Antisemitizm eğitim ile önlenir mi?

Merkezi Paris’te bulunan UNESCO’da 6 Aralık’ta ‘Antise-mitizmin Önüne Eğitim, Kültür Ve İletişim Yoluyla Nasıl Geçilir?’ başlıklı bir panel düzenlendi.

Pınar Kılavuz EKERBİÇER / Paris Dünya
14 Aralık 2016 Çarşamba

UNESCO Başkanı İrina Bokova yaptığı açılış konuşmasında, “Irkçılığa, antisemitizme karşı ancak eğitim, diyalog ve tarih bilinci ile karşı durabiliriz. Antisemitizm günümüzde ırkçı, dini, politik ya da sosyal boyutlarıyla var. Bütün bunlarla başa çıkabilmemiz için antisemitizmi doğru tanımlamalıyız ve az önce saydığım boyutlarıyla değerlendirmeliyiz. Şoa tarihinin iyice öğretilmesi antisemitizm ile mücadelede en önemli faktör. Bunun yanı sıra Yahudilerin tarihini ve kültürünü de öğretmeliyiz” diyerek eğitim faktörünün önemini vurguladı.

 

Sandrine Trainer, Katherina Von Schnurbein, Chiristina Finch, Derviş Hizarci, Steven Katz, Dina Porat ve Marianna Lere

Babası 1943 senesinde Gestapo tarafından Drancy Kampına gönderilen ve Sobibor’da hayatını kaybeden ve Anayasa Konseyi Eski Başkanı Robert Badinter, “Yahudilerin içinde bulunduğu durum yüz yıllardır değişmedi. Pogromlar ve kıyımlar hâlâ devam ediyor. Tarihe baktığımız zaman antisemitizmin boyut değiştirdiğini ama hâlâ devam ettiğini görüyoruz. Uzun bir zaman ‘Yahudiler İsa’yı öldürdü’ cümlesi ile desteklenen bir dini antisemitizm vardı. 19. yüzyılın sonunda bu bilimsel ırkçılığa büründü. Yahudi toplumu asimile edilemez, geniş toplum ile uyum sağlayamaz bir toplum gibi lanse edildi. Yahudiler insanlığın uzun tarihinde ‘lanetli toplum’ statüsündeydi. Maalesef kültür nefret suçu işlemeye engel olmakta tek başına başarılı olamıyor” şeklinde konuştu.

Moderatör Sandrine Treiner katılımcılara Badinter’in, “Kültür ve eğitim Almanya’da Antisemitizme engel olamadı” sözünü hatırlatarak düşüncelerini sordu.

Boston Üniversitesi Yahudi çalışmaları ve Holokost tarihi Profesörü Steven Katz, “Eğitim tek başına yeterli değildir. Eğitim uzun vadede sonuç veren, uzun bir süreçtir. Tarihi yalnızca aktarmakla kalmamalı, aynı zamanda onun üstüne düşünmek de gerekir. Mesela 1930 senesinde birçok devlet ‘Yahudi sorununa kökten çözüm’ fikrini destekliyordu. Ama bugün Avrupa’da antisemit bir devlet yok. Eğitimin sonuçlarını aldık” diyerek kendisini ifade etti.

Kantor Merkezi’nin yöneticisi ve Profesör Dina Porat, “Dünyada 26 bin Uluslararası Dürüst var. Bütün bu insanların ortak yanı nedir? Hepsi toplumun çeşitli kesimlerine ait insanlar, eğitim ve kültür seviyeleri, yaş grupları aynı değil. Ortak noktaları sadece vicdanları. Eğitimsiz bir insanda da vicdan bulabiliriz” diyerek nefret suçlarına karşı etiğin ve vicdanın önemini vurguladı.

Avrupa Birliği’nin antisemitizm ile mücadele bölümünün Eş Başkanı Katharina von Schnurbein, Eğer eğitim yetersiz kalırsa yeterli olan nedir? Yahudilerin tarihi üzerine daha derin düşünülmelidir ve anlamaya çalışılmalıdır. Bu eğitim aynı zamanda güvenlik güçlerine, hâkimlere ve savcılara da verilmelidir” diyerek eğitimin toplumunun her boyutuna verilmesi gerektiğini ve nefretle bu şekilde mücadele edilebileceğini ifade etti.

Antisemitizm ile mücadele amacıyla kurulmuş Kreuzberg Derneği Başkanı Derviş Hizarcı, “Nefret suçlarının ve antisemitizmin önüne yalnızca eğitim ile geçilemez ama bu iyi bir başlangıç noktasıdır. Öğretmenleri, medya patronlarını, gazetecileri, politik otoriteleri de eğitmek gerekiyor” diyerek diğer katılımcılar ile aynı görüşte olduğunu belirtti.

Konuşmalardan sonra UNESCO’nun ‘Soykırımların eğitimi’ departmanından Marianne Lère’in projesi olan ‘Antisemitizme Karşı Tanıklıklarla Mücadele Etme’ başlıklı kısa film gösterildi. Bu filmde dünyanın birçok yerinde nefret suçlarına kurban olmuş insanların yakınları kendi özel hikâyelerini, tanıklıklarını ve hislerini paylaşıyor.  Steven Spielberg tarafından kurulan Güney Kaliforniya Üniversitesi Şoa Bölümü destekli bu projenin amacı medya oluşumlarında gösterilmeyen kişisel hikâyeleri paylaşmak.