VAYERA: Olduğun yeri kutsayabilmek

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
1 Kasım 2012 Perşembe

“V

ayaşkem Avraam baboker el amakom aşer amad şam – Avramm sabah erken kalktı ve Tanrı’nın önünde durduğu yerde durdu” (Bereşit 19/27)

Talmud (Berahot 6/B) kendisine dua etmek için bir yer belirleyen kişinin Avraam’ın öğrencilerinden biri, Tanrı’ya saygılı ve alçakgönüllü bir kişidir der. Talmud yorumcuları bu ifade için tartışma halindedirler. Yıllarca sinagoglarda aynı yerde dua eden kişilerin bir çoğu Talmud’da ifade edildiği gibi bir dereceye erişememiş olduğu çok açıktır. Ancak Talmud bu ifadesini Tora’da daha önce yer alan pasuklara dayandırmaktadır. Avraham daha önce Tanrı’ya dua ettiği noktaya geri dönmüştür. Eğer Talmud burada coğrafi anlamda bir yerden söz etseydi Avraham’ın belli bir yerde dua ettiğini daha önceki pasuklarda okumak mümkündü. “Çadırının başta bulunduğu Bet El ile Ay arasındaki yere gelerek ilk seferde mizbeahı yapmış olduğu yere ulaştı. Avram orada Tanrı’ya ismi ile dua etti.” (Bereşit 13/3)

Talmud elbette ki burada coğrafi anlamda bir yerden, veya koltuktan söz etmemektedir. Talmud’un ne söylediğini anlamak için Berahot 6/A’da yer alan öğretiye bakmak gerekir: Dua etmek için bir yer belirlemek o yeri kutsallıkla doldurmak anlamına gelir. Çünkü kutsal bir yer ancak dua etmek için elverişlidir ve burada ifade edilen dualar daha rahat  kabul edilebilir. Masehet Eruvin 15/B’de yer alan bir ifadede Tanrı boş insanlarla aynı yerde bulunmayacağını bizlere söylemektedir. Bir başka ifadeyle alçakgönüllülük ve kutsallık Tanrı’nın varlığını davet etmektedir. Bunu da Yeşayau’daki bir pasuktan öğrenmekteyiz. “Yüce ve görkemli olan, sonsuzlukta yaşayan, adı kutsal olan diyor ki; yüksek ve kutsal yerde varolduğum halde alçakgönüllülerle ve ezilenlerle birlikteyim. Yüreklerini sevindirmek için ezilenlerin yanındayım.” (Yeşayau 57/15)

Avraham Sedom’un kurtulması için Tanrı’ya dua ettiğinde kendisinin toz ve külden ibaret olduğunu ama yine de yakardığını söylemiş bu gerçek anlamdaki alçakgönüllü ifade o yere Şehina’yı davet ederek o yerin kutsal ve dua etmek için elverişli bir yer olmasını sağlamıştır.   Tekrar dua etmek isteyince de bu yere geri dönmüştür. Tora mizbeah’ın kurulduğu ilk yerde alçakgönüllülükten söz etmemektedir. Bu yüzden de Talmud yerin coğrafi olan değil de kutsallık olarak bir önemi olduğunu bizlere nakletmiştir.

Rabi D. Twerski’ye göre Talmud’un işaret  ettiği budur. Kişi davranışlarını düzenlemek suretiyle dua etmek için bulunduğu her yeri kutsal bir yer haline dönüştürebilir. Bunu başarmak çok  kolay değildir. Kişi kalpten dua etmeyi öğrenmeli, herkesin görüşüne saygılı olmayı bilmeli, davranışlarını kontrol edebilmeli ve sonunun ne olduğunun bilincinde olarak alçakgönüllü olmaktan taviz vermemelidir.

Bunu Avraham gibi bir ata yaptığına göre onun çocukları olan bizler aynı yoldan giderek, Tanrı’ya ve Tora’ya bağlı, gerçek anlamda Avraham’ın öğrencileri olma şerefine erişebiliriz.

Geçen haftanın Peraşası:

LEH LEHA ARMONİYİ BOZMAK

“Vayi riv ben roe mikne Avram uven roe mikne Lot vaKenaani  veaPerizi az yoşev baarets. Vayomer Avram el Lot al na tei meriva beni uveneha – Avram’ın çobanları ile Lot’un çobanları arasında kavga vardı. Kenanlılar ve Periziler orada yaşamaktaydı. Avram Lot’a benimle senin aranda lütfen kavga olmasın dedi.” (Bereşit 13/7-8)

Tora’nın başından beri sürekli olarak birbirine zarar veren ve birbirini kırıp geçiren kişi ve toplumları izlemekteyiz. Bunlar bizler için etik olarak çok önemli dersler vermektedir. Tanrı birlik olduğumuz durumda bizler için sayısız bereket ve berahalar öngörmüştür. Fakat içimizde yer alan yetser ara sürekli olarak bizleri kışkırtmakta ve birlik olmamamız için yanlış yola sevk etmektedir.

Yukarıdaki pasukta gördüğümüz gibi Avram ile Lot’un çobanları  arasındaki çekişme Perizi ve Kenanlıların bulunduğu bir ortamda gerçekleşmiştir. Burada Avram’ın getirdiği iddia çok önemlidir. İki farklı toplum Perizi ve Kenaani aynı ortamda yan yana barış içinde yaşayabilmektedir. Bizler ki senle aynı soydan ve aileden geliyoruz. Neden bu kadar önemsiz bir durum için çekişme yaşayalım? Burada Avram nesiller boyu bizlere bir mesaj vermek amacındadır. Yahudiler hepimiz bir atadan geliyoruz. O ata da Avram gibi barışa birlikteliğe son derece önem veren bir kişiliktir. O halde neden birlik olmak yerine ayrışmayı ve çekişmeyi seviyoruz?

Dr. Twerski bir armoni içinde yaşayabilecek bir toplum potansiyeline sahipken ayrışmalarımızı sahip olduğumuz yetser ara’nın gücüne bağlamaktadır. Yetser ara bir arada uyum içinde yaşamamamız için her türlü yolu denemektedir. Bizler de ona prim verircesine temelde ciddi bir neden olmadan birlik olmayı hep görmezden gelmekteyiz.

Perizi ve Kenaaniler birlikte yaşamaktadırlar çünkü yetser ara onları kendine hedef seçmez. Kötülüğün hedefinde her zaman bizler olmuşuzdur. Çünkü bizleri uyum içinde olması bereketin bütün dünyaya gelmesi anlamını taşımaktadır. Perizi ve Kennaniler için böyle bir iddia yoktur.  Hafets Hayim kendi yeşivasının yönetiminde çekişmelerin olduğunu öğrenince şöyle der: “En küçük boyutlu bir çekişmeyi yeşivamda yaşamaya doksan tane yeşiva kapatmayı yeğ tutarım.” Bu söz bile çekişmelerin bizlere verebileceği zararı anlamamıza kafidir.

Ayrı olmak için binlerce neden bulmak mümkündür. Ancak asıl olan birleşmeyi gerçekleştirecek asıl nedeni bulmaktır. Bu nedeni bulmak için de mutlaka istemek gereklidir.