Uçaktan canlı yayın…

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
8 Ocak 2014 Çarşamba

Pazartesi sabahı en sevdiğim arkadaşlarımdan biri Amerika’ya uçtu. Sevdiğim insanları birkaç ay göremeyeceğimi bilmek, bana hep hüzün verir. Birkaç gün haber almayı beklemezken, yine aynı pazartesi, akşam yemeği sularında bana ve iki bebeklik arkadaşıma whatsapp’dan mesaj geldi: “Nasılsınız kızlar? Uçaktan telefonuma bağlanabiliyorum” diye. Hesaplarıma göre Boston’a varmasına daha beş saat vardı ve Okyanus’un üzerinde olmalıydı. Boston’dan tanıdığım Türk doktor bir kadın arkadaşımızın da uçakta, yanında oturduğunu söyledi. “Çok selam söyle” dedim. “Uyuyor yanımda” dedi. Dört bebeklik arkadaşı, ikimiz İstanbul’da, birimiz Bodrum’da, birimiz de uçakta Okyanus’un üzerinde birbirimize whatsapp üzerinden laf yetiştirmeye başladık.

Uzun uçak yolculukları yapanlar bilir; eğer uçakta benim gibi uyuyamayan ikinci pilot gibiyseniz, Amerika yolculukları kolay kolay geçmez. Kitap okumak, film seyretmek, kendini tekrarlayan uçak radyo kanallarını dinlemek bir yere kadar… Arkadaşım da benim gibi uçakta uyuyamadığından ve yanındaki Türk doktor arkadaşı da uyuduğundan sadece bizimle chat yapmakla kalmayıp, yemek yerken hem bize, hem facebook’a, hem de Instagram’a yetişti.

***

“Uçakta da wi-fi şart mıdır? Uçarken de telefondan chat yapmasanız ne olur” diyenler için yazdım bu yazıyı… Aslında ilk bakışta sadece gırgır ve fuzuli gibi gözükebilir, ancak günün ne getireceği belli olmuyor. “Ne yemek geldi?”, “Hangi filmi seyredeceksin?” gibi uçak temalı sohbetler yaparken, birden bire “Uçakta doktor var mı?” anonsu yapıldı. Arkadaşım Türk doktor arkadaşımızın hemen öne doğru, sonra uçağın tamamen arkasına doğru koştuğunu söyledi.  Uçakta genç bir kız alerjik reaksiyon geçiriyordu. Benden iki değişik ilacı çok acil internette aramamı ve özelliklerini yazmamı istediler. Bugüne kadar bu kadar hızlı google’layıp, İngilizce ’den ziyade ‘doktorca’ olan ilaç detaylarını telefonumun küçük dokunmatik klavyesinde nasıl hızlı yazabildiğimi ben de bilmiyorum. Kızın alerji iğnesi olması gerekiyordu ve ilaç anons etmeleri yasak olduğundan, doktor arkadaşımız uçakta gördüğü üç çocuklu kadında olabileceğini düşünerek ona sordu ve tahmin ettiği gibi, üç çocuklu anneden bir alerji iğnesi buldu. Bu arada arkadaşım nasıl EpiPen (alerji iğnesi) bulmaları gerektiğini, uçakta anons etmelerinin yasak olduğunu, etrafındakilere sorduğunu teker teker bize yazdı.

***

Telefonda yazışırken uzun gelen ama çok uzun olmayan bir süre sonra, Türk doktor arkadaşımızın yaptığı iğne sayesinde anında iyileşen liseli genç kız, uçaktaki herkesin de rahatlamasını sağladı. Kız iyileşti, pilot ve hostesler doktor arkadaşımızı tebrik etti, dev bir şişe şampanya hediye edildi, yolculara kahvaltı servisi yapıldı ve yolculuğun bitmesine bir saat civarı bir süre kaldı.

Daha çok eğlence için kullanılacak olsa da, uçakta wi-fi acil bir durum anında çok faydalı olabiliyor. Arkadaşlarımın uçak macerasından çıkardığım daha önemli ders ise “Bu kadar uzun bir uçak yolculuğu nasıl geçecek?” dememek. “Sağlık, huzurlu, sağ salim varalım da gerisi önemli değil” demek…