Tek el backhand sanatı

Teniste tek el backhand bana göre bir sanat, hem de oyuna büyük renk katan bir sanat.

Meyzi ADONİ Spor
27 Kasım 2013 Çarşamba

Yedi yıllık tenis hayatım boyunca en sevdiğim vuruş olmuştur backhand. En geliştirmeye çalıştığım, aynı zamanda en çok hoşuma giden, izlemeyi en çok sevdiğim. Her zaman çift elimi kullanarak backhand vursam da, tek eliyle backhand vuranlara karşı çok büyük bir hayranlığım vardı. Birkaç denemem de olmadı değil, ama çok başarılı olmayınca bildiğim şeyde kalmayı tercih ettim. Tenisi bırakalı belki de üç yıl oldu, ben hâlâ backhand vuruşunu özenle incelemeye dikkat ediyorum, tek el vuranlara ise hayranlığım gittikçe artıyor.

2013 tenis sezonunda belki de dikkatimi en çok çeken şey, üç büyük ismin backhand’leriydi. Kimlerle tenis tartışsam, bu üç büyük ‘tek el backhand’in ne kadar muazzam olduğunu söylemeden geçemiyordum. Zaten sezonun ortalarında karar verdim, nasıl herkes güzel resim çizemezse, herkes tek el backhand vurmanın hakkını da veremez, o güzellik ile oyun kalitesini doğru orantıda tutamaz. Bunun yüzünden başlığımda da belirttiğim gibi, bu vuruşun bir sanat olduğuna inanıyorum.

Sezonun ilk başından, son anına kadar takip edebildiğim kadar maç takip ettim. Ve en sonunda kendime bir ‘Top 3’ listesi yaptım. En iyi tek el backhand vuran üç tenisçiyi kafamda sıraladım ve sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

STANİSLAS WAWRİNKA

Tenis camiiasında her zaman ismini duyduğumuz, çoğunlukla ilk yirmide olan Wawrinka, bu sene kariyerinin en mükemmel sezonlarından birini geçirdi. Backhand’leri ile benim kalbimi çalmayı Australian Open’da, Djokovic ile oynadığı beş setlik, muazzam maçta başaran Wawrinka, sezon içinde gittikçe yükselen performansı ve US Open’daki yarı finali ve sezon sonu şampiyonasına katılmasıyla benim listemde bir numaraya oturdu. Ne zaman backhand vursa heyecan duyduğum ve kalitesi çok yüksek olan Wawrinka’yı ocak ayında izlemek için sabırsızlanıyorum.

 

 RİCHARD GASQUET

Genelde Fransız tenisçiler hep kendi evlerindeki turnuvalarda, Roland Garros’da ortaya çıkarlar; seyircinin de etkisiyle. Gasquet ise uzun yıllar üst sıralarda kalabilmiş hatta bu sene ilk onda kendine yer bulmuş bir tenisçi. Onun tek el backhand’deki rahatlığı çok hoşuma gidiyor ve bu sanatının slice’larına da çok iyi yansıdığını görüyorum. Bunların yüzünden onu listemin ikinci sırasına layık gördüm. Bence bu yıl daha üst basamaklara tırmanabilir, ayrıca kendini de daha çok geliştirebilir. Takipte kalmak lazım.

ROGER FEDERER

Federer ismi geçince akan sular durur. Federer bir tenis efsanesi, bir star. Onu üçüncü sıraya koymakta çok pişman değilim.

Tek el backhand’i gerçekte çok sanatsal, çok rahat duruyor, fakat bu sene içinde değerlendirmek gerekirse bu vuruşuyla yaptıkları bana göre Wawrinka ve Gasquet’nin bir tık altında kalıyor. Ama ne olursa olsun, tenisteki en güzel backhandlerden biri ve seneye Federer’in neler yapacağı merak konusu.

Listem daha devam edebilir, fakat ilk üç ve en dikkat çeken isim benim için bu üçlü. Bu listede herhangi bir kadına yer vermememin sebebi, kadınların tek el backhand’de daha o kadar uzman olmamış olması. Ya da bazı kadınların backhand vuruşunu oyunlarından çıkarıp, sadece slicelar ile oynaması. Ama hakkını yemek istemediğim iki büyük tek el ustası kadın tenisçi var. Eski dünya bir numarası, emekli Justin Henin ve bir Grand Slam şampiyonu olan Francesca Schiavone. Bu ikiliyi eskisi gibi görmek çok isterdim, fakat artık onları çok izleme fırsatımız yok. Dediğim gibi, tek el backhand bir sanat, tenise renk katan bir sanat. Tenis maçlarını izlerken her ne kadar maç dışında oyuncunun dış görünüşüne, kıyafetlerine dikkat etsek de böyle değerli vuruşlarına da dikkat etmemiz, onları incelememiz ayrı bir keyif bence.