İshak Alaton anlatırsa…

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
28 Mart 2012 Çarşamba

İshak Alaton anlatırsa o sohbet, sıcak olur, renkli olur, tecrübe dolu olur ve zaman zaman da size hiç düşünmediklerinizi düşündürecek kadar farklı olur. Belli bir yaşa gelen ve çok değerli yaşam deneyimleri biriktiren kişilerin, bu birikimlerini yalnızca yakın çevreleriyle paylaşmaları çok hüzünlü olurdu. Neyse ki yaşama sevinci, faydalı olma kararlılığı ve paylaşma zevkiyle İshak Bey, yaşadıklarını anlatarak birikimlerini hiç tanımadığı sayısız insanla sonsuza kadar paylaşmayı seçti.

İyi ki seçti.

Onunla farklı ortamlarda bir araya gelmiş ve sohbetinin keyfini bilen biri olarak kitabının çıkmasını dört gözle bekledim. Hem içinde bulunduğum ve bitirmek üzere olduğum yeni çalışmamın heyecanıyla hem de elini sıktığım bir büyüğümün yaşadıklarını merakımla ilk günün gecesinde kitabı bitirmiştim.

Sonra baktım ki bir ülkede aynı kuşağı paylaşanların kaderi neredeyse aynı…

Çekilen sıkıntılar, yaşanan korkular, kalplerde biriken hüzünler, coşkular, ümitler, yaşamdan beklentiler… Birbirine kardeş denecek kadar yakın…

Biyografileri seviyorum. Tanıdığım ya da tanımadığım insanların yaşamlarında kendimden, ailemden, çevremdekilerden izler bulmak hoşuma gidiyor. Onlara hak vermek, onları eleştirmek, onları örnek almak ya da onların yaptığının tam tersini yapmak hoşuma gidiyor.

Biyografiler bana hep bir şeyler öğretiyor.

Her yaşam öyküsü bir örnek çünkü.

Bize o yaşamı deneyimleme şansını veren okullar gibi hepsi.

Bir sonraki sayfada acaba ne olacak duygusuyla yeni bir hamle beklediğiniz, onunla beraber ağlayıp onunla beraber güldüğünüz, onunla heyecanlanıp onunla haksızlığa uğradığınız bir serüveni yaşıyorsunuz.

Yeni bir yaşamın içinde buluyorsunuz kendinizi.

 İshak Alaton kitabında, bir insanın; bir aile için, bir toplum için ve bir ülke için ne kadar “lüzumlu” olabileceğine dikkat çekiyor.

Lüzum, ne kadar hoş, içi dolu, söylendiğimde Türkçe karşılığı olan önem ya da gerek kadar köşeli olmayan, insana kurlar koymadan önem’i hatırlatan bence dilimizde tam karşılığı bulunamamış bir sözcük aslında.

İshak Alaton da işte tam bu karşılığı yakalıyor anlattıklarında. Aslında yakalamıyor, anlattıklarının karşılığı, lüzum kelimesinin anlamı oluyor kendiliğinden.

Bazı insanlar farklıdır.

Bu sebeple onları çok sevebilir sıra dışı bulabilir, yaşadıklarını ilginç bulabilirsiniz ya da onlara benzemek istemezsiniz.

İshak Alaton, benzemek isteyeceğiniz biri…

Ondaki girişimci ruhu, korkusuz tarafı; asla yenilgiye uğramayan, hep ileriye bakan kararlı kişiyi görüp ona benzemek isteyeceğiniz biri…

İshak Alaton oturup saatlerce konuşacağınız ama asla sıkılmayacağınız biri…

Böyle birileri toplumda ne kadar çok olursa ona benzeyen biri’lerinin sayısı artar ve o biri’leri bizi hiç tahmin edemeyeceğimiz kadar ileri bir noktaya taşır.

Kitabın başındaki ithafı Vatan Gazetesindeki köşeme de taşıdım:

“Gözü ve gönlü

Emeğinden başkasına değmeyen,

Şartlar ne kadar aleyhte gözükse de

Teslim olmayan,

Hayal kurabilen,

Kendi başarısında boğulmayan,

Geldiği yeri unutmayan,

Yolunu kaybetmeden yürüyen,

Yaşarken öğrenen,

Öğrendiğini yaşayan,

Değer üreten ve paylaşan,

Vicdanıyla da düşünene,

Kendini,

Toplumu,

ülkeyi,

Dünyayı

Değiştirme duygusu içinde büyüten,

Geride hatırlı bir iz bırakan, insana ilham veren,

Değer katan herkese”

Çünkü ithaf, kitabın tüm içeriğini birkaç satırla anlatan çok keyifli bir bölüm bu kitapta.

Kitabı okuyun.

O zaman hayatın tadına daha iyi varırsınız.

Ve yaşanmışlıklarınız varsa anlatın, yazın.

O zaman sonsuza kadar genç kalırsınız.

Lüzum, ne demekmiş, genç kuşaklara anlatırsınız.