Dünyayı değiştiren adam JOHAN

Litaratüre ‘total futbolu’ olarak geçen ve modern futbolun seyrini değiştiren akımın lideri, Hollanda futbolunun efsanevi ismi Johan Cruyff, hayat hikâyesiyle de sayısız insana ilham olmuş biriydi…

Vedat LEVENT Spor
30 Mart 2016 Çarşamba

25 Nisan 1947’de Ajax Stadyumuna beş dakika mesafedeki küçük dar bir sokakta, esnaflıkla geçinen mütevazı Cruyff ailesinin ikinci oğulları Johan dünyaya geldi.

Babası Hermanus Cornelis Cruyff çocuklarına çok düşkündü. Aynı zamanda tam bir futbol aşığıydı. İş dönüşü çocukları Henny ve Johan ile sokakta futbol oynamak en büyük keyfiydi. Sonraları dünyanın ilk üç futbol efsanesinden biri sayılacak olan küçük oğlu Johan, futbola duyduğu o tarifsiz aşkı babasından almıştı. 1959 yılında çok sevgili babasını kalp krizinden kaybetti. Babasını en iyi anma şeklinin futbol oynamak olduğuna inanıyordu küçük Johan. İyi bir futbolcu olacaktı.

 

ADIM ADIM MUCİZE

Mucize adın adım gerçekleşiyordu. Mucize diyorum çünkü dışarıdan doğal gözüken olaylar aslında tam da olması gerektiği zaman gerçekleşmiş Cruyff’un hayatında. Babasının vefatından sonra annesi AFC Ajax’ta temizlikçi olarak işe başladı. Zira eşi olmadan sahip oldukları bakkal dükkânını daha fazla işletebileceğine inanmıyordu.

Annesinin ikinci kocası Henk Angel, Ajax’ın saha müdürüydü. Cruyff’un hayatında etki bırakan insanlardan biriydi. Onun desteğiyle 1964 yılında Ajax’ın alt yapısında futbola başladı.

İlk senesinde sıradan bir oyuncu profili çizen Cruyff esas patlamayı 1965-66 sezonunda yaptı. 23 maçta 25 gol kaydederek takımının Hollanda şampiyonluğunu kazanmasında en büyük pay sahibi oldu. Onun liderliğiyle 1970’lerde Hollanda bir futbol ekolü oldu. 1971, 1973 ve 1974’te Ballon d’Or’a layık görüldü. 1974 FIFA Dünya Kupası’nda Hollanda’nın final oynamasında yine en büyük pay onundu. Nitekim turnuvanın en iyi oyuncusu seçildi.

ORKESTRA ŞEFİ

Cruyff, literatüre Rinus Michels’in ‘total futbolu’ olarak geçen uygulamanın orkestra şefiydi. Total futbol, tüm oyuncuların hareketli olduğu, kimsenin sabit olmadığı oyun sistemine verilen isimdi. Boşaltılan alan mutlaka bir başka oyuncu tarafından doldurulmalıydı. Cruyff, bu stilin lideriydi. Birçok dünya kulübü sonraki yıllarda Ajax’ın ve Cruyff’un total futbol modelini uygulamaya çalıştılar. Eric Cantona, Cruyff’u bir röportajında şöyle anlatıyordu : “70’lerde Hollandalılara bayılıyordum. Beni heyecanlandırırlardı. Cruyff en iyileriydi. Futboluyla bir devrim yarattı. Ajax, onun liderliğiyle klasik futbolu değiştirdi. İnsanlara futbolun yaratıcılığa ve yeniliğe ne kadar açık olduğunu gösterdi. Eğer isteseydi sahada her pozisyonun en iyi oyuncusu o olabilirdi.” 

Bugün sahalarda sıkça gördüğümüz şut çeker gibi yapıp, topuk hareketiyle 180 derece dönüş yaptıktan sonra rakibi çalımlama hareketi literatüre ‘Cruyff dönüşü’ olarak geçmiştir.  1973 yılında rekor bir transfer ücretiyle FC Barcelona’ya transfer oldu. İlk sezonunda La Liga’yı kazandı ve ‘Avrupa’nın En İyi Futbolcusu Ödülü’nü aldı. 1984 yılında jübilesini yaptı ve Ajax’ın başına teknik direktör olarak geçti. Başarılı iki sezonun ardından 1987’de Barcelona’yı devraldı ve yönetimde bulunduğu sekiz sene boyunca kulübü başarıdan başarıya koşturdu.

 

ETKİLEYEN FELSEFE

Futbol tarihinin en etkileyici figürlerinden biri olan Cruyff’un gerek stili gerekse felsefesi birçok oyuncu ve menajeri etkilemiştir. Bunlar arasında Frank Rijkaard, Pep Guardiola, Michael Laudrup, Arsène Wenger, Eric Cantona ve Xavi sayılabilir.

Ajax ve Barcelona, Cruyff’un metotlarını temel alarak gençlik akademileri kurdular. Teknik direktörlük felsefesi, Ajax’ın uluslararası başarılarının 1990’larda tekrar doğmasına ön ayak oldu. İspanyol kulüplerinin ve milli takımının 2008-2012 arasındaki başarılı dönemi de yine Cruyff’ün çağdaş futbol üzerindeki etkisi olarak görülmekte. 

Cruyff, sportif başarıları kadar olaylara yaklaşımları ile de sivrilen bir spor adamıydı. Kimilerine göre ‘saçmalıkların efendisi’, kimilerine göre ‘her şeyi herkesten daha iyi anlayabilen’ bir adamdı.

2009 yılında Katalonya Milli Takımı’nı çalıştıran Hollandalı, son olarak çıktığı Arjantin maçından zaferle ayrıldıktan sonra verdiği röportajda, “Bu resmi bir maç değildi ama yine de Arjantin’i yendiğinizde görevinizi yapmış olursunuz. Bu herkes için önemli bir mesajdı ve ben de görevimi başarıyla tamamladım” diyerek teknik direktörlük kariyerinin son sözlerini söylüyordu.

Chicago'daki bir taksi şoförüne şehre giden en kısa yolu söyleyen, Ian Woosnam'a ritmini değiştirmesi gerektiğini tavsiye eden, ameliyatından önce cerrahıyla operasyon hakkında tartışan hatta çocukları doğduktan sonra onların bezlerini değiştirme konusunda hemşireleri denetleyecek kadar her şeyin içinde olabilen, modern futbolun en ilginç hikâyelerinden birinin sahibiydi.

İlginçtir böylesine bir dehanın 12 yaşında okulu bıraktığını kim bilebilirdi?

Seçtiği sözcükler insanı ikna edecek kadar akıl dolu, kendini aşabilecek kadar deha ürünüydü. Kendi dili olan Felemenkçeyi kullanış biçimi bile bilimsel makalelere konu olmuştu.

Hayatı tamamen konuşmak üzerine kurulu olup beceremediği tek şeyin ‘konuşmak’ olduğunu söyleyen, işi bir o kadar ileri götürüp kendi kelimelerini türetecek kadar birikime sahip bir futbolcu ve teknik adamdan çok ‘filozof’ tanımının tam karşılığını oluşturuyordu.

“Anladığınız zaman görmeye başlarsınız” diyebilecek kadar derinlerde yaşayan bir futbol kahramanıydı Johan Cruyff…

Günde iki paket sigara içerdi. 1991 yılında bırakmıştı. Fakat sigaranın zararları onu bırakmadı. 24 Mart günü bu değerli insanı genç sayılabilecek bir yaşta (68) yitirdik.

Futbola, insanlığa ve dünyamıza kattığın güzellikler için sana minnettarız Johan… Teşekkürler.