‘Küçücüktüm, ufacıktım…’

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
26 Aralık 2012 Çarşamba

Neyse ki 21 Aralık’ı kıyamet kopmadan atlattık. 22 Aralık’ta Şirince’de neler olmuş, diye gazetelere baktığımda önce Hürriyet’te Yılmaz Özdil’in köşe yazısını okudum. Özdil, bazı basın organlarının olay öncesinde yaptıkları patırdının aksine, Şirince’ye birkaç turistten fazlasının gelmediğini belirtmiş. Söz konusu haberlerin, kaynak belirtmeyen internet sitelerinden alındığını belirtirken gayri ciddi bir iş yapıldığına dair sitem de etmiş.

Habercilikte kaynak çok önemli; bir gazetecinin etik anlayışını ortaya koyar. Seneler evvel Sami Kohen ve rahmetli Erol Güney’le yaptığım söyleşilerde her iki deneyimli gazeteci de haber kaynağının doğruluğunun bu mesleğin altın anahtarı olduğunu söylemişlerdi.

21 Aralık’la ilgili tek bir konuda fırsat kaçırdığım için üzüldüm. Felaket senaryoları yüzünden uçak biletleri dibe vurmuş. Hatta promosyon biletler bile boş kalmış. Nasıl düşünemedim.  Durduk yerde nasıl aklıma gelecekti ki? Konuyu da tesadüfen apartman girişinde bir komşumla sohbet ederken öğrendim. Meğerse bir süre önce kıyameti düşünmeden biletini almış, ama o günü havada geçireceği için çok memnundu.

Gerçi hemen THY’nin sitesine girdim. Her ne kadar uluslar arası tüm uçuşları bulamadımsa da birçok yerde indirimli bilet vardı. Ah, bu soğuk hava yerine türkuaz denizlerde, sonra da beyaz  ince kumlu sahillerde yürüyüş yapacaktım. Kısmet…

***

Fısıltı gazetesi bir müddet önce Teri Roditi Aksel’in bir yemek kitabı yayınlayacağını söyledi. İçeriğinde resimler, anılar ve büyükannelerinden yemek tarifleri olacaktı. Önyargılı davranıp hafiften dudak büktüm. Bu kitabı kardeşi Yael Roditi Alalu yapsaydı anlayabilirdim. Zira Yael genç yaşına rağmen her fırsatta kalabalık aileyi sofra başına toplayan yapıdaydı. Şimdi filmi başa sarıp biraz toparlayayım. Teri’nin anneannesi Eti Telvi ve büyükbabası Jak Telvi ile otuzbeş yıl kapı komşusuyduk. Eti geleneksel Sefarad mutfağının iyi bir temsilcisiyken, Jak da hakiki bir gurmeydi. Çocuklarını çok severlerdi; torunlarına ise âşıktılar. Gelişimlerini keyifle anlatırlardı. Zaman içerisinde torunlar büyüdü; Eti ve Jak bizi terk etti. Dolayısıyla torunların son yıllarda neler yaptıklarını takip edemedim.

O halde işe Teri Roditi Aksel’den özür dilemekle başlayayım. ‘Küçücüktüm, Ufacıktım, Top Oynadım, Acıktım…’ başlıklı kitabını ilk gördüğümde çocukken her gece okuduğum, oldukça kalın, kalın kapaklı  ‘Binbir Gece Masalları’nı anımsadım. Oturup sayfaları çevirmeye başladım. Bazen geri döndüm. İki saatte ancak, şöyle bir bakabildim. Zaten bir kerede değerlendirilebilecek bir kitap değil. Tariflerin arasına serpiştirilmiş anılar, aile albümünden seçmeler, harika bir grafik tasarım ile sevgi dolu sıcacık bir kitap. Yemekler konusunda bir yorum yapamam; henüz denemedim. Ancak kitap  sadece ‘büyükanne’ tariflerinden oluşmuyor. Bu güzel çalışma için önce Teri’yi ardından Yael ile Nazlı Ongan’ı, sonra da çekimleri gerçekleştiren Jacqueline Roditi’yi kutluyorum.