Yahudi mitolojisi ve folkloru-4: DYBBUK

Dyybuk, Yahudi folklorunda; yaşayan bir kişinin bedenine sığınana değin, eski günahlarından dolayı huzursuzluk içinde dolaştığına inanılan cisimsiz insan ruhudur. Ortaçağda Kabala inancına göre, Dybbuk denen kötücül ruhların insanların bedenlerinden dışarı çıkartılmasını sağlamak üzere dinsel törenler yapılırdı

Sara YANAROCAK Kavram
19 Şubat 2014 Çarşamba

Dyybuk inanışı, özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda Doğu Avrupa’da yaygındı. Sinir ve akıl hastalığına yakalananlar, mucizeler yarattığına inanılan hahamlara götürülür ve onun cin çıkarma ayinleriyle zararlı Dybbuk’u kovabileceğine inanılırdı.

Yishak Luria (1534-72) ruh göçü (gilgul ha neşamot) öğretisi ile Yahudi Dybbuk inancının temelini oluşturdu. Ruh göçünün ruhların yetkinleşme sürecine yardımcı olduğunu savunan Luria’nın öğrencileri, daha ileri giderek Dybbuk tarafından ele geçirilme düşüncesini ortaya attılar. Yahudi bilgin ve halkbilimci S.Ansky’nin(asıl adı Salomon Zanvel Rappoport 1863-1920) ,Yiddiş dilinde yazdığı Der Dybbuk(1914)adlı oyunun birçok dile çevrilmesi ile Dybbuk inanışı yaygın ilgi görmeye başladı.

İKİ DÜNYA ARASINDA

S.Ansky 1914 yılında “ Der Dybbuk- Oder Tsvey Veltu” (Dybbuk-İki Dünya Arasında) adlı tiyatro eserini, kaleme aldığı zaman önceleri bu piyesi Yiddiş dilinde sahneye koyar. Daha sonra eser 1922 yılında kendi ölümünün birinci ay devresinde Varşova’da sahnelenir ve oyun daha da ünlenir. Eser, İbranice’ye ünlü edebiyatçı Haim Nahman Bialik tarafından tercüme edilir.

Evliliğin hemen arifesindeyken, bedeni bir Dybbuk tarafından ele geçirilen, genç gelin adayı Leale hikâyesini anlatan oyun çağdaş Yahudi tiyatrosunun temel taşlarından birisidir. Önce Yiddiş tiyatrosunda, daha sonra da İsrail Tiyatrosu’nda baş tacı edilmiş, klasikleşmiş bir piyestir. İlk önce Ansky’nin kendisi tarafından, Rusya ve Ukrayna’nın Ştetl’lerinde (Yahudilerin bir arada yaşamakta oldukları küçük köy veya mahalleler) gösterilen oyun daha sonra, Yahudi edebiyatının en önemli yazar ve şairlerinden  Haim Nahman Bialik tarafından İbraniceye tercüme edilerek ,Moskova Yahudi Tiyatro’su Habima’da;  Hanna Rovina ve grubu tarafından başarıyla oynanmıştı.O yıllar içinde Habima Tiyatrosu ve Hanna Rovina, Dybbuk adlı oyunla Avrupa’nın birçok ülkesine ve ABD’ye turne yapmışlardı.

Rovina,1928 yılında İsrail topraklarına göç ettiği zaman, Habima Tiyatrosu ile birlikte oyunu orada da yıllarca oynamıştı. Lea’le adlı rolünde, Hanna Rovina kendine özgü ses tonu ve oyun gücüyle, İsrail tiyatro tarihine adını altın harflerle yazdırmıştı. İsrail tiyatrosunun divası olmuştu.

‘DYBBUK’ OYUNUNUN KONUSU

Birinci perde: Çok parlak bir Talmud uzmanı olan Hannan, zengin bir tüccar olan Sender’in Lea’le adlı kızına âşıktır. Onunla evlenmek istemektedir. Sender bu evliliğe karşı çıkar, zira kızını çok zengin olan, diğer bir talibe vermeye kararlıdır. Umutsuzluğa kapılan Hannan, gizli bilgiler içeren Kabala’yı incelemeye başlar. Böylece Lea’le’nin kalbini kazanmayı ve kaderinin geliniyle evlenmeyi umut etmektedir.

Sender, kızının zengin damat adayıyla nişanını ilan ettiği gün, Hannan derin bir vecd içinde Kabala çalıştığı sırada ruhunu teslim eder.

İkinci perde: Düğün gününün sabahı, Lea’le mezarlığa gider. Amacı ölen annesinin mezarını ziyaret etmek, annesinin ruhunu düğününe iştirak etmesi için davet etmektir. Mezarların arasında yürürken, önce düğünlerinden hemen önce katledilen genç bir nişanlı çiftin mezarına uğrar. İkisinin kabri arasında durarak ruhlarını çağırır ve onları da düğününe davet eder. Ziyaretlerini bitirdikten sonra bitkin bir halde Hannan’ın mezarının önünden de geçer. Mezarlıktan çıktığında kendini çok farklı ve ‘değişmiş’ hissetmektedir. Düğün ve Hupa’dan sonra, Lea’le aniden istem dışı bir ağlama krizine tutulur, kocasına; “sen benim kocam değilsin” diye haykırmaya başlar. Konuşurken sesi bir erkek gibi kalın çıkmaktadır. Mezarlığa doğru, öldürülen çiftin kabrine doğru koşar. “Bana önceden kaderimde yazılı olan gelinime döndüm. Onu asla terk etmeyeceğim,” diye haykırmaktadır. Lea’le’nin bedeni bir Dybbuk tarafından zapt edilmiştir.

Üçüncü perde: Lea’le evine götürülür. Hasidik inancına göre, şeytani Dybbuk’un onun vücudundan çıkartılması için bilinen her çareye başvurulur. Tüm uğraşılara rağmen Dybbuk kızın bedenini terk etmez. Sonunda şehrin baş hahamına yardım etmesi için başvurulur. Baş haham eve geldiğinde, gördüğü bir rüyayı anlatır. Yıllar önce ölmüş olan, Hannan’ın babası Nisn’i görmüştür. Adam, kızın babası olan Sender’i dini mahkemeye çağırmaktadır.

Dördüncü perde: Evin odası bir mahkeme salonu haline getirilir. Ortaya tebeşirle büyük bir daire çizilir. Lea’le dairenin içindedir. Hannan’ın babası Nisn’in ruhu çağırılır. Ruh yuvarlağın içinde belirir. Ruh baş hahamla konuşmaktadır. Ona çok eski yıllarda, Lea’le’nin babası Sender’le yaptıkları bir anlaşmayı anlatır. Çocukları henüz daha doğmamışken, ikisi onları evlendirmek üzere anlaşmışlar, ileride çocuklarını evlendirmek üzere ant içmişlerdir. Hannan doğduktan sonra babası ona bu sözden bahsetmiştir. O da yıllarca kendini bu evliliğe hazırlamış Lea’le’ye gönülden bağlanmıştır. Ne var ki Sender sözünde durmamış ve kızını çok zengin biriyle nişanlamıştır. Haham, Sender’e şimdi yaptığı hatanın affedilmesi için, bazı şeyler yapması gerektiğini söyler. Adam pişmanlık içindedir. Sözünde durmadığı için gençleri felâkete sürüklemiştir. Şimdi ruhların huzura kavuşması için, tüm servetinin yarısını fakirlere dağıtması gerekmektedir. Ayrıca Hannan ve babası için Kadiş duasını okuyacaktır.

Sender her şeyi kabul eder, ama Dybbuk ikna olmaz, hâlâ kızın bedeninden dışarı çıkmamıştır. Lea’le, daireden dışarı çıkar. Amacı diğerlerine zarar vermemektir. Hannan’ın görüntüsü aniden arkasında belirir. Kızın içinden çıkmıştır. Kız korunaklı halkanın içine gireceği yerde, onu çok seven adamla birleşmek üzere ölüme doğru gider.

‘Dybbuk’  inanışı son yıllarda birkaç filme konu olarak, yeniden popüler oldu, A Serious Man (Ciddi Bir Adam-2009), The Unborn (Doğmamış-2009) ve The Possession  (Sahip Olmak-2012) son senelerde Dybbuk konusunu işleyen Hollywood filmleridir.

Ayrıca ABD’li yazar Chris Moriarty 2011 yılında kurgusal edebiyat dalında kaleme aldığı “The Inquisitor’s  Apprentice” (Engizisyoncunun Çırağı-2011) adlı romanında Dybbuk konusunu işlemiştir.

Devam edecek…