Filozof Sokrates

“Bir adam ortayı bulmayı bilmelidir ve her iki taraftaki aşırılıktan olabildiğince kaçınmalıdır.”

Toplum
1 Ağustos 2016 Pazartesi

Berk Yüksel



“Bir adam ortayı bulmayı bilmelidir ve her iki taraftaki aşırılıktan olabildiğince kaçınmalıdır.”

Sokrates bilgiye çok önem verir ve şöyle der: “Hiç kimse bile bile kötülük işlemez, kötülük bilginin eksikliğinden ileri gelir”. Sokrates, yine bilgi için şöyle der: “Sadece bir iyi vardır,  bilgi ve sadece bir kötü vardır, cehalet… Cahil insan kendinin bile düşmanıdır; başkasına dost olması nasıl beklenir.” Sokrates, Atina’nın toplanma mekânlarında gezinerek, her meslekten insana, işlerine ve fikirlerine dair sorular sormuş, kendi yaşamlarını sorgulamaları, kendilerini tanımaları için bir vesile olmak istemiştir.

‘Filozof’ kelimesi Yunanca philei ve sophia kelimelerinin yan yana gelmesi ile oluşturmuştur. Bu kelime başta “bilgi ve bilgelik dostu” sonra ise “bilgiye can veren, onu sorgulayan” anlamına gelmektedir. Bunun ön koşulu da bilgisizliğin bilincinde olmaktır. Sokrates “Bilmediğimizi biliriz ancak felsefe bizi bilmeye yönlendirir.” der.

Sokrates kendini bilmenin güçlülüğünü bilir ama bunun önemli ve mümkün olduğunu da hatırlatır. O, erdemi söylemlerine uygun yaşayarak göstermiş bir filozoftur, bir aydındır. Sokrates yaygın önyargılardan veya toplum tarafından kabul edilmiş kavramlardan hoşnut olunmaması gerektiğini savunmaktadır. Sokrates, öğrencilerine “okuduklarınızı ve duyduklarınızı değil, kendi öz düşüncelerinizi, kendi içinizde olup bitenleri söyleyin. Başkalarının ağaçlarından meyve yeme alışkanlığından sıyrılarak, kendi bahçenizin fidanlarını yetiştirin. İşte o zaman, meyve yemenin zevkini tadacaksınız” diye öğütlemiştir. O, öğrencilerinin kendi kişiliklerini özgür düşünce ortamında geliştirmeye yöneltmiştir. Sokrates’e göre, başkalarının sözlerini tekrarlamak, önceden söylenmiş fikirleri kullanmak yararsızdır. Herkesin kendi düşüncelerini oluşturması şarttır. Güzel sözler elbette kullanılabilir ancak önemli olan kişinin kendi yorumu ve katkısı ile paylaşacağı çıkarımlardır.

Özgür bir yaşam gökyüzünden zembille gelmez; her gün fikri mücadele ederek kazanılır. Kitleden, kaçarak da özgürleşilmez. Sokrates’in dediği gibi: “Kaçarak değil, kalarak özgürlük” kavramı önemlidir. Sokrates kitleye hitaben şöyle der: “Sizin istediğiniz gibi konuşup yaşamaktansa, kendim gibi konuşup ölmeyi yeğlerim.”

“Kendini tanı” der sık sık Sokrates. “Kendini tanı!” sloganı ona göre, “Ne kadar az bildiğinin bilincine var!” anlamına gelir.” Büyük bilge Sokrates, “Kendini tanı, o zaman başkalarını ve evreni de tanıyacaksın” derken, insanın kendini tanıma yolunda çıkacağı yolculuğun, kendi mikro kozmosundan başlayarak, evrenin büyük sırlarının saklı olduğu makro kozmosa doğru genişleyeceğine işaret etmiştir.

Ona göre “Sorgulanmamış bir yaşam, yaşamaya değmez.”, Özgür akıl, her şeyi araştırmak, tanımak ve açıklamak ister ve onun gözünde hiçbir şey mutlak sır halinde değildir. Rivayete göre Sokrates baldıran zehrini içmeden az önce bir öğrencisinin elinde tanımadığı bir müzik aleti görür. “Bana bunun nasıl çalındığını anlat” der. Öğrencisi üzgün bir şekilde, “Öğreteyim ama Sokrates, sanırım bunu çalıp keyif alacak zamanın olmayacak” der. Sokrates ise “Evet bunu çalıp keyif alacak zamanım yok ama öğrenmenin keyfi var ya” diye karşılık verir. Bilgelik bilgililik değildir. “Bilgi büyük bir güçtür ancak, bilgelik bu gücün kullanılması, hayata uygulanması ve başkalarına aktarılmasıdır. Diğer bir söylem ile bilgelik, tümüyle nesnel olan ‘bilgi’ ile öznel sayılabilen ‘erdem’in birleşiminden oluşan olgunluk ve insanın öz varlığını bilmesinden doğan bir içsel aydınlıktır.”

Sokrates’in savunma konuşması ve ölümü, özgür insan düşüncesini, yaşayan bir gerçek haline dönüştürmüştür. Sokrates özgürdür, çünkü aklı boyunduruk altına alınamazdır.” “Yavaş olan ve dürtülmesi gereken bir atı andıran devleti yerinden oynatmak için Tanrı’nın tebelleş ettiği bir at sineğini kolay kolay bulamazsınız. Ben Tanrının devletin başına sardığı bir atsineğiyim, her yerde sürekli olarak üzerinize yapışır, sizi uyandırır ve kınarım. Varoluş gayem sizin miskin bedenlerinizin üzerine konarak hepinizi uyarmaktır. Sizler kuyruğunuzu oynatıp beni uçmaya mecbur bırakmak suretiyle uzaklaştırmaya çalışsanız da ömrüm birinizin bedeninden yükselip bir diğerine konmakla nihayet bulacaktır. Benim gibi bir başkasını da kolay kolay bulamazsınız ve bu yüzden sizlere beni sakınmanızı ve Tanrı, size acıyıp benim yerime başka bir at sineği gönderinceye kadar öldürmemenizi salık veririm...” Sokrates, at sineği kimliğini böyle ifade eder savunmasında. Sokrates idama mahkûm edilmiş. Rivayete göre, ölmeden birkaç saat önce vedalaşmak için eşi gelir yanına. Kadıncağız bu sırada ağlar ve “Ah, bu kötü adamlar seni haksız yere öldürecekler” der. Sokrates ise karısına şöyle cevap verir: “Evet, haksız yere öldürecekler, haklı yere öldürseler daha mı iyiydi?”

Sokrates’in yolu insan gibi insanın inanmaktan bilmeye ilerlediği yüce yoldur. O, hayatı boyunca inandığı ve taviz vermeden savunduğu düşünceleri uğruna ölüme gitmiştir. İnsan, kendi kendisinin yazarıdır. İnsanın yapabileceği en kötü şey kendi potansiyelini kullanmaması, kendini gerçekleştirmemesidir. “Kendimiz için bir at sineği olabilmek”, kendimizden başlayıp yine kendimize süren yolculuğumuzun kendini tanıyabilmek için önemli bir aracıdır. Kendini tanımanın sonu ise yoktur. Bireyin bu yoldaki arayışı her daim sürer. Değişim, dönüşüm yaşam boyu sürdüğünden, hiç bir zaman kendimizi tam anlamıyla tanıyamayız. Sokrates’in dediği gibi; “Bir insanın kendini tanıma uğraşı, ömür boyu devam eder.” Sokrates’in öğretisi “Kendini bil” derken kişinin gözlerini ve vicdanını içe doğru bakışla yolculuğa çıkarmak ister. Sokrates, “Kendilerini Bil”meleri için insanların önce kendi hayatlarını incelemelerini tavsiye eder. Kendi ile objektif hesaplaşmak budur. Sokrates: “Üzerinde kafa yorulmamış yaşam yaşamaya değer değildir.” der. Yaşam yolculuğumuzda kendimiz olabilmeyi seçmek ve yolumuzu kendimiz çizebilmek, önemlidir. Bilinçli, farkında, ne yaptığını, niye yaptığını bilen “Gerçek İnsan” sürekli öğrenen, değişen, yenilenen ve gelişen bir varlıktır. Onun kendini tanıma serüveni çok meşakkatli ancak bir o kadar da keyifli ve heyecan verici bir serüvendir.

Sokrates köle gibi yaşamaktansa; sürüsel tepki veren kitleler gibi davranmaktansa ölmeyi tercih eder. Her adam gibi adam, Sokrates’in seçtiği yolu seçecektir böylelikle vakti zamanı geldiğinde tabuta girmenin yanında ansiklopedilere de altın harflerle tarihe not düşerek gireceklerdir. Zen geleneğinde bir söz vardır: “Ölmeden önce öl, böylece öldüğünde, hâlâ yaşayabilirsin.”

Sokrates şöyle diyor: “En asıl tapınma, kendini elinden geldiği kadar iyi ve adil yapmaktır.’’

“Kimseye hiçbir şey öğretemem, sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim.”