Seyis Bedros

Dallarından koparılmış mis gibi kokan mimozalar şehrin sokaklarında satışa çıktı. Havaların ısınmaya başladığının simgesidir mimozalar. Ancak bahar geç geleceğe benzer. Güneş bir görünüp bir saklanıyor

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
4 Nisan 2012 Çarşamba

Dallarından koparılmış mis gibi kokan mimozalar şehrin sokaklarında satışa çıktı. Havaların ısınmaya başladığının simgesidir mimozalar. Ancak bahar geç geleceğe benzer. Güneş bir görünüp bir saklanıyor. Bu arada yaz mevsimini Büyükada’da geçirenler oldukça tedirgin. Nedeni ise Ada’ya akülü faytonların geleceği hakkındaki söylentiler.

Ada’nın bir bölümünün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne diğer bölümünün ise Adalar Belediyesi’ne bağlı oluşu kargaşalara yol açan en büyük etken. Bunun sonucunda da olaylardan etkilenen tek kesim, halk.

Akülü fayton sorunsalına değinmeden evvel son birkaç yıldır atlı faytonları, onları kullananları, araba kuyruklarını anımsayalım. Kendini Teksas’ta zannedip kamçıyı önce havada sonra hayvanda kullanan hayli genç yaştaki arabacılar dörtnala giderken birer trafik canavarı örneği teşkil ettiler. Kimi arabalara koşulu olan atlar kanayan dizleri, bedenlerindeki yaraları ile bir deri bir kemik kalmış, kamçı sesiyle zorlukla ilerliyorlar. Diğer bir görüntü ise son zamanlarda Ada’ya rağbet eden turistlerin oluşturduğu uzun araba kuyruğu. Büyük tur niyetine(!)  küçük tur yaptırılan turistler arabacılar için bir nimet. Kuyruğa girecek kadar dinç ve sabırlıysanız bile arabacı sizi almak istemiyor. Yaşı ilerlemiş vatandaş ise kuyruğa girip ayakta bekleyemiyor. Bu yüzden Ada’ya gelmekten vazgeçen birçok kişi var çevremizde. Bütün bu olaylar  hepimizin gözü önünde gelişti. Hep birbirimize anlattık. Kaçımız doğru mercilere gidip şikayetimizi dile getirebildik? Konunun çözümü Adalar Belediyesi’ne bağlı olmayabilir. Olur olmaz kampanyalar için imza toplanabiliyorsa, İBB’ye de gidilebilirdi. Belki gidildi de, bilemiyorum.

***

Şimdi kıyametler kopuyor. “Faytonlarımızı vermeyiz”,“Faytonlarımıza dokunmayın” v.s. Konuyla ilgili bir açıklama yapan İBB Başkanı Kadir Topbaş; ‘Ada’da fayton azaltılmasın ve elektrikli olmasın deniyorsa, kimseyi mağdur etmeyiz. Biz orada insanlar için varız’ dedi. Öte yandan Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu CNN’e verdiği demeçte, Ada yollarının akülü araçların kullanımı için yeterli altyapıda olmadığını; hem fayton, hem akülü araba, hem de bisikletlerin bir arada gidemeyeceğini anlattı. Şimdi Ada’nın dokusuna uygun, kimseyi mağdur etmeyecek gelişmeleri merakla bekliyoruz.

***

Geçenlerde genç bir dostumuzla birlikte Zekeriyaköy’deki bir maneje gittik. Yemyeşil çimenlerin üstünde büyük tahta masalarla banklar. İşletmecileri mekanı dost ama aynı zamanda disiplinli bir ortama dönüştürmeyi başarmışlar. Kahvelerimizi içip ikram edilen muhteşem elmalı turtayı yedikten sonra atlara bakmaya gittik. Ahırlara yaklaştıkça Rumca müzik sesleri gelmeye başladı. Şaşırdığımı gören arkadaşım, ‘Bedros koymuştur’ dedi. Bedros seyislerden biriydi. Tanıştık. Bir yandan atı tımar edip koşuya hazırlıyor, bir yandan da bizimle sohbet ediyordu. İşini büyük bir sevecenlikle yapıyordu. Öyküsünü şaşkınlıkla dinledim. Bedros doğma büyüme Büyükadalı’ydı. Asıl mesleği tornacılık olmasına rağmen yıllar boyu arabacılık yapmıştı. Esnaftan herkesi tanıyordu. Ancak, gerek mesleğinin, gerekse dışarıdan gelenlerin Ada’nın ‘havasını’ bozduğunu ve burasının artık huzurla yaşanacak bir yer olmaktan çıktığına karar verip on bir yıl önce Büyükada’yı terk etmiş. Ailesiyle şehre yerleşip manejlerde çalışmaya başlamış. Atlarla olduğu kadar binicilerle de özdeşleşmiş. Geride bıraktığı yaşantısı için özlem duyduğunu da zannetmiyorum.

***

Düşünüyorum da ortamın bozulduğunu görüp Ada’yı terk eden Seyis Bedros mu doğru yaptı? Yoksa her tür değişime rağmen Ada’ya gitmeyi sürdüren bizler mi doğru yapıyoruz?

***

Cuma akşamı bayram sofralarınızın neşe içinde geçmesi dileğiyle.

Hag Pesah Sameah