Belki bir ışık da siz olursunuz

Dalia MAYA Köşe Yazısı 0 yorum
9 Aralık 2015 Çarşamba

Belki de bir toplum olmanın asıl gereği birbiri için var olmaktı. Birbiri için bir şeyler yapmaktı. Yaptığı işin açıkta bıraktığı boşluğu ve o boşluğun içindeki ihtiyacı görüp, o ihtiyacı karşılamanın yollarını aramaktı. Birbiri için bir şeyler yapmak, ancak sevgi ve şefkat penceresinden bakıldığında mümkündü.

Hayata bir matematik problemi çözme becerisiyle bakmaktı belki de önemli olan.

Ondan sonrası karar vermekti. Toplumsal bir yarayı iyileştirmek için bir adım atmaktı. Ayşe Güçlü Onur da öyle düşündü, bir insan kaynakları uzmanı olarak yıllarca iş dünyasında görev almış sonrasında herhangi bir nedenle en az bir sene profesyonel hayattan uzak kalmış kadınların yeniden işe yerleştirilmesinde yaşanılan sıkıntıları gördü. Bir şekilde onlara yardımcı olmak istiyordu. Bu amaçla 2013 yılının sonunda bir internet sitesi kurdu: Yenidenbiz.com

Yenidenbiz.com bugün artık 55 kişilik gönüllü grubu ve 450 kadar CV havuzu olan, farklı firmalarla kurumsal işbirliğine, ücretsiz eğitimlerle kadınları bir arada tutan, networking yapan güncel bilgilerle donatılmış kalmalarını sağlayan ve bu sayede ihtiyaç, amaç, istek ve yaratıcılıkları yönünde iş bulmalarına destek olan bir dernek. Yenidenbiz.com bir tarafta adayları iş hayatının hızla değişen ortamına yeniden hazırlarken, bir taraftan da kurumlarla yakın teması sürdürüp tam zamanlı çalışmanın yanı sıra esnek ya da proje bazlı gibi alternatif çalışma modellerinin de geliştirilmesine aracı olabiliyor. Adaylar için tek koşulu, üniversite mezunu, on yıllık bir iş deneyiminin ardından en az bir yıl ekonomik dünyadan uzak kalmış olmak.

***

Düzenli toplantılarından biri de geçtiğimiz günlerde Kale Seramik Grubu’nun Levent merkez binasında yapıldı. Toplantının ev sahibi Kale Grubu’nun 2007 yılından beri CEO’su olmasının yanında İSO Meclis Başkanlığı ve birçok sivil toplum görevini bir arada yürüten, 50 ülkeden 500’ü aşkın sivil toplum temsilcisinin bir araya geldiği C20 zirvesinin başkanlığını yapan Zeynep Bodur Okyay idi. Sanayide kadın istihdamını arttırmayı destekleyen, firmalarında ve STK çalışmalarında farklı sosyal statülerdeki kadınların iş hayatına katılımını sağlamak üzere çalışmalarda bulunan Zeynep Hanım, kadın istihdamının ülkemizdeki esasen haklı düzenlemeler nedeniyle ek maliyetlere neden olduğu için bazı sektörlerde zorlayıcı olmasının yanı sıra, kadınların doğurganlığı ve yaratıcı becerileri, içselleştirmeleri ve çözüm üretme becerileri ile birçok alanda çok daha yetkin olabildiklerini dile getirdi. Belki kendim de, kendi çapımda bir STK’cı olduğumdan günün bana en çarpıcı gelen lafı babası İbrahim Bey’in Zeynep Hanım’a öğretisi idi: “Senin kazancının zekâtı STK olmalı.”

Kulağım yenidenbiz.com yetkililerinde, düşünceler firarda... Anıt Sayaç düşüyor aklıma. Dünya karmakarışık, insanlar yollarda... Olan, olmayan, mal varlıklarını bırakmış, yepyeni yaşam imkânı arıyorlar kendilerine... Evraklı ya da kaçak dünya üzerinde dolanıyorlar... Sınırlar, kapılar kapalı önlerinde... Kadını, erkeği, çoluğu, çocuğu perperişan... Galata’da gençler kesiyorlar önümü “balon almak ister misiniz?” Yoldakiler için kaynak oluşturmaya çalışıyorlar; “Sınırlardan önce insan hayatı” mottosu ile bir ışık yakmaya çalışıyorlar.

Bir tarafta IŞİD bombası, ne zaman nerede patlayacağı belli değil. Onlarcası, yüzlercesi, bir an nefes alırken... Bir an yok!

Zaman zaman burada adını geçirdiğim kadına şiddetten ölen kadınlar için yaratılmış Anıt Sayaç 7 Aralık 2015 sabah 10.20 itibariyle 2015 yılı için 258’i gösteriyor. Sayılar gerçekleri asla yansıtamaz. Sayaçta ismi geçen her kadın bir insan! O kadınların anneleri, babaları, çolukları, çocukları, kardeşleri dâhil kim bilir kaç kişinin hayatları söndü onlarla birlikte. Kim bilir kaç kişi, hâlâ yaşarken yaşamıyor o cani eylemin ardından!

Bir tarafta Kocaeli’nde bir mahalle muhtarı konuşuyor: “Ezan saati sonrası parklarda velisiz dolaşan kızları dövecek”miş! Vatandaşını korumak, gözetmek, hizmet etmek, toplumun güvenliğini sağlamakla yükümlü olan devletin görevlisi bunun yerine sadece ‘kız’ olduğu için cezalandırmayı kendine hak sayıyor.

Eğitim evde başlıyor. Ancak eğitimli kadının çocuğu daha eğitimli olma şansını elde edebiliyor. Ancak eğitimli, sorgulayan kadının yetiştirdiği çocuklar dünyaya daha geniş açılı gözlüklerden bakabiliyorlar. Ancak eğitimli kadın sosyal hayatta kendine daha etkin bir rol yaratabiliyor. Ancak eğitimli kadının yetiştirdiği kız ve erkek çocuklar insan olabiliyorlar. Ancak onlar dünyayı daha da güzel kılabilecekler.

Ancak sosyal ve ekonomik hayatta rol olan kadın kendini daha da geliştirebiliyor. Ve ekonomik hayattan bir süre uzaklaşsa da geri geldiğinde kendine, deneyimlerin, bilgi birikimine ve çalışma özlemine uygun bir iş ortamı yaratabildiğinde gelişimini sürdürebiliyor.

Kopuk kopuk yazdım bu hafta. Bağlantıları sizler kurun istedim. Kim bilir belki kopuklukların arasındaki boşluklarda, kendinize aradığınız gibi bir yer bulursunuz. Belki de o boşluklardaki ihtiyacı görür, toplumsal gelişime katkıda bulunacak yepyeni yaratıcı bir eyleme önayak olur, bir yaranın şifa bulmasına katkı sağlar, tarihe yepyeni bir şekilde imzanızı atarsınız. Bu hafta Hanuka, biz Musevilerin Işıklar Bayramı. Belki de bir boşluğu dolduran bir ışık da siz olursunuz diye.

1 Yorum