Kipur: Ne yaptık - ne yapmalı?

Rav İzak ALALUF Kavram
1 Ekim 2014 Çarşamba

Yom Kipur’a birkaç gün kala hepimizin aklına bir soru gelir. “Her yıl teşuva yaparak geçirdiğimiz bu dönemdeki, oldukça beyhude görünen bu çabamızı tekrar tekrar gerçekleştirmemizin ne anlamı var? Her yıl Kipur gününde Tanrı’dan af dileriz ve içten pişman olduğumuzu ifade etmeye çalışırız. Ancak birkaç gün sonra her şey eski yer ve şekline geri döner. Kipur geride kalmıştır. Yaşam eskisi gibi devam eder. O halde biz Kipur gününde her sene bunları neden yine yaşamak zorunda kalırız?”

Rabi Label Lam açıklamalarında bu soruları işler ve şu sonuçlara varır: Bizler her sene yaptığımız teşuva ile asla ve asla Tanrı’yı aldatma yoluna gitmiyoruzdur. Elbette ki insan bütün sene yanlış yapmaya devam edecektir. Ancak teşuva konusunda gösterdiğimiz içtenlik ve kararlılık her sene mutlaka Tanrı tarafından dikkate alınacaktır. Aynı zamanda teşuva bizleri yenilemekte sanki hayata yeniden başlamamız için yardım etmektedir. Eğer bu yenilenme olmasaydı birçok insan geri dönüşü olmayan noktayı geçer ve derin karanlıklarda yok olmaya mahkûm olurdu. Oysaki teşuva ve sağladığı yenilenme ile kişi kendini aydınlık geleceklere taşıyabilmektedir.

Yukarıda Rabi Lam’ın verdiği açıklamalar teşuva kavramının üzerimizdeki etkisinin ‘anlık’ olduğu sonucunu uyandırmaktadır. İnsan olarak mükemmel olmadığımızdan her zaman eski hatalarımıza düşmek mümkündür. Ancak “nasıl olsa günah işleyeceğim” veya “günah işlemek nasıl olsa çok normal” demek suretiyle sürekli olarak eski hataları tekrar etmek normal midir? Bu soruya yanıt ararken Pşisha’lı Rabi Bunim hakkında anlatılan bir öyküye bakalım:

Bir adam Kipur öncesinde Rabi’yi ziyarete gelir. Birçoğumuz gibi bir mitsvanın uygulamasından gevşek davranmaktadır. Rabi uygun bir dille onu uyarır. Adam durumu düzelteceğine söz verse de bunu yapmaya yanaşmaz. Ertesi sene Rabi onu bir kez daha uyarır. Karşılıklı sohbet ettikten sonra da satranç oynamaya davet eder. Rabi oyun sırasında bilerek yanlış bir hamle yapar ve hamleyi geri almak ister. Adam satranç oyununda bunun pek mümkün olmadığını söylese de Rabi’nin hamleyi geri almasına izin verir. Rabi bir süre sonra bir hatalı hamle daha yapar ve geri çekmek ister. Adam “Rebbe hamleler sürekli olarak geri alınamaz ki. O yüzden hamleyi yapmadan iyice düşünmek gerekir” diye itiraz eder. Rabi hemen cevap verir: “Söylediklerine dikkat et. Eğer sadece bir oyun olan satrançta bile kişi hamlelerini geri alamıyorsa, gerçek hayata ne demeli? Hareket yapmadan önce iyice düşünmek gerekir. Çünkü hatalı bir davranışı tekrar tekrar yapmak teşuva yapmayı zorlaştıracaktır.

Aslında günümüze ne kadar da uyan bir öykü. İyi düşünmeden iyice tartmadan yaptığımız yanlışlar bir süre sonra bize çok pahalıya mal olmaktadır. Son yıllarda gündemde olan bir örnek verecek olursak umursamaz bir şekilde derin düşünmeden yapılan bazı yanlış evlilikler ya boşanma ile sonuçlanmakta, ya da bazı durumlar neticesinde dünyaya gelen çocuklar kısa bir süre içinde kimlik bunalımı ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu bunalım aileleri başka çareler aramaya doğru itse de bu çareler topluma ciddi zarar vermekten başka bir işe yaramamaktadır. Asırlardır birçok fedakârlıkla korumaya çalıştığımız varlığımız günden güne erimekte ve dünya Yahudiliği ciddi bir tehlike ile karşı karşıya kalmaktadır. Kimliğimizin bilinmemesi, farkında olunmaması,  uygulanmaması başka kimliklere karşı duyulan ilgi ve alakanın yaşama geçirilmesi ne yazık ki bizleri bitirebilecek tek düşman olan asimilasyonun önünü açmaktadır. Bunu önlemek için ortaya konan çabalar gerekli özen ve ilgi sağlanamadığından ne yazık ki başarılı olamamaktadır. Yanlış yapılan hamleler geri alınmaya çalışılmakta ancak ne yazık ki hayat her zaman bu fırsatı bizlere tanımamaktadır. Kısacası Mişna Masehet Yoma’da yazılı olduğu gibi “günah işleyeyim sonra teşuva yaparım” şeklinde düşünen kişilere dönüş yani teşuva imkânı tanınmamaktadır. 

Bu olumsuz durumdan kurtulmanın tek yolu ise çocuklarımızı mutlaka Tora yolunda, kimlik bilinci ve mitsvaların uygulandığı bir ortamda yetiştirmek ve onları eğitmektir. Bu konuda atılan gerçek adımlar Tanrı’nın da bizlere yardımı ile mutlaka başarıya ulaşacaktır.

GMAR HATİMA TOVA