Hayat gelir hoş gelir

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
9 Temmuz 2012 Pazartesi

Hayat geliyor dört nala!

Beğenseniz de beğenmeseniz de geliyor!

Önemli olanın hayat ne getirirse getirsin hoş geldin sefa geldin demek gerektiğini öğreniyor insan.

Tüm getirilerine götürülerine rağmen hayat çok güzel çünkü.

Tam her şey bitmiş gibi görünürken sevgilinin bir gülüşü, bir bebeğin dünyaya gelişi, bir evlilik haberi, bir tatil bileti... Artık aklınıza ne gelirse yüzünüzü bir anda hayata döndürür.

Aileniz, dostlarınız, sevdikleriniz, eşiniz, evladınız size hayatın anlamını yeniden hatırlatır.

Bütün bunlar olurken hayatın aniden rotası değişir.

Şaşırtır sizi.

Çok sevdiğim bir arkadaşım var.

Bu kız, benim çocukluktan beri en yakın arkadaşım.

Onun aklına güvenirim, sezgilerine değer veririm. Zekidir, akıllıdır, biraz duygusal olsa da duygularına yenilmeyecek kadar sağlamdır.

İyi bir insandır, bilirim.

Zaman zaman hayata kızsa da ona dört elle sarıldığını, Allah’a yürekten inandığını, bu inancın onu yaşattığını, insanları çok sevdiğini bilirim.

İşini severek yapar, insana dokunmadan, onlarla omuz omuza olmadan duramaz.

Benim gibi tek çocuktur ama pek çok çok kardeşliye göre gönlü daha zengindir.

Hepsi birbirinden değerli arkadaşları vardır. Yirmi yılı, otuz yılı aşkın bu dostluklar onun hayatının en büyük değeridir.

Bir hastalık yakasına yapıştı, hem de durup dururken.

Öldürmeyen ama ondurmayan cinsinden.

Ömür boyu bununla yaşamak zorunda olduğunu söylediler.

Haberi alır almaz beni aradı.

Tatile girer girmez olacak iş mi bu, diye gülerek başına geleni anlattı.

Son derece rahattı.

Adına tevekkül denen duruma dört elle sarılmıştı.

Muhteşem bir ailesi, şahane bir eşi, çok mutlu bir evliliği olduğunu, bu hastalıkla nasılsa başa çıkacağını, ona pabuç bırakmayacağını söyledi.

Ağzım açık dinliyordum onu.

Üzüntü, heyecan, şaşkınlık ve rahatlık iç içeydi içimde.

Güçlü kadın olmakla boşuna övünmüyorduk!

Bunu da beraber çözerdik nasılsa!

Hayat ne getirirse getirsin kapımız ardına kadar açık.

Derler ki Allah sevdiği kuluna dert verir, sonra da sabrından dolayı onu mükâfatlandırırmış.

Bunu anlattım ona ve dedim ki genç yaşımıza rağmen neler yaşadık seninle, kayıplar, ümitsizlikler, hayal kırıklıkları... Ama bunların yanında ne güzel günlerimiz de oldu. Ümit dolu gelecek planlarını, aşk dolu bir evlilik hayalini,anne olmayı hep beraber düşledik.

Ve hayatın içine bakınca bunların hepsinin teker teker gerçekleştiğini görüyoruz beraber.

Bu da geçecek.

Her durum, bir süreç...

Zamanı gelince dönüşüme uğramak zorunda.

Ne gelirse hoş gelir.

Yarın da güle güle gider.

Üstelik ben buradayım, senin elini hiç bırakır mıyım?

Hayat, içinin neyle dolu dolduğunu bilmediğimiz bir sandık.

Ama ne olursa olsun o sandığın bir hazine sandığı olduğunu hiç unutmamak gerekir.

Bugün zor ya da felaket gibi görünen, yarın bizim için bir şans sayılabilir.

Hayat biraz da bekleyip görmektir çünkü