Henüz ikinci filmini gerçekleştiren genç bir yönetmenden beklenmedik bir beceri ile Filho, toplumsal hayatımızdaki politik, sosyo kültürel sorunlara cesaretle eğiliyor. Güçlü bir inşaat şirketine dairesini satmamakla direnen yaşlı bir kadın üzerinden, film bizleri ideallerimizin peşinden koşmaya davet ediyor. Filmin gözü pek, ödün vermez, prensip sahibi kadın kahramanı, haksızlıklara karşı direnmemiz gerektiğinin mesajını veriyor. ‘Aquarius’un tüm yükü, muhteşem oyuncu Sonia Braga’nın omuzlarında.
Geçen yıl Cannes Film Festivali’nde Güney Amerika sinemasının tek temsilcisi olan ‘Aquarius’, günümüz Brezilyasının toplumsal hayatından güçlü bir kesit sunan, sosyal içerikli kaliteli bir film.
Henüz ikinci uzun metrajlı filmini gerçekleştiren genç bir yönetmenden beklenmedik bir beceri ile, Kleben Mendonça Filho ülkesinin toplumsal meselelerine ayna tutuyor.
Film, Recife’de zenginlerin yaşadığı bir semtteki Aquarius adlı binanın son sakini, varlıklı bir aileden gelen emekli müzik eleştirmeni Clara’nın (Sonia Braga) mücadelesine odaklanıyor.
Kentsel dönüşüm kapsamındaki bu bölgede uyanık ve güçlü bir inşaatçı aile, eski siteyi yıkıp modern rezidanslar dikme peşinde. Aquarius’ta satın alamadıkları tek dairenin sahibi Clara’dır.
Rant peşindeki inşaatçılar için hedefe varmak için tüm yollar mubahtır. İkna edemedikleri Clara’ya karşı tehdit ve karanlık yolları da deneyeceklerdir.
Tek başına da kalsa, inşaatçılara kafa tutan idealist bir kadının şahsında, film Brezilya’daki genel yozlaşmaya oklarını yöneltiyor.
Clara, giriştiği soğuk savaş süresince hayatını, geçmişini ve sevdikleriyle olan ilişkilerini sorguluyor. Filmin senaryosunu da yazan Filho, bunu ahlak, onur, mücadele azmi, kararlılık temaları eşliğinde yapıyor.
Şehirleşme uzmanlarının iyi niyetli yaklaşımlarının ürünü olan ‘kentsel dönüşüm’ konseptini, bazı inşaat şirketleri ne yazık ki, insani değerleri sıfırlayan bir rant kapısına çevirdi.
Toplumsal hayatımızdaki politik, sosyo kültürel sorunları cesaretle otopsi masasına yatıran Filho, bizleri yaşamın anlamını sorgulamaya ve ideallerimizin peşinden koşmaya davet ediyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ RANT KAPISI YAPANLAR
Üçüncü dünya ülkelerine kalkınma hamlesi olarak pazarlanan ‘kentsel dönüşüm’ projelerinden birini, değişime karşı çıkan bir kadının gözünden anlatan film, kent bilinci, toplumsal hafıza temaları üzerinden önemli şeyler söylüyor.
Yaşadığı topluma karşı görevleri olan, sanatçı sorumluluğu taşıyan, derdi ve meselesi olan sinemacı kimliğiyle Kleber Mendonça Filho, gözü pek, ödün vermez, prensip sahibi kadın kahramanın üzerinden, haksızlıklara karşı direnmemiz gerektiğinin mesajını veriyor.
Atmosfer yaratmadaki becerisi, Clara’nın yanında 19 yıldır çalışan yardımcısı üzerinden üst sınıfın alt sınıf ile ilişkisine eğilmesi, başkarakteri yazmadaki hüneri ile de puan topluyor.
Yaşını dert etmeyen, geçmişi hatırlayan ancak geçmişe saplanıp kalmayan, evinin her yerine yayılan eski plakları da telefonuna indirdiği şarkıları da dinleyen, cinselliğini özgürce yaşayan, kitapları ve zengin hatıralarıyla, Clara mütevazı evinde huzurlu bir hayat yaşamaktadır.
Entelektüel bir aileden gelen 65 yaşındaki bu dul kadın, 1940’lı yıllarda inşa edilen, doğup büyüdüğü, okyanusa bakan bu binada yaşamının sonuna kadar oturmayı düşünmektedir.
Üç çocuğunu burada doğurup büyütmüş, yakın zamanda kaybettiği eşiyle tüm evlilik hayatını bu dairede geçirmişlerdir. Tek başına kaldığı apartmanda, tuttuğunu koparan, üstelik kanseri genç yaşında yenmiş bir kadın olarak, paragöz inşaatçılara fikrini değiştirmeyeceğini ve dairesinden ancak cesedinin çıkacağını gösterecektir.
SONİA BRAGA’NIN DÖNÜŞ FİLMİ
Maddiyata önem vermeyen, muhafazakâr yaradılışlı bir kadın olan Clara, iftihar ettiği geçmişine ve ailesine bağlı yaşantısını tavize yanaşmadan sürdürdürmeye kararlıdır.
Dairesini değerinin çok üstünde bir bedelle almaya hazır olan inşaat şirketine karşı giriştiği pasif direnişte kızlarıyla aynı fikirde olmamasına rağmen, Clara’nın alışkanlıklarından taviz vermeye niyeti yoktur.
Üç bölüm halinde anlattığı bu 2,5 saatlik filmde, Filho günümüz Brezilya toplumunun derin değişiklikler geçiren yapısını ve çelişkilerini inceleme konusu ediyor.
Bunların arasında, toplumun geçmişine bağlı kalmakla değişiklik arzusu arasındaki kararsızlığını da mercek altına alıyor.
Filmin müthiş bir atmosfer eşliğinde anlattığı soğuk savaş sürecinde şu soruyu soruyoruz: Bu korkutucu, sinir bozucu, yıpratıcı ve tehlikeli olmaya başlayan gerginliğe Clara dayanabilecek midir? Filho bu sorunun cevabını filmin sürprizli final bölümünde verir.
Filmin bütün yükü, Clara karakterini canlandıran bugün 65 yaşında olan, 80’li yılların Brezilyalı vamp kadın sanatçı, esmer güzeli Sonia Braga’nın omuzlarındaydı.
Braga, adıyla özdeşleşen, ‘Örümcek Kadının Öpücüğü/ Kiss of the Spider Woman’ filmindeki unutulmaz performansıyla bir vamp kadın şarkıcıyı canlandırıyordu. Sonia Braga 1985 yılında Cannes’a filmin yönetmeni (geçen yıl kaybettiğimiz) Hector Babenca ve festivalde En İyi Aktör Ödülü’nü alan William Hurt ile birlikte gelmişti. (Hurt hızını alamamış, ardından Oscar kazanmıştı.)
Hollywood’da aralarında Clint Eastwood’un ‘Çaylak/The Rookie’ ve Robert Redford’un ‘The Milagro Beaufield War’ının da olduğu sayısız kaliteli filmde yer alan Sonia Braga, ‘Acquarius’ ile sinemaya görkemli bir dönüş yapıyor.
Senarist- yönetmen Kleber M. Finho’yu İstanbullu sinemaseverler, 2013 İf Festivali’nde gösterilen ilk uzun metrajlı filmi olan ‘Komşu Sesler/ Neighbouring Sounds’dan tanıyor. 1968 yılında doğduğu Recife şehrine bağlılığını bu filmde gösteren, sinema eleştirmenliğinden gelen Filho, izleyicisini Recife’nin bir orta sınıf semtinin tehlikeli ve gizemli kalbine getirmişti.
‘Komşu Sesler’, Brezilya’nın En İyi Yabancı Film dalında Oscar adayı idi.