda Merkel’in yeni koalisyon ortaklarına ihtiyacı olacağı bildirildi.

SPD koalisyona katılmama konusundaki duruşundan vazgeçmediği takdirde, Merkel için en mantıklı olan dört yıl önceki seçimlerde meclis dışı kaldıktan sonra bu seçimde bir geri dönüş yaşayan Özgür Demokratlar ve sol görüşe yakın çevreci Yeşiller Partisi ile koalisyon kurmak olacak.

Bahsi geçen partilerin renklerinin Karayipli Jamaika’nın bayrağıyla benzerliği yüzünden ‘Jamaika koalisyonu’ olarak adlandırılan işbirliği, partilerin iklim politikalarından göçmen meselesine kadar her türlü konudaki uç noktalarda görüş farklılıkları nedeniyle riskli bir birleşim olarak değerlendiriliyor.

61 yaşındaki Schulz, işsizliğin rekor seviyede düşük ve ekonominin en durgun olduğu dönemde, sosyal anlamda daha adil bir Almanya vaadiyle oy toplamaya çalıştı.

Diğer yandan Merkel, kendi tutucu kesimi tarafından kampanyasının ‘sağ görüş’ kısmını boşlamakla, sınır politikası gibi konularda merkez görüşte kalmakla ve bu şekilde AfD’ye fırsat vermekle suçlandı.

Bremen Üniversitesinde görev yapan Siyaset Bilimleri uzmanı Lothar Probst seçim sonrası yorumlarında “Bu tutucu kesimin genelinde ve Hristiyan Birliği için bir yarıştır. Şansölye için çok zor bir dönem başlıyor” dedi.