17.YY’DAN DERSLER

Rıfat KARAKÖY Spor
5 Aralık 2012 Çarşamba

Divan Edebiyatı hayatı en iyi anlatan edebiyat dönemlerinden biridir diye düşünenlerdenim. Hele ki Nabi’nin bir gazeli vardır öyle güzel anlatır ki her şeyi. “Bağ-ı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz. Biz neşatın da gamın da rüzgârın görmüşüz “ demiş Nabi. Günümüz Türkçesine çevrildiği zaman “Bu dünya bahçesinin hem sonbaharını hem de ilkbaharını görmüşüz. Biz hem sevinç hem üzüntü zamanlarını yaşamışız.” Diyor.

Nabi, 17.yy’da yazmış bu dizeleri. Şuan çıkıp bu sözleri Spor programlarında söylese ancak bu kadar ‘cuk oturur.’

Türk Futbolu’nun “bu dünya bahçesinin hem sonbaharını hem de ilkbaharını, hem sevinç hem üzüntü zamanlarını” çokça yaşamış bir tarihi var. ‘Şerefli mağlubiyetler zamanlarından’ tutun Dünya üçüncülüğü, UEFA Şampiyonluğu, Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finalleri gibi unvanları da mevcut futbolumuzun.

Geçen sene şike süreci ile beraber dibe çöktüğü söylenen Türk Futbolu’na şu sıralar bakıyorum da, yine rüzgâr tersine dönmüş gibi gözüküyor. Boşuna dememişler her düşüşün bir çıkışı vardır diye.

Galatasaray kötü başladığı Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkma yolunda çok büyük bir adım attı. Gruptan çıkamadığını düşünsek bile yoluna en kötü UEFA Avrupa Ligi’nde devam edecek.

Fenerbahçe’ye bakıyoruz, bu kadar eleştiri alan, beğenilmeyen takım Avrupa Ligi Grupları’nda lider durumda ve bir terslik olmadığı sürece grubunu lider olarak bitirecekmiş gibi gözüküyor. Bunlar son yıllarda gerileyen futbolumuz açısından çok güzel gelişmeler.

Millet olarak sınıfta kaldığımız tek şey ‘istikrar.’ Bir bakıyorsunuz 30-40 sene Dünya Kupası’na katılamıyorsunuz, sonra bir bakıyorsunuz bu kadar zamandan sonra Dünya Kupası’na katılıp 3. Oluyorsunuz. Ardından 10 sene yine katılamıyorsunuz.

Bir sezon, liginizde mücadele eden bir takım UEFA Şampiyonu oluyor, üzerinden 12 sene geçiyor hala aynı başarı konuşuluyor. Şu sıralar rüzgârı tekrar arkamıza almışken umarım kendi kendimizi şişirmeyip bu sefer daha kalıcı başarılar elde ederek uluslararası sahnede daha çok rol alırız. Nabi’nin dizeleri şöyle devam ediyor, “Çok da mağrur olma kim meyhane-i ikbalde. Biz hezaren mest-i mağrurun humarın görmüşüz” yani diyor ki “Talih meyhanesinde çok da gururlanma çünkü biz gururdan sarhoş olanların binlercesini daha sonra sersemlemiş halde görmüşüz.”