Yemek masamızda davetiyeler...

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
25 Haziran 2014 Çarşamba

Geçen haftaki yazıma gelen olumlu eleştiriler, birçoğumuzun benzer yollardan geçtiğini doğruluyor. Konuya kaldığım yerden devam ediyorum.

 Düğün davetiyelerinin basılacağı yer konusunda herkes hemfikirdi. Tasarımı biraz uzun sürdüyse de Rosie gibi güler yüzlü bir iş sahibiyle çalışmak rahatlatıcıydı. Ancak en önemlisi, davetli listesinin hazırlanmasıdır ki, şahsen bu konuda oldukça zorlandım.

Listeler genelde, dost, akraba ve arkadaşlarınızın yanı sıra varsa ait olduğunuz kurum/kuruluşların üyelerinden oluşur. Ayrıca örnek olması açısından yakın zamanda çocuklarını evlendiren güvendiğiniz bir-iki dostun listesini alırsınız. Ve önünüze bir isim çorbası çıkar. Kişilerin isimlerinin doğru yazılması en basit terbiye kuralıdır. Buna gerçekten özen gösterdim. Ama aynı kişinin adı listelerde farklı yazılıydı. Hangisi doğruydu? Tek tek arayıp, sormak da mümkün değildi. ‘Moiz, Mois, Moris’ veya ‘Behar, Bahar, Bihar’ gibi…

Her nedense ebeveynlerin listesi gençlerinkinden çabuk bitti. Teknik destek istediğimizde, “Tamam anne yarın akşam yaparız, on dakikalık iş, panik yapma.” Yarın akşamın sırası bir türlü gelmedi. Biz de başımızın çaresine baktık.

Uzunca bir süre yemek masamız neşeli bir örtü, küçük zarf tepecikleri, yedek davetiyeler, paket lastikleri ile doldu. Tahammül edemediğim selofan hışırtısı ise sinir uçlarımı törpüledi.

Dağıtımda en önemli konu, zamanlamaydı. Fransız ekolü olan tecrübeli bir ablamın hazırladığı çizelge sayesinde olayı hayata geçirdik. Aynı öneriyi gençlerimize de sunduk. Gerçi yoğun iş tempoları dolayısıyla zamana karşı yarışıyorlardı; amacımız işlerini hafifletmekti. “Tamam, anne,” nakaratını duyunca, ısrar etmedim. Sonuçta, bizim davetiyeler yerlerine ulaştı. Oğlum da evde kalanları ne yapacak bilemiyorum. O artık kocaman evli bir erkek.

***

Gençlerin Hahambaşılık’a ilk girişi kanımca çok önemli bir adımdır. Karşılaştıkları insanlar, yönlendirilişleri, kiminle görüştükleri, onların ileriki hayatlarında fiilen çalışacak bir cemaat bireyi ‘olma’ veya tam tersine ‘uzak durma’ kararı burada verilir.

Genç çift, öğle tatilinden yararlanıp, nişanlarını gerçekleştirmek üzere binaya geldiler. İlk işleri ‘tanıdık’ bir yüz bulmak oldu. Yakın arkadaşları Teri Bahar Paltura’nın annesi Lizi Bahar’ın yanında soluklandılar.

Rav Adoni ile tanışmak çocukların şansı oldu. Vecibeler yerine getirildi ve gençler Rav’ın hayır dualarını aldılar.

Akşam oğluma görüşlerini sorduğumda, “İyiydi; Lizi’yle konuştuk; Rav Adoni iyi bir insan; tıpkı bilge bir büyükbaba gibi. Hahambaşı yoktu. Bizim de vaktimiz azalmıştı,” dedi.

Ayrı bir konu olarak yazmayacağım için Neve Şalom Vakfı yetkilileri ve kurum müdiresi Tuna Halfon’a sonsuz teşekkürler. Başvuru tarihi aldığımız andan düğün sonrasına kadar hayatımızı kolaylaştıran sevgili Tuna, Şabat gecesi evimize yollanan katılımcı defteri eşliğindeki çiçek buketi çok anlamlıydı.

Sizler ne ayrıntılarla ilgilendiniz. Biz ise topu topu bir çift evlendirdik…