Leicester City´nin sezonu

‘The Foxes / Tilkiler’ ilk olarak Mustafa İzzet, nam-ı diyar ‘Muzzy’ ile girdi hayatımıza. Almancı olarak adlandırdığımız, Almanya´da yetişen, bozuk Türkçeleri ile İstiklal Marşı´nı bile okuyamadan milli olan çok futbolcumuz olmuştu. Ancak Muzzy İngiltere´den hayatımıza giren ilk ‘Yabancı Türk’ oluvermişti. İşte Türk futbolseverler Tilkiler olarak bilinen Leicester City ile böyle tanıştı.

Rıfat KARAKÖY Spor
6 Ocak 2016 Çarşamba

Mustafa İzzet’in, iki binli yılların başında Türk Milli Takımı’nın aday kadrosuna çağırılması ile o dönemin ve şimdinin mütevazı İngiliz takımı Leicester City ile yakinen tanışıklığımız başladı.

1884 yılında kurulan Tilkiler, İngiltere'nin en köklü kulüplerinden biri. Maçlarını otuz iki bin seyirci kapasiteli King Power Stadyumunda oynuyorlar. Başarılarına baktığımız zaman Premier Lig seviyesinde kayda değer pek bir başarıları yok. Ancak alt liglerde yaşadıkları şampiyonluklar, oynayıp kazanamadıkları beş FA Cup finali kulübün başarıları olarak lanse edilebilir.

Bu sezonun başında İtalyan teknik adam Claudio Ranieri'yi takımın başına getirdiklerinde, tecrübeli hoca sezon sonu puan hedefini kırk puan olarak belirlemişti. Leicester City ise bu hedefe henüz ligin bitimine on sekiz maç kala ulaşmış durumda.

Kadronun geçen sezon Premier Lig'e zar zor tutunan takım ile hemen hemen aynı olması şaşırtıcı. Bu da aslında bir takımın bir sezon bile beraber oynayarak bir sonraki sezona ne kadar farklı girebileceğinin ispatı.

Takımın bu sezonki kilit isimleri Jamie Vardy ve Riyad Mahrez. Leicester City’nin bu sezonda attığı toplam otuz yedi golün yirmi sekizinde bu ikilinin imzası bulunuyor.

Leicester City şu an değeri kendisinden dört - beş kat daha fazla olan Arsenal ve Manchester City ile yarışıyor. Bu yarış bize futbolun parasal değerle mi yoksa tamamen sahada oynayan on bir adamla mı kazanıldığını ispatlayacak nitelikte bir yarış olacak.

Doğru, futbolda sermaye oldukça önemli, ama kendi takımının kırk puan toplayacağına inanan hocalarından daha çok bu işe inanarak yürüyen bir kadro yapısı tutturabilmek çok daha önemli. Leicester City işte bu sezon bunu başarmış durumunda.

Dünyanın paraları harcanarak kurulan takımlar, ‘takım’ olamazken, çok daha mütevazı ücretlerle biraya getirilen yirmi beş kişilik adamlar topluluğu takım olabiliyor işte. Futbolun güzelliği de burada. Ben kendi adıma bu sezon Leicester City'i izlerken oldukça keyifleniyorum. Ligi en yukarıda bitireceklerine dair çok büyük bir inancım yok ama en azından bu yazıya konu olacak kadar başarılılar.