Bundan 61 yıl evvel İstanbul’da yaşanan halk ayaklanmasında başta Rum vatandaşlar olmak üzere tüm azınlıkların evleri ve dükkanları yağmalanmış can güvenlikleri tehlikeye sokulmuştu.
Olaylar saat 19.00 sıralarında Şişli'deki Haylayf Pastanesi'nde başladı ve saldırganlar pastanenin camlarını kırdılar.
Ardından gittikçe büyüyen kalabalık Kumkapı, Samatya, Yedikule, Beyoğlu'na geçerek gayrimüslimlerin toplu olarak yaşadığı birçok semtte önce Rumların, ardından da Ermeni, Yahudi ve hatta yanlışlıkla bazı Türklerin dükkânlarına saldırdı.
İstanbul'daki Rum azınlığın ev, işyeri ve ibadet yerlerine yönelik bu saldırılarda emniyet pasif bir tutum sergilediği dikkat çekti.
7 Eylül sabahına kadar süren saldırılarda aralarında kilise ve sinagogların da bulunduğu 5 binden fazla taşınmaz tahrip edildi, milyonlarca dolarlık mal sokaklara saçılıp, yağmalandı.
Saldırılardan kiliseler ve mezarlıklar da payını aldı. Kiliselerin içindeki kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve diğer kutsal eşyalar tahrip edildiği gibi, İstanbul'da bulunan 73 Rum Ortodoks kilisesinin tamamı ateşe verildi.
Daha sonra yapılan araştırmalarda saldırganların Rum vatandaşların adresleri hakkında önceden bilgi sahibi olduğu, yirmi-otuz kişilik organize birliklerin kent içindeki ulaşımının özel arabalar, taksi ve kamyonların yanı sıra otobüs, vapur gibi araçlar yardımıyla sağlandığı ortaya çıktı.
Saldırılara karışanların çoğu İstanbul’da yaşamıyordu.
Olaylar 7 Eylül’de sıkı yönetim ilan edilmesi ile kontrol altına alındı.
İzmit ve Adapazarı’ndan gelen yağmacılar geri dönmek üzere Haydarpaşa İstasyonu'na geldiklerinde, üzerlerinde yağmaladıkları mallarla yakalandılar. Bunların büyük bir bölümünün başka şehirlerden getirildiği ortaya çıktı.
6-7 Eylül 1955 olayları, Rumların büyük göç dalgalarıyla ülkeden ayrılmasına neden oldu.
