Aşkenaz Yahudileri Tarihi -2 AŞKENAZLAR ORTADOĞU KÖKENLİ Mİ?

Geçen ay yayınlamaya başladğımız Aşkenaz Yahudileri Tarihi yazı serisinin ikincisi, Aşkenaz Yahudileri’nin çıkış yerlerini ve gittikleri yerlerde kurdukları cemaatleri anlatıyor

Metin DELEVİ Perspektif
28 Kasım 2012 Çarşamba

İlk yazının yayınlanmasından sonra Aşkenaz Yahudilerinin çıkış yerleri konusunda çok soru geldi.

 Özetle,Aşkenaz Yahudileri Avrupa’ya iki koldan gelmişlerdir:

A. MS 70 yılındaki sürgün ve 133-135 yıllarındaki Bar Kohba isyanından sonra bazı Yahudi toplumları Akdeniz kıyılarına dağıldı. Çoğunluğu Doğu Akdeniz’de kalmalarına rağmen İtalya’nın güneyi, Galya, İspanya ve Kuzey Afrika’da da Yahudi toplumları oluştu. MS 212 yılında bu toplumlara Roma vatandaşlığı verildi. 300-600 yılları arasında şimdiki Fransa toprakları ve Almanya’nın bazı bölgelerinde Yahudi varlığı tespit edildi. Hatta 629 yılında Frank Kralı Dagobert I’in Yahudileri krallık topraklarından kovması üzerine bu toplumların Fransa’nın kuzeyine göçleri de kanıtlandı. Bu toplumlar Aşkenaz Yahudilerinin nüvesini oluşturdular.

B. 9. yy. da Şarlman’dan sonra tahta geçen kralların Yahudileri ülkelerine davet etmesi ve bir takım özgürlük ve özel haklar tanıması üzerine özellikle Kuzey Afrika ve İspanya’da bulunan Yahudiler ‘Aşkenaz’ olarak tabir edilecek Orta Almanya’ya geldiler ve Aşkenaz Yahudi toplumunu pekiştirdiler. 

C.Son yıllarda Hazar Yahudilerinin Aşkenaz Yahudilerinin ataları oldukları teorisi ortaya atılmıştır. Ancak bu teori zaman içinde çeşitli bulgu ve tespitlerle çürütülmüştür. Yapılan araştırmalarda Aşkenaz Yahudilerinin ancak yüzde 10-12sinin Batı’ya göç eden Hazar Yahudilerinden oluştuğu görüşü hakim olmuştur.

 DNA Araştırmaları

Diğer taraftan, 1990 yılından itibaren, Aşkenaz Yahudilerinin kökenlerini tespit etmek için çok detaylı DNA araştırmaları başlatılmıştır. Bu günkü Aşkenazlar üzerinde yapılan araştırmalara göre, Aşkenaz Yahudi erkeklerinin DNA yapıları Ortadoğu erkeklerinin tipik DNA yapılarıyla çok benzeştiği, Avrupa erkekleriyle çok az ortak yapı gösterdikleri belirlenmiştir.

Aşkenaz Yahudi kadınlarına gelince, ilk yapılan araştırmalarda, söz konusu kadınların belirgin bir ortak DNA yapısı olmadığı ve hatta bulundukları ülkelerin tipik DNA yapılarıyla benzeştiği söylenmiş ve erkeklerin Ortadoğu’dan gelip yerel kadınlarla yaptıkları evliliklerle nesillerini devam ettirdikleri sonucuna varılmıştı.

Ancak 2006 yılında yapılan çok kapsamlı bir araştırmadan değişik ve çarpıcı bir sonuç çıkmıştı: denek Aşkenaz kadınlarının yüzde 40’ının Orta ve Yakındoğu tipli yalnızca 4 kadının DNA’larını taşıdıkları ortaya çıkmıştı. Yüzde 60’ının ise Ortadoğu kökenli 150 kadının DNA özelliklerini taşıdıkları görülmüştü.

Yine aynı araştırmalarda ortaya çıkan diğer bir sonuç ise Aşkenaz Yahudilerine has bir takım hastalıkların olduğudur. 

Böylece bu araştırmalara dayanarak Aşkenaz Yahudilerinin büyük bir çoğunlukla Ortadoğu kökenli olduğu ve aşağı yukarı homojen bir toplum olarak günümüze kadar geldikleri sonucuna varılmıştır.

 Yahudilere tanınan özel haklar

Aşkenaz Yahudileri tarihinde kaldığımız yere dönersek, daha önce gördüğümüz Yahudilere tanınan özel haklar zaman içinde genişlemeye ve yayılmaya devam etti. Örnek olarak Speyer Kardinali Rudiger, Mainz’deki büyük yangın sonrası evsiz kalan Yahudileri kentine davet edip, kendilerine maddi destek ve özel koruma ve hatta yönetimi özerk olacak bir bölge vaat etti. Yahudilerin ticaretlerini kente gelecek Hıristiyan tüccarların getireceği rekabetten korumak amacıyla bölgeyi duvarlarla çevirmeyi önerdi. Bu öneri ilk gettolaşma olarak görülebilmesine karşın, özerkliği nedeniyle bildiğimiz ortaçağ getto’larıyla hiç bir ilgisi yoktur.

10. ve 11. yy. Almanya ve Fransa’daki Aşkenazlar ekonomi alanında öncüler olarak görüldüklerinden ve Akdeniz ve Doğu bölgeleriyle olan ilişkileri nedeniyle büyük itibar gördüler. Bu dönemlerde genelde Yahudi ve Hıristiyan ilişkilerinde büyük sorunlar yaşanmadı.

İlk Aşkenaz cemaatleri ufak ve kapalıydı. Hıristiyan loncaları kurulana dek genelde zanaatkâr ve esnaf olarak çalıştılar. Fransa’da birçok Yahudi’nin bağları olup, şarap üretiyorlardı. Tanınan özel haklardan biri de Yahudilerin silah taşıyabilmeleriydi. Bu sayede savunmalarını kendileri sağlayabiliyorlardı.

Her kentte Aşkenazlar diğer kentlerden bağımsız cemaat oluşturmuşlardı. Kahal olarak adlandırılan bu cemaatler seçilmiş bir yönetim kurulu tarafından yönetiliyordu.

Tora ve Talmud eğitimine çok önem veriliyordu. Hem kendi işinde çalışan hem de dini konularda otorite olacak elit bir tüccar-din adamı sınıfı oluşmuştu.

Doğu’daki Yahudi dini otoritenin zayıflaması üzerine, bu otorite zaman içinde Avrupa’ya kaydı. 11. yy. da Almanya’da Mainz ve Worms’da, Fransa’da Troyes ve Sens kentlerinde dini eğitim merkezleri açıldı.

 Dini otoriteler ve önemli kararlar

Aşkenaz dini otoritesinin ilk önemli ismi Mainz’li Rabenu Gershom ben Yehudah tüm Yahudi dünyasında uygulanacak önemli kararlar duyurmaya başladı. Bunların arasında en önemlileri ve uygulaması günümüze dek devam eden, çokeşliliğin yasaklanması ve boşanmak için kadının da onayının alınması kuralladır. Diğer önemli bir isim de Rashi olarak anılan Troyes’lu Solomon ben Isaac’tır. (1040-1105). Tora ve Talmud üzerine yaptığı çalışma ve yorumlar günümüzde bile Yahudilik eğitiminin temel taşı olarak görülmektedir. Tosafistler olarak anılan Aşkenaz Talmud âlimleri yeni Talmud ve Tora inceleme-yorumlama yöntemleri geliştirdiler.  Yine bu dönemlerde Piyyutim olarak adlandırılan dini manzumeler bestelendi.

 İlk Pogromlar

Bu huzurlu dönemde Yahudiler ve Hıristiyanlar aynı sokakları, aynı işleri paylaşıyorlardı ve antisemit saldırılara çok ender rastlanıyordu. Ancak bu huzurlu ortam 1096 yılında bozuldu. İlk Haçlı Seferi arifesinde Aşkenaz Yahudileri diasporada ilk pogromları yaşadılar. Bu tarihten önce 888 yılında Metz’de, 992 yılında Limoges’da Yahudilere saldırılar olmuş ancak küçük boyutlarda kalmıştı.

I. Haçlı Seferi liderlerinden Godfrey de Bouillon’un “Haç üzerinde can veren İsa’nın kanının intikamı olarak Yahudi kanı dökmeden ve Yahudi adını taşıyan her şeyi yok etmeden bu ulvi sefere çıkmayacağına” dair yemin etmesi galeyanın artmasına neden oldu. Kral Henri IV’ün Yahudilere saldırıları yasaklamasına rağmen olaylar Fransa’da başladı, sonra Almanya sathında yayıldı. En şiddetli pogromlar Rhine bölgesinde gerçekleşti. Vaftizi reddeden çok sayıda Yahudi öldürüldü veya intihar etti. En büyük katliam Worms kentinde yaşandı. Bir günde, vaftizi kabul etmeyen 800 Yahudi öldürüldü. Bu saldırılara karşın birçok kentte halk Yahudileri korumaya, evlerinde saklamaya, birçok Piskopos ise saldırganları durdurmaya çalıştı.

Bu olaylar Aşkenaz Yahudileri için bir dönüm noktası oldu. 12. yy.dan itibaren çok sayıda Yahudi tarım, zanaat gibi meslekleri bırakıp ödünç para işine başladı.  Dini uygulamalar da değişime uğradı. Ölenleri anmak için yıldönümlerinde mum yakma ve Kadiş okuma uygulaması başlatıldı. “Yahrzeit” adı verilen yeni bir uygulamayla ebeveynlerinin ölüm yıldönümlerinde Kadiş okumaya ve aile mezarları ziyaretleri gibi uygulamalar başladı.

Yeşermekte olan Aşkenaz toplumu çok derin bir yara aldı. Ancak bundan sonraki 150 yıl boyunca huzurlu bir dönem geçirdiler. Uzun bir süre benzer saldırılar yaşanmadı. 12. yy. da İngiltere Norwich’te bir papaz tarafından yaratılan kan iftirası olayına rağmen büyük bir halk tepkisi olmadı.

Yapılan öngörülere göre 11. yüzyıl sonlarında Aşkenaz Yahudi nüfusu dünya Yahudi nüfusunun ancak yüzde 3ünü teşkil ediyordu.

Bu huzur 12. yüzyıl sonlarında ilk bozulma sinyallerini vermeye başladı. Bazı krallar maddi nedenlerden dolayı 10. yüzyılda da verilmiş olan özel hakları kaldırmaya başladı. Bu dönemde Yahudilere karşı ilk ciddi saldırılar 1189 yılında Londra’da, 1190 yılında ise York kentinde yaşandı. 1218 yılında İngiltere’de Yahudilere özel işaretler takma mecburiyeti getirildi. 1272 yılından itibaren Yahudilere ağır vergiler yüklendi. Nihayet 1290 yılında Kral Edward I ülkedeki yaklaşık 2000 Yahudi’yi kovma emrini verdi. Bu karar ancak 350 yıl sonra geri alınacaktı.

Peşinden Fransa Kralı IV. Philippe 1306 yılında yaklaşık 80.000 kişilik Yahudi nüfusunu ülkeden kovma kararı aldı. Daha önce 1182 yılında kovulan Yahudiler 1198 yılında geri çağrılmıştı. 1306 yılında Tişa Be’av ertesi 22 Temmuz günü uygulamaya koyulan karar 1315 yılında geri çekildi. 1394 yılında tekrar yürürlüğe konulan bu karar 18. yüzyıl başlarına kadar geçerli olacaktı. Her iki ülkede alınan bu kararlar dini nedenlerden çok Yahudilerden alınan borçları iade etmemek için alınan kararlardı.

Bu iki ülkede olaylar bu yönde gelişirken Polonya’da 1264 yılında Yahudilere özel haklar tanındı. 1334 yılında Yahudilere özel koruma sağlanması tüm Polonya topraklarında genişletildi. 1300lerde bu topraklarda yaklaşık 5000 Yahudi yaşamaktaydı.

 Aşkenaz Yahudilerinde yeniden göç

1348-49 yıllarındaki büyük veba salgınının sorumluları olarak Yahudiler gösterildi, Yahudiler kuyuları zehirlemekle suçlandı. Almanya’da Yahudilere saldırılar yoğunlaştı. Artık Aşkenaz Yahudileri için göç etme zamanı gelmişti. Aşkenaz Yahudileri, kovulma emri çıkartan ve saldırılara maruz kaldıkları ülkeleri terk edip daha doğuya, Polonya ve Litvanya topraklarına göç etmeye başladılar. Bu topraklar Aşkenaz Yahudilerinin yeni merkezi oldu. Artık Yahudiler geleneksel meslekleri yerine vergi tahsildarlığı, kâhyalık, ticaret gibi işlere girdiler. Büyük çoğunluğu Yahudilerden oluşan Shtetl adı verilen köylerde yaşamaya başladı. Aşkenaz kültürü ve Yidiş dili bu dönemde gelişmeye başladı. Eğitime büyük önem verildi. 16. yüzyıl sonlarına doğru başta Almanya olmak üzere bazı ülkelerde Yahudilere getto’larda yaşama mecburiyeti getirildi. Ancak Yahudilere saldırılar dinmedi. 1648-49 Chmielnicki pogromları sonrası göçler yeniden başladı. Büyük bir kısmı daha doğuya, bazıları ise ABD dâhil başka ülkelere göç etti. 1700 yılında 1500 kişilik Polonya Yahudi grubu Filistin’e giderek bu topraklarda ilk Aşkenaz toplumunu oluşturdu. 1750 yılında ABD’deki 2500 Yahudi’den büyük bir çoğunluğu Aşkenazdı.

19. yy. sonlarında da Rusya’daki baskılar nedeniyle yaklaşık 2 milyon Rus Aşkenaz Yahudisi ABD’ye göç etti.

1931 yılına gelindiğinde Aşkenaz Yahudileri dünya Yahudi nüfusunun yüzde 92’sini oluşturuyordu.

Şoa esnasında 8,8 milyonluk Avrupa Yahudi nüfusunun çoğunluğu Aşkenaz olan 6 milyonu katledildi. Günümüzde Aşkenaz Yahudileri dünya Yahudi nüfusunun yüzde 82’ sini oluşturmaktadır.

 

Kaynaklar:

• YIVO - Yidisher Visnshaftlekher Institut - Institute for Jewish Research Archives

• Les Juifs Ashkenazes - Série Que Sais-Je

• Ashkenazi Jews - The Hebrew University of Jerusalem

• Behar, (March 2006). “The Matrilineal Ancestry of Ashkenazi Jewry: Portrait of a Recent Founder Event”. The American Journal of Human Genetics 78