Kurumsal eğitimler ama nasıl?

Günümüz dünyasında sosyal medyanın, dijital dünyanın ve kuşağın yeri tartışılmaz. Hepimiz oradayız ve olmak zorundayız. Ancak, ‘hangi bilgi güncel, hangi içerik doğru’nun cevabını bulabilmek ve harcanan süreler en temel sıkıntı. Bu kurumsal organizasyonların ve profesyonellerin beklentilerini de etkiliyor. Hızlı tüketimin yaşandığı bir ekonomik arenada artık her şey hemen gerçekleşsin isteniyor. “Bugün dersi kaç gibi bitiririz?” sorusu ile başlamayan eğitim yok gibi. Eğitim bölümleri yakında yatırım, beklenen hedef ve sonuç optimizasyonunda daha farklı yaklaşımları dikkate almak zorunda.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
10 Ağustos 2016 Çarşamba

Profesyoneller, kurum çalışanları fiziki ortamlardaki eğitimlerin daha heyecanlı, eğlenceli ve katılımcı olmasını bekliyor. Klasik sınıf içi eğitimler, kurumsal paylaşımın yanı sıra kişisel ifade, motivasyon, sosyalleşme açısından hala geçerli. Fakat zaman ve hedef baskısının dışında olumsuz eğitim ve eğitmen deneyimleri birçok kurumu ve katılımcıyı daha odaklı, kısa, uçtan uca bilgiyi hap şeklinde alabileceği bir arayışa yönlendiriyor.

e-learning

İşte bu arayışları gidermek adına e-learning çözümleri kullanılan yöntemlerden biri. Ancak, pratikte rastlanılan genel sonuç, e-learning eğitimleri sertifika, test, belge alma gibi durumlarda daha performans odaklı sonuç veriyor. Genelde katılımcılardaki algı çoğu zaman vakit kaybı ve gereksiz olduğu yönünde.

CD ve video bazlı eğitimler de e-learning benzeri bir sonuç veriyor. Katılımcı disiplini eğitimlerin tamamlanması adına önemli. Ancak, geriye dönük tekrar açısından katılımcıya faydaları bulunuyor ve çoklamak mümkün. Oyunlaştırma ve drama kullanılan yöntemlerden bazıları.

Mobil tabanlı eğitimler mobil dünyadaki gelişimlere paralel olarak artıyor, mobilitenin avantajlarını podcast’ler ve kayıtlar ile yolda giderken dahi kullanmak mümkün. Ancak, konsantrasyon sorunu, ki eğitimlerdeki en büyük problemdir, burada eğitimlerin yine spesifik amaçlarda fayda göstereceğini işaret ediyor. Örneğin, İngilizce pratik amaçlı dinlenen podcast ve videolar daha faydalı oluyor ama mesleki eğitimlerde hatırlanma düzeyine etkisi bulunan dikkat dağıtıcı ortamların etkisi ile istenilen performans seviyesi çoğu zaman gerçekleşemiyor. İnteraktivite ise sınıf içi gibi olmuyor.

Simülasyonlar

Simülasyonlar en başarılı yöntemlerden biri. Öğrenmeye katkısı simülasyon sürecinin sonunda doğrudan rakamlarla performanslarını görmeleri nedeni ile hatanın nerede yapıldığını, başarının nereden geldiğini direkt katılımcıya gösteriyor. Bu pekiştirmeyi de eşzamanlı hale getiriyor.

Webinarlar

Son güncel trend ise webinarlar. Zaman, mekân ve maliyet unsurlarından kurtulmak için en iyi teknolojik gelişimlerden biri. Çeşitli platformlar üzerinden standart bir sınıftakinden çok daha fazla katılımcı ile çok daha ucuza ve hap şeklindeki seminer formatı ile mesai saatleri dışında dahi kullanarak verim almak mümkün. Soft skill eğitimler dışında teknik eğitimlerde de aynı şekilde yüksek performans almak söz konusu.

Peki, hangi eğitim?

Burada firmanın beklentileri, stratejik öncelikleri, katılımcı kitlenin kazanması istenilen yetkinlik, eğitim bütçesi ve zaman planlaması, verilmek istenilen mesajın gücü gibi unsurlar eğitim kararında etki yaratıyor.

Her firmanın ihtiyacı ve öncelikleri farklı olduğundan bir yöntem en iyisidir demek mümkün değil. Tüm teknolojik gelişimlere rağmen sınıf içi eğitim ve seminerlerin etkisi ve katkısı hala tartışılmaz ancak daha hap veya zamana yayılmış eğitimler artık daha çok tercih ediliyor. Bu anlamda webinar eğitimler veya 2-3 saatlik seminer tarzı küçük toplantı yaklaşımları daha gerilla taktikli eğitim fırsatları.

Akademi yaklaşımları ile yapılan çalışmalarda bu unsurların dikkate alındığı yapılar daha başarılı oluyor.

Hangi eğitim sorusunun cevabı net. Fayda, sonuç, maliyet ilişkisini gözeten ve verimli sonuçları analitik yöntemler ile ölçmeye imkân sağlatan içeriklerle, bunu iyi aktarma becerisi olan eğitmenlerin sundukları. Her marka, her kurum, her aktarıcı, her eğitim başlığı bunu sağlayacaktır algısı ise firmanın beklentilerine göre değişebilecek bir olgu. Eğitmen yetkinliği eğitim firmasından daha kritik, en az eğitim yöntemi kadar yapılacak firma seçimlerinde aktarıcılar iyice araştırılmalı. Kurumsallık algısı sadece eğitmen sayısı, firmanın kuruluş yılı, markası ile değil, yaklaşımları, çözümleri, eğitmen kalitesi, içerik zenginliği ve sonuçlara kattığı değer ile ölçümlenmeli.

Her şirketin öncelikli hedefi sermaye kârlılığı olsa da, stratejik öncelikler kapsamında, mesela pazar payı kazanma, pazara giriş, liderliği koruma gibi, eğitim ihtiyaçları ve öncelikleri farklılık arz etmektedir. Bütçeler, sezonsallık, çalışan sayısı, organizasyon, kurum içi iletişim gibi farklı unsurlar nedeni ile de eğitimlerin sayısı, önceliği, içeriği değişkenlik gösterebilmektedir.

Eğitmenlerde tecrübe, birikim, bilgi her şey demek değil. Aktarma becerisi, sunum becerisi, iletişim becerisi, sahne deneyimi, katılımcı kitleye göre aynı lisanı konuşabilme, topluluk önünde konuşma, zaman yönetimi, toplantı yönetimi gibi birçok ek uzmanlık gerekiyor. Eğitmen bir kurumda veya organizasyonda fark ve farkındalık yaratarak, ihtiyaç duyulan alanda ilerleme sağlanması adına kurumun kullandığı dış kaynağın aktarıcı ön yüzüdür.

 

Eğitmenlikte deneyim yaşayanların karşılaştığı olasılıklar

1

Eğitmen hem konuya hâkimdir, hem konuyu iyi aktarmaktadır.

2

 Eğitmen konuya hâkimdir, konuyu aktarma becerisinde ilerleme kaydetmesi lazımdır.

3

 Eğitmen konuya hâkim değildir, konuyu iyi aktarma becerisi ile açığı kapatır.

4

 Eğitmen konuya hâkim değildir, konuyu aktarma becerisi açığı kapatacak seviyede değildir.

 Eğitim içerikleri hazırlanırken, şirketin beklentileri, öncelikleri, ihtiyaçları, sorunları net olarak anlaşılmalı, içerikler bu kapsamda şirkete göre özgünleştirilmelidir. Keza verilen örnekler, uygulamalar, oyun ve simülasyonlar için de bu geçerlidir. Sunumlarda, soft skill eğitimlerde genelde iş kolaydır. Bir Uzakdoğulu ya da ‘Ferrasi’ni Satan Bilge’ye atıfta bulunarak ya da “Peter Drucker ve Philip Kotler demiş ki” diye durumu kurtarmak mümkün olabilmektedir. Ancak teknik eğitimlerde, örneğin bir dünya ya da iyi uygulama örneği verilecekse ya da bir rakamsal veri, bu durumda kaynağın güvenilirliği, güncelliği ve tabii ki sunumda belirtilmesi önemlidir. 

Özetle, Cem Yılmaz’ın dediği gibi eğitim şart ama eğitim kolay bir iş değildir.