Böyle buyurdu Dragic: ŞAMPİYON SLOVENYA

Dört ülkede ortak düzenlenen 2017 FIBA Avrupa Şampiyonasının finali tam anlamıyla bir Balkan savaşına sahne oldu. İşte yarı finallerin ve finallerin atmosferi, analizler ve yabancı taraftarların yarattığı o müthiş atmosfer…

İgal MEVORAH Spor
20 Eylül 2017 Çarşamba

BURAYA NASIL GELDİK?

Ön elemeler sonucunda gruplara kalmayı başarabilen ülkeler, dört farklı ülkede oynanacak (Türkiye, Finlandiya, İsrail, Romanya) grup maçlarında mücadele etti. A Milli Takımımız da dördüncü bitirerek gruptan çıktı fakat ilk 16’da turnuva üçüncüsü olan İspanya’ya farklı mağlup olunca turnuvaya havlu attı. Ancak eklemek gerekir ki, milli takımımızın mücadelesi gerçekten ayakta alkışlanacak cinstendi. Melih Mahmutoğlu ve Cedi Osman öne çıkan oyuncular oldu. Gruptan çıkan dört takım ilk 16’da karşılaştı ve başarılı olanlar çeyrek finale gitti. Çeyrek finalde özellikle eski Fenerbahçeli Bogdan Bogdanovic’in müthiş oyunu Sırbistan’ı yarı finale taşıdı. Yarı finalde ise, Sırbistan-Rusya ve Slovenya-İspanya karşılaşmaları oynandı. İşte hikâyemiz tam olarak burada başladı... Öyle ki, maçın heyecanı daha Zincirlikuyu’da metrobüse bindiğinizde sizi sarmaya başlıyordu.

DONCİC VE GUDURİC'IN FENDİ BOĞAYI YENDİ

Perşembe akşamı ilk yarı finale giderken turnuvanın en çekişmeli maçını izlemeye gittiğimi düşünüyordum. Fakat yanıldığımı kısa sürede anladım. Bir yanda Gasol’lu, Rudi Fernandez’li İspanya, diğer tarafta yeni yıldızlar çıkaran ve elinde 18 yaşında bir yıldız adayı olan Slovenya. Fakat Slovenya taraftarının da desteğiyle daha ilk periyodda öyle bir oynadı ki, İspanya’ya adeta top göstermedi. İspanya da dış atışlarda etkili olamayınca oyunu Gasol üstüne yıkmaya çalıştı. Fakat turnuvanın en hızlı atağa kalkan takımı Slovenya’yı engellemeyince 20 sayı farkla sahadan mağlup ayrıldı. Sırbistan-Rusya maçında da Bogdanovic’in dış şutlarını durduramayan Rusya, yenilmekten kurtulamadı.

SLOVENYA OLEY!

Yarı finallerden itibaren yolunuz Sinan Erdem’in oralara düşseydi göreceğiniz en hâkim renk yeşil olacaktı. Zira Rusya-Sırbistan maçında bile ortamın hâkimi Sloven taraftarlardı. Maç öncesi salonun karşısındaki parkta biralarını yudumlayıp, Türklere Slovence öğretmeye çalışan, çoğunluğu sarışın ve güzel insanlar topluluğu, maç boyunca kendi dillerinde tezahüratlarını sürdürdü. Şunu söylemek gerekir ki, turizm olarak zor bir dönem yaşadığımız günlerde, bu kadar yabancı taraftarı bir arada görmek herkesi rahatlatmıştı sanki. Zira görevlerini yapan polislerimizin bile yüzleri gülüyor, turistlere çok sıcak yaklaşıyordu. Turistler de bundan hoşlanmış olacak ki, sohbet ettiğim Sırp bir hanımefendi, “İstanbul’a her sene geleceğim” dedi. Bu havanın hakim olduğu noktada, atkı ve bayrak satan bir seyyar satıcı hızını alamayıp turistik piyasaya girme amacıyla haykırdı: Slovenya Oley!

FİNAL GÜNÜ

Final günü gelip çatmıştı. Eğer basketbolu birazcık seviyorsanız zaten, finalin heyecanına sabahtan kapılıyorsunuz. Maçın oynanacağı salonun etrafına ulaştığınızda aynı renkli bayraklarla farklı ülkelerin taraftarları size karşılıyor. Seyyar satıcılar ve köfte kokuları arasında Slovenlerin yoğunlukta olduğu ve Türk polisinin koruduğu bir Balkan ülkesine giriş yapıyorsunuz adeta. Maç öncesi meşale yakıp bağıran Sırplara karşılık veren Slovenler her yeri inletiyordu. Tartışmasız bu maçın iki favorisi vardı; Sırbistan’da Bogdanovic’in, Slovenya’da da Doncic’in fark yaratması bekleniyordu. Ancak hava atışından sonra öyle olmayacağı anlaşıldı. Zira Sırbistan’ın Bogdanovic üzerinden kurduğu oyun planını çok iyi çözen Slovenler Bogdan’ı özellikle ilk yarı o kadar iyi kilitledi ki, Sırbistan neredeyse oyunu hep içerden çözmeye çalıştı. Fakat Slovenlerin favorisi Doncic harikalar yaratsa bile Takım Kaptanı Dragic’in söyleyeceği bir çift söz vardı. Takımını hızlı atağa kaldıran kaptan, dış şutlarla da skorboard’u 3’er 3’er arttırarak neden turnuvanın MVP’si seçildiğini de kanıtlamış oldu. Kısa boyuna rağmen boyalı alanı çok iyi kullanarak harika turnikelere giren Dragic, üçüncü periyodda Doncic’in de sakatlanmasından sonra yanlış tercihler yaptığı için oyundan alındı. Son 5 dakikasına 82-82 girilen maçta Sırbistan bütün taktiği Bogdanovic’in üçlüğe gitmesine göre çizdiği için, üç atak üst üste eli boş dönünce Slovenya ilk Avrupa şampiyonluğuna ulaştı. Zira Slovenya’nın çok hızlı atağa kalkması da onları bu başarıya götüren en büyük etmendi. Harika bir final izlediğimizi düşünüyorum. Baskette, futboldaki gibi maç kazandıran bir oyuncunun olduğunu da düşünmüyorum. Zira son dakikalarda Dragic’in oyundan alınması bunun en büyük kanıtı olsa da, sanırım bu maç için söylenecek en yerinde söz: Böyle buyurdu Dragic!

MVP’LER VE TÜRKİYE

Final bitiminde MVP’lerin açıklanması malumun ilanı gibi oldu. Zira en iyi 5’li Dragic, Doncic, Bogdanovic, Gasol ve Aleksei Shved olarak açıklandı. Dragic MVP ödülünü kazandı. Fakat değinilmesi gereken başka bir konu daha var, o da Türkiye’nin özellikle finallerdeki ev sahipliğiydi. Güvenlik görevlilerinden, organizasyondaki eğlencelere kadar her şey kusursuzdu. En önemlisi de, yıllar sonra bu kadar turisti ülkede güler yüzlü olarak görmekti hiç kuşkusuz.