Yürüyüş izlenimleri

Avram VENTURA Köşe Yazısı
13 Temmuz 2016 Çarşamba

Bu sabah işyerime giderken, hiç bu tür bir alışkanlığım olmamasına karşın, kendimi ıslık çalarken buldum!

Uzun zaman önce aklımdan çıkmış bir türküyü, ıslıkla bilinç dışı çalıyordum. Şaşırmadım desem yalan olur; ama öte yandan bunu, güne huzurlu ve mutlu başlamanın bir işareti olarak da algılamış olduğumu söylemek isterim. Sevinçli olduğumuzda şarkı söylediğimiz, türkü çığırdığımız, şiir okuduğumuz gibi…

Melih Cevdet Anday’ın, Islık Çalmak başlıklı şiirinde, bize başka şeyleri de anımsatıyor:

“Balıklar için deniz lazım, / Sevişmek için işsiz olmak / Ve geceleri yatakta / Duymamak için tabanların sızısını / Zengin olmak lazım. / Halbuki ıslık çalmak için / Birşey lazım değil.”

Yeri geldiğinde sözünü etmişimdir: Hava çok yağışlı olmadığı sürece, yıllardır aynı saatte evimden çıkıp, işyerine yürüyerek gidiyorum. Alıştıktan sonra, artık çok kısa gibi görünen bu yürüyüş süresi, benim için hem bedensel hem de zihinsel bir açılım sağlıyor: Gün boyunca yapacağım işleri düşünüyorum, evden çıkıp yine bir başka kapalı mekâna girmeden, doğayı ve insanları gözlemliyorum…

Bu yürüyüş sırasında bir yandan sabahın o dinginliğinde kendimi sorgularken, bir yandan da çevremdeki seslere kulak veriyor, karşılaştığım görüntüleri izlemeye çalışıyorum. Özellikle aynı saatlerde sıkça karşılaştığım insanların daha çok ilgimi çektiğini söyleyebilirim. Yeni bir umutla güne başlayan, yolcu duraklarını dolduran, telaşla işe yetişmeye çalışan, yürürken elinde tuttuğu yiyecekleri atıştırarak kahvaltısını yapan, aracına park yeri arayan, kente yabancı olup gideceği adresi soran, işyerini açıp sabah temizliği yapan bu kentin insanları kadar, otellerden çıkıp turlara katılmak üzere otobüslere binmeye  çalışan farklı ülkelerden insanlar!.. Ele aldığım deneme konularımdan bazılarının, bu kısa sabah yürüyüşü sırasında aklıma düştüklerini de söyleyebilirim.

En çok ilgimi çeken, birlikte evden çıkıp bir yol ayrımına kadar yürüyen ya da arabayla gelip indikleri yerden ayrılan, kısacası yol boyu karşılaştığım birbirlerini uğurlayan eşler oluyor. Sevgiyle, kucaklaşarak, öpüşerek ayrılanların çevrelerine yaydıkları sıcaklık, doğal olarak benim de içimi ısıtıyor. Güne böyle bir enerjiyle başlayan bu insanların, bütün çalışma saatleri mutlaka olumlu ve gülümseyen bir yüzle geçecektir, diye düşünüyorum. Yine onların sergiledikleri bu sıcak duygu ve yaklaşımlar, bir şekilde yaşadıkları ortama da yansıyacaktır.

Kendimden biliyorum. Sabah evden çıkarken, eşim beni hangi duygularla uğurlarsa, bütün günüm de onların etkisiyle geçiyor. Olumlu ya da olumsuz! Bu yüzden daha önce yaşadığımız gereksiz bir anlaşmazlığı ya da küçük bir kırgınlığı, ayrılırken unutup sevgiyle kucaklaşmamız, bütün o günümü aydınlatmak için yeterli olabiliyor.

Bu olumlu yaklaşımı, yalnız eşlerimizle olan ilişkilerimizde sınırlamayalım. Gün boyu karşılaştığımız, görüştüğümüz her insana, gösterebileceğimiz daha dostça bir ilgi, tatlı birkaç söz, bir gülümseyişle bu sıcaklığı tüm çevremize yayabiliyoruz.