Gökte bir yıldız

Tilda LEVİ Köşe Yazısı 0 yorum
13 Mart 2013 Çarşamba

Çiçekler, çiçekler ve çiçekler… Mevsim itibariyle de en çok gerberalar. Yüzlercesi… Pembe, sarı, turuncu, içinde uçuk yeşil çizgiler geçen beyaz gerberalar. Ve sonra güller, kırmızı, sarı… Beyaz mermer avlunun duvarlarına yaslanmış çelenkler bahçe girişine kadar uzanıyordu. Bir an için Ulus’ta değil de Neve Şalom’da bir düğünde olduğumu zannettim.

***

Otuz beş yıldır, belki de fazla, yaklaşık yirmi kadın düzenli aralıklarla bir araya geliriz. Görüşmeye başladığımızda yirmili yaşlarımızdaydık. ‘Kızlar’ grubuyduk. Rita Tavaşi ile bu takımda büyüdük, olgunlaştık. Gerçi onunla ilk gençlik yıllarımızın Büyükada’sından da tanışıklığımız vardı.

Aile kavramı her şeyin üstündedir. Ancak genç yaştan günümüze süregelen dostluklar, en az aile kadar önemlidir. Ortak değerlerimiz, benzer dünya görüşlerimiz, evlenme çağına gelen çocuklarımız, bitmeyen perhizler ya da doğal beslenme projeleri… Tartıştığımız konulardan bazılarıydı.

***

Kim derdi ki, birkaç yıl önce, grupdaşlarımızdan sevgili Beki Mizrahi, o melun hastalığa yakalanıp bizi erkenden terk edecekti. Her şekliyle zor bir kabullenmeydi. İlk kez bir yaşıtımızı yitirmiştik.

***

Rita Tavaşi’yi de aynı hastalıktan yine çok zamansız kaybettik. Gözyaşları insanın dışavurumu. Ancak Rita’ya yakışan onu güzelliklerle anmak; onu gülümsetecek kalıcı projelerle yaşatmak. Kanımca böylesini tercih ederdi.

İlk göz ağrısı büyük kızı Cesi’ydi. Ardından İren geldi. Hayallerimiz çoğu kez çocuklarımızın üzerine kuruluydu. Ne çabuk büyüdüler. Geçen sene İren’le karşılaştığımda nutkum tutuldu. Rita’nın otuz yıl önceki hali karşımdaydı sanki. İnandığını savunan, kelimeleri yutarcasına hızlı konuşan, biraz sabırsız, biraz da kırılgan… Aynı zamanda ışıl ışıl gözleri ile güven yansıtan bakışlar…

***

Hanımefendi, dingin ve her zaman şeffaf bir yapıya sahip olan Rita’nın kalbi öyle çok sevgi ile doluydu ki… Her bir araya gelişimizde, eşinden hep ‘Tavaşi’ diye söz eder, “Tavaşi’ye sorayım önce”, “Bakalım Tavaşi ne der?” ile başlardı. Sonra da mutlaka ama mutlaka torunundan bir cümle eklerdi.

Ve yaklaşık her görüştüğümüzde, iyi bir Şalom okuru olan Rita’cık, “Gazeteyi açtığımda önce senin yazını okuyorum. Okudukça sesin geliyor sanki…” derdi.

Zamanı seçemiyoruz Rita.

Her köşe yazımda sesini bu kez ben duyar gibi olacağım. ‘Bir yıldız kaydı’ sözleri ağır geliyor.

Bir yıldız daha gökte’ diyerek uğurluyorum seni.

Mekânın cennet olsun.

1 Yorum