Kİ TİSA - Her mitsva özeldir

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
12 Şubat 2014 Çarşamba

Mişpatim peraşası Moşe’nin Sina Dağı’na çıkışı ve orada kırk gün boyunca kaldığının söylenmesi ile sona erer. Bunun hemen ardından gelen olay aslında bu haftaki peraşada işlenen ‘ altın buzağı’günahıdır. Ancak Tora bu sırayı izlemez ve Mişkan çadırının projelendirmesinin yer aldığı Teruma ve Tetsave peraşaları ile devam eder. Ancak bundan sonra bu hafta okunan Ki Tisa peraşasında bu olay anlatılır. O da Mişkan ile ilgili detayların arasına gizlenmiş gibidir. Tora anlaşılması çok zor olan bir günahı peraşalar arasında gizlemekte ve sanki kabullenmekte güçlük yaşamaktadır. Çünkü bu halk daha kırk gün önce Tanrı’nın sesini duymuş ve O’na olan bağlılığını “naase ve nişma” sözleri ile ifade etmiştir. Moşe’nin gecikmesi ellerinde özgürlüklerinin simgesi olarak bulunan altınlarını vermelerine hatta vermek istemeyenlerden zorla almalarına sebep olmuştur. Bu altınlarla farklı bir şekilde Tanrı’ya ulaşacakları inancına sahiplenmişlerdir. Karışık toplumlardan yer alan kitlenin de kışkırtması ile zaten kölelikten yeni çıkmış ve güven sorunu yaşayan halk bir yanlış yapar.  Sonunda ortaya bir altın buzağı çıkar. Altın buzağının yapılmasının dışında olayı daha da inanılmaz kılan öğe Bene Yisrael’in altın buzağıyı yeni tanrıları olarak ilan etmeleridir. İnsanlar henüz ortaya çıkmış bir heykelin karşısında dans ederken “seni Mısır’dan çıkaran tanrın budur ey Yisrael” diye haykırmaktadır.  Tora’nın verilişinden kırk gün sonra ‘avoda zara’nın yani putperestliğin pençesine nasıl düştüklerini göstermektedir. Bu haykırışlarını ilk bakışta böyle değerlendirmek normaldir ancak biraz daha yakından bakıldığında bu sözlerle ne demek istediklerini farklı bir bakış açısı ile anlamak mümkün olacaktır.

“Sinagog dışı hikâyeler” kitabının yazarı olan Rabi Emmanuel Feldman hastanedeki bir kişiyi ziyaretinden sonra aldığı bir mektubu okuyucuları ile paylaşır. Mektubu yazan kadın kocasını hastanede ziyaret eden Rabi’ye teşekkür etmektedir. “Ben Rabilerin bütün gün oturup sadece dua ettiklerini ve öğrendiklerini düşünürdüm. Siz bu şekilde davranmadığınız için çok mutluyum” sözleri ile kafasındaki ‘Rabi’ tanımlamasını da açıkça ortaya koymaktadır. 

İnsanlar kendi bakış açılarıyla yanlış sonuçlar elde edebilirler. Bu durum mitsva yaparken de farklı değildir. Birçok zaman bazı mitsvaların Yahudiliğin varoluş sebebi olduğunu düşünür ve her mitsvanın kendine ait bir önemi olduğunu, mitsvaların tam karşılığının insanlar tarafından bilinemeyeceğini unuturuz. Seçtiğimiz mitsvaları merkezimize koyar diğerlerini yana iteriz. Bu bir yanlıştır.

Bene Yisrael artık Moşe’nin geri gelmeyeceğine inanmıştır. Liderleri yoktur ve ellerinde sadece tek bir şey vardır. Çıkış öncesinde Moşe’nin kendilerine ilettiği bir mitsva. Mısırlılardan altın ve değerli eşyalar istemek. Bu altın ve gümüş onların özgürlüğe kavuşmalarının bir simgesi gibidir. Tanrı ile aralarındaki tek mitsva yani bağ olarak sadece bunun kaldığına inanmaktaydılar. Bu özelliklere sahip bir buzağı işte şimdi önlerinde durmaktadır. Hata bu noktada gelir. Ellerindeki bu mitsvayı Tora ile eşlediler ve Tanrı’ya ulaşmak için tek yol olarak kabul ettiler. Önceleri bir mitsva olan altın artık önlerinde taptıkları ve günah işledikleri bir heykel olarak durmaktadır.

Tora’da yer alan mitsvaların her biri kendi değerine sahiptir. Hiçbir mitsvayı diğerinden daha büyük veya daha küçük olarak değerlendirmemiz mümkün değildir. Tek bir mitsva alınıp Yahudiliğin temeli gibi görülmeye başlarsa bu mitsva sonra bir altın buzağıya dönüşebilir. Tora ve Yahudilik her yönüyle bir bütündür. Bir bütün olarak kabul edilmeli ve uygulanmalıdır.