Mauthausen’in Türk kurbanları da anıldı

Avusturya’daki Mauthausen Toplama Kampında hayatını kaybedenler her yıl olduğu gibi bu yıl da 7 Mayıs’ta anıldı. Anma töreninde Türk Yahudi Toplumu temsilcileri de yer aldı.

Metin DELEVİ Dünya
10 Mayıs 2017 Çarşamba

95 bin kişinin hayatını kaybettiği Avusturya’daki Mauthausen Toplama Kampında hayatını kaybedenler her yıl olduğu gibi bu yıl da 7 Mayıs’ta anıldı. Anma töreninde Türk Yahudi Toplumu temsilcileri de yer aldı.

 

Yıl 1938. Anschluss, yani Avusturya’nın Almanya tarafından ilhakından hemen sonra, Heinrich Himmler liderliğinde özel SS ekibi, Avusturya kırsalında toplama kampı kurmaya elverişli bir alan arayışına geçti. Bu toplama kampı, Avusturya sathındaki tüm vatan hainlerini yani muhalifleri toplamak için kullanılacaktı. Nihayet aranan yer bulundu: Mauthausen kasabası yakınındaki taş ocağına bitişik geniş alan. 1938 yılı Nisan ayında Naziler, bölgede, ‘Alman Toprak ve Taş İşleme’ şirketini kurdular. Amaçları bir taşla iki kuş vurmaktı, hem muhalifler toplanmış olacak hem de bu tutuklular bedava iş gücü olarak taş ocağında çalıştırılacaktı.

Ağustos 1938’de, muhaliflerden oluşan 300 kişilik ilk tutuklu grubu kampı inşa etmek üzere bölgeye getirildi. Savaşın başlaması ile birlikte bu sayı 2.600’e ulaştı. Savaş boyunca sayılar yükselmeye, tutuklu çeşitliliği de genişlemeye devam etti. İlk önce politik muhalifler, peşinden dini muhalifler, Yahova Şahitleri, komünistler, Fransa tarafından Nazilere teslim edilen İspanyol Cumhuriyetçileri ve tabi ki Yahudiler de bu kampa gönderilmeye başlandı.

Yıllar içinde, Mauthausen Toplama Kampı, gaz odaları, fırınlar, infaz alanları, çalışma ve yaşam şartları ile mini bir ölüm kampı görünümüne büründü.

Nihayet Mauthausen Kampı 6 Mayıs 1945 tarihinde, Amerikan ordusuna bağlı 11. Mekanize Birliği tarafından kurtarıldı. Yedi yıl içinde kampa 197.464 tutuklu getirilmişti. 14-15 bini Yahudi olmak üzere yaklaşık 95 bin kişi bu kampta hayatını kaybetti.

Her yıl 7 Mayıs tarihinde, kampın kurtuluşu ve hayatlarını kaybedenleri anma günü olarak tören düzenlenmeye başlandı.

Bu yıl da Viyana Büyükelçiliğimizden Müsteşar Özgür Gökmen ve Rana Gökmen ile birlikte Türkiye Yahudi Toplumunu temsilen Hahambaşılık Danışma Kurulu üyelerinden Betsi Penso ile bu törene iştirak ettik.

Türkiye’yi temsilen ilk tören, kampta son infazların gerçekleştirildiği ve ağlama duvarı olarak tabir edilen, çok sayıda ülkenin anma plaketlerinin bulunduğu avluda Türkiye plaketinin önünde yapıldı. Türkiye bayrağı zemini üzerinde, Türkçe, İbranice, İngilizce ve Almanca olarak,

“Avrupa Türkleri Birliği olarak Soykırım (Shoah) sonucu zalimce ve vahşice katledilen, öldürülen, yakılan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımızı ve akrabalarımızı derin üzüntü ve saygı ile anmaktayız. Hepsine Allah’tan rahmet dileriz.

Mauthausen 1938-1945”

yazılı plaket önüne çelenk bırakıldı ve saygı duruşunda bulunuldu.

Saat 11.00’de Avusturya Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ile birlikte yaklaşık 50 ülke, yirmiden fazla STK temsilcileri ve kalabalık izleyici grubundan oluşan yaklaşık 8 bin kişilik grup ana tören alanına geçti. Törende ilk dikkati çeken ise geçen yıl sayıları ondan fazla olan kamptan kurtulmuşların bu yıl yalnızca beş kişiyle temsil edilmesi oldu.

Tören başlangıcında, 16 Mayıs 1946 yılında kampta hayatta kalabilenler tarafından kaleme alınan ve Mauthausen yemini olarak bilinen metin parça parça, her ülke temsilcisi tarafından kendi dilinde okundu. Türkiye temsilcisi olarak Betsi Penso bu metni Türkçe olarak okudu. Yemin töreni, her ülke temsilcisinin son cümleleri yine kendi dilinde okuması ile tamamlandı:

“Tüm dünyaya sesleniyoruz: Bizlere destek olun, yaşasın uluslararası dayanışma! Yaşasın Özgürlük!”

Peşinden ülke ve STK temsilcileri sırayla tören alanının ortasında bulunan anıta ülke bayrakları eşiğinde çelenk bırakıp saygı duruşunda bulundular.

Yaklaşık iki saat süren bu törenin ardından aralarında Türkiye’nin bulunduğu bazı ülkelerin davet edildiği kabul yeri alanına geçildi. Hayatta kalabilenler onuruna yapılan bu resepsiyonun ana teması “Biz gelecek nesilleriz” idi. Gençler, söyleşi, müzik ve şiirlerle hayatta kalabilenlere “Yaşadıklarınızı gelecek nesillere aktarmaya devam edeceğiz” mesajlarını ilettiler.

Yoğun, duygusal törenin ana mesajını ise törenin sonunda dinlenmek üzere oturduğumuz kafeteryada aldım. Kamp kıyafetleriyle törene katılan 90 yaşlarında Polonyalı eski kamp kurtulanı, tercüman aracılığıyla 20 yaşlarında bir Amerikalı gence savaş sırasında direnişçi ve peşinden kamp mahkûmu olarak yaşadıklarını anlatıyordu. Kulak misafiri oldum. Konuşmasının bitiminde gözleri yaşlı Amerikalı gencin iki elini sıkı sıkı tutup, İngilizce “Don’t forget, never again” (Unutma, bir daha asla) deyip genç çocuğa bunu üç kez tekrarlattı.

Bu törenlerin ana amacı, bunu anıları yaşatmak ve bir daha hiç olmaması için gelecek nesillerin teminatını almak. Yaşlı kurtulan ile Amerikalı genç arasındaki diyalog ile bu gerçekleşmiş oldu yani tören amacına ulaşmış oldu. Bir daha bu törenlere neden olabilecek olayların yaşanmaması dileğiyle tören alanından ayrıldık.