Tinneius Rufus ve Rabbi Akiva

Sara YANAROCAK Kavram
26 Ekim 2016 Çarşamba

MS 1. yüzyılın başında, Yudea’daki Roma Büyükelçisi olan Tinneius Rufus, Rabi Akiva’ya bir soru sordu: “Tanrı neden bizlerden nefret ediyor? Bu, Malaki Kitabı’nda (1:3) yazıyor. Romalıların atası olan Esav’dan nefretle bahsediyor.”

Rabi Akiva Rufus’a bakarak, “Bu sorunun cevabını size yarın vereceğim” dedi.

Ertesi gün Rufus, Rabi Akiva’ya, “Rabi Akiva söyle bakalım, dün gece rüyanda ne gördün?” diye sordu.

Rabi Akiva, “Dün gece rüyamda iki köpek gördüm, birinin adı Rufus, diğerinin adı Rufina idi” dedi. Rufus son derece öfkelenerek, “Bu ne cüret? Sen benim ve karımın adını nasıl köpek adı olarak ağzına alabilirsin?” diye bağırdı.

“Bu sözlerin yüzünden cezalandırılmayı hak ediyorsun!” dedi.

Rabi Akiva sordu: “Sizlerle köpeklerin arasında ne fark var? Sizler yiyip içiyorsunuz, köpekler de yiyip içiyorlar. Sizler ürüyorsunuz, köpekler de ürüyorlar. Sonunda ölüyorsunuz, köpekler de ölüyorlar. Siz onlarla aynı adlara sahip olduğunuz için kızıyorsunuz değil mi? Tanrı cenneti ve yeryüzünü yarattı. Ölümü verdi ve yaşamı verdi.  Bunun karşılığında sizler, bir tahta parçasını şekillendirip, ona tapınıp, Tanrı dediniz. Tanrı sizden nefret etmeyip de ne yapsın?”

Midraş- Tanhuma, Teruma 3

Not:  “Ve Esav’dan nefret ettim ve onun mirasını çölün çakallarına verdim.” Malaki 1:3

RABİ AKİVA NEDEN GÜLDÜ?

Büyük Rabi Eliezer hasta olup, yataklara düştüğü zaman ona bağlı olan müritleri ziyaretine gittiler. Rabi Eliezer onlara, “Dünyada kötü bir öfke ve gazap var” dedi. Bu sözleriyle Tanrı’nın onu cezalandırdığını ima ediyordu. Öğrencileri gözyaşlarıyla boyunlarını büktüler. Baktıklarında Rabi Akiva’nın gülümsediğini gördüler. Ona, “Böyle bir durumda, nasıl gülebiliyorsun?” diye sordular.

Rabi Akiva doğrulup sordu: “Söyleyin bakalım, sizler neden ağlaşıyorsunuz?”

 Müritleri hemen cevapladılar:

“Gerçek bir Sefer Tora’nın acılar içinde yattığına şahit oluyoruz. Ağlamayıp da ne yapacağız?” Akiva, “İşte ben de tam bu yüzden gülüyorum. Uzun bir zamandır görüyorum ki ustamızın şarapları hiç ekşimiyor, keten giysileri hiç bozulmuyor, evindeki reçel ve turşular hiç kokuşmuyor, zeytinyağları hiçbir zaman bozulmuyor. Ben şöyle düşünüyorum. Buna Tanrı izin vermiyor. Demek ki Rabi Eliezer bu ödüllerinin hepsini daha bu dünyada iken hak ediyor ve alıyor. Geriye alacağı bir şey kalmıyor. Şimdi acı çektiğini görünce seviniyorum. Demek ki ödülünü öte âlemde de alacak.” Bu sözleri yattığı yerde dinleyen Rabi Eliezer en iyi öğrencisi olan Akiva’ya bakarak, “Akiva acaba ben Tora’nın emrettiklerinin tümünü yerine getirmeyip ihmal mi ettim? Bu kadar ızdırabı hak edecek ne yaptım?” diye sordu.

Rabi Akiva ona bakarak şöyle dedi: “Sevgili ustam, siz kendiniz bize bir şey öğretmiştiniz.

Yeryüzünün üzerinde hiçbir adam tamamen iyi veya günahsız değildir”.

Sanhedrin 101 A

Not: “Gerçek yeryüzünde iyilik edip, suç işlemeyen salih adam yoktur.” Kohelet (Vaiz) 7:20

KAMIŞ KESİCİSİ NEDEN ÖLMEDİ?

Şemuel ve Persli bir astrolog olan Avlet, bir göletin kenarında oturmuş göletteki kamış kesen adamlara bakıyorlardı. Avlet, Şemuel’e, “Şu, gölete doğru giden adam, geriye dönemeyecek. Bir yılan onu sokacak ve adam oracıkta ölecek”  dedi. Şemuel, “Adam eğer Yahudi ise geriye dönecektir” dedi. İkisi de söylediklerinden emin bir şekilde oturup adamın geriye dönmesini beklediler. Bir süre sonra Avlet ayağa kalktı. Bahsettiği adamın, sırtında kamış dolu küfesiyle geldiğini görünce, yüküne göz atmak istedi. Küfenin içindeki kamışların arasında ikiye bölünmüş bir yılan ölüsü vardı. Şemuel kamış kesicisine dönerek, “Bence sen ölümden kurtulmayı hak etmek için, çok iyi bir şey yapmış olmalısın, bu neydi?” diye sordu. Kamış kesicisi, “Biz kamış işçileri her gün yiyeceklerimizi yanımızda getirir ve birbirimizle paylaşırız. Bu işçilerden birisi yanında hiç yiyecek getirememişti ve bu yüzden çok mahcuptu. Ben diğer arkadaşlara dönerek, bugün yiyecekleri benim toplayıp, paylaştırmamı teklif ettim. Yiyeceklerin hepsini bir araya getirip, aramızda eşit olarak paylaştırdım. Böylece o arkadaşım mahcup olmaktan kurtulmuş oldu. Kimse de hiçbir şey anlamadı” dedi. Şemuel, kamış işçisine, “Büyük bir hayırseverlik gerçekleştirmişsin” dedi. Sonra söylediklerinin anlamını açıkladı.

“Sadaka bir insanı ölümden korur” (Mişle 10:2) Yani sadece doğal olmayan ölümden değil, ölümün kendisinden korur.

Talmud, Şabat 156 B

Not: “Kötülüğün hazineleri işe yaramaz. Fakat sadaka ölümden kurtarır.” Mişle (Süleyman’ın Meselleri) 10:2

RABİ’NİN AYDINLIK YÜZÜ

Zengin ve asil bir Romalı kadının gözü, Rabi Yehuda bar İlay’ın coşkulu ve aydınlık yüzüne takıldı. Kadın Rabi’yi yanına çağırarak, “İhtiyar! İhtiyar! Hayattaki üç gerçekten birisi başına geldi galiba? Sarhoş musun? Ülkeyi satın alacak kadar faizle kredi mi veriyorsun? Yoksa domuz çiftliğin mi var?” diye sordu. Rabi kadına bakarak, “Yemin ederim ki bahsettiğiniz bu üç halin benimle hiçbir ilgisi yok. Asla faizle kredi vermem, çünkü Tora şöyle der: 'Kardeşine para verdiğin zaman asla faiz isteme' (Tesniye 23:20), 'Asla domuz besleme, çünkü domuz bir Yahudi için yasaktır.' Sarhoş değilim, Şabat için Kiduş duası okuduğumdan beri ve Şabat bitince okuduğum Avdala duasından beri ve Pesah gecesi içtiğim dört kadeh şaraptan ayrı, ağzıma bir damla içki koymadım” dedi.

Kadın hayretle, “Peki, nasıl oluyor da yüzün böylesine coşkulu ve aydınlık görünüyor?” diye sorunca Rabi, “Benim yüzümü Tora’nın ışığı parlatıp aydınlatıyor” dedi.

Yeruşalayim Talmud’u-Şabat 8:1

Babil Talmud’u-  Nedarim 49B

Kohelet Rabba 8:1

Notlar: 1- “Yabancıya faizle ödünç verebilirsin, fakat kardeşine faizle ödünç vermeyeceksin, ta ki mülk olarak almak üzere gitmekte olduğun diyarda elini atacağın her şeyde, Tanrı’n Rab seni mübarek kılsın.” (Tesniye 23:20)

2- “Hikmetli adam gibi kim var? Ve her şeyin manasını kim bilir? Adamın hikmeti kendi yüzünü aydınlatır ve yüzünün sertliği değişir.”  Kohelet (Vaiz) 8:1

BENİ KEL ETTİNİZ!

Nalbant Rabi Yitzhak bir gün Rav Ami ve Rav Asi ile sohbet ediyordu. Ravlardan biri, “Ustam bize lütfen Yahudi kanunlarından bahseder misin?” derken beriki atıldı ve “Rabi bizlere lütfen bilgelikle ilgili sözleri açıklar mısınız?” dedi.

Rabi Yitzhak bilgelikle ilgili uzun bir açıklamaya girişmişken, diğeri yine atladı ve sözünü keserek, bir Yahudi Kanunu (Alaha) maddesi hakkında bir soru sordu. Birincisi yine lafını kesti. Sonunda Rabi Yitzhak arkasına yaslandı ve derin bir nefes aldı: “Size bir hikâye anlatmak istiyorum. Konusu şöyle. Bir adamın iki karısı varmış. Biri yaşlı, diğeri gençmiş. Genç olanı adamın beyazlanmış saçlarını yolar, genç görünmesini istermiş. Yaşlı olanı da adamın siyah saçlarını yolar, ihtiyar görünmesini istermiş. Sonunda adamcağız iki taraftan yoluna yoluna kel kalmış!”

Babil Talmud’u, Bava Kama 60 B.