Sanat Güneşimiz İzzet Keribar

Silvyo OVADYA Toplum
7 Mart 2012 Çarşamba

Geçtiğimiz Cuma günü fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar’ın Kültür Bakanlığı tarafından almaya hak kazandığı “2011 yılı Kültür

Ödülü” ile ilgili Lütfü Kırdar Salonu’nda yer alacak tören için kendimi programladım. Perşembe gününden Cuma günü yapmam gereken işlerin çoğunu yerine getirdikten sonra Cuma günü 15.00’e doğru Hahambaşınız Rav İsak Haleva ile birlikte törenin yapıldığı Lütfü Kırdar Salonu’na gittik. Girdiğimizde salonun hınca hınç dolu olduğunu gördük.

 Ödüle layık görülen ve aralarında İzzet Keribar, Ara Güler, Sıtkı Fırat ve Prof. Dr. Sabit Kalfagil’in yer aldıkları dört fotoğraf sanatçısı ve tek bayan İzzet’in eşi Rozet en ön sırada yer alıyorlardı.

Onursal Başkan Bensiyon Pinto’nun yanı sıra Şalom’dan altı-yedi kişilik bir grubun; bunun dışında İzzet’in sanatına değer veren ve bu iş gününde vakit ayırabilen yoğun bir grup törene katılmışlardı.

Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın konuşmasının ardından söz alan Başbakan Tayyip Erdoğan sanatçıları övmesinin ardından kendileri tek tek sahneye davet ederek ödüllerini kendilerine sundu. Sonrasında sanatçılar birer eserlerini Başbakan’a takdim ettiler.

İzzet Keribar birkaç cümlede ifade ettiği duygularında bu ödülün kendisini sanatının en yüksek mertebesine yücelten bir an olduğunu vurguladı. Başbakan Erdoğan’a tüm diğer fotoğraf sanatçıları gibi sunduğu eseri de gerçekten etkileyiciydi.

Yıllardır Türk Yahudi toplumu içinde sayısız olumlu ve olumsuz olayı yaşadım. Göğsümü gere gere gurur duyduğum olaylar pek sınırlıdır. Zamanın Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’in Jak Kamhi’ye sunmuş olduğu “Devlet Üstün Hizmet Madalyası” bunların en etkileyici olanlarından biriydi. O törene Cemaat Yönetimi olarak kalabalık bir topluluk Ankara’ya giderek katılmıştık. Çankaya’daki tören hepimizi etkilemiş ve yüceltmişti.

Cuma Günü de yaşadığım duygular çok farklı olmadı. Özellikle Başbakan konuşmasında İzzet Keribar’ı övüp, yücelttikçe bundan keyif aldığımı; İzzet ve sanatı ile gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum.

Tören sona ererken Başbakan Erdoğan, gerek ödül alan fotoğrafçıların fotoğraflarını bizzat çekerek; gerek yaptığı konuşma; gerek ödül töreninin son bölümünde İzzet’in eşi Rozet Keribar’ı sahneye davet etmesiyle tüm salonun takdirini kazandı.

Yıllarını fotoğraf sanatına vakfeden hatta ticari yaşamın sonlandırarak kendini fotoğrafa adayan İzzet Keribar’ı takdir etmemek imkânsız. İzzet Abi sana bundan sonraki yaşamında nice nice başarılar....

Söz sanattan açılmışken geçen hafta İZEV (İstanbul Zihinsel Engelliler Vakfı) yararına MKM salonlarında bir etkinlik gerçekleşti.

Beşiktaş ve Şişli Belediye başkankarının katkılarıyla gerçekleşen gecenin Vakıf yararına gelir sağlaması için iki önemli sanatçının katkısı vardı. Birincisi gecenin sunucusu Jess Molho; diğeri ise gecenin sanatsal etkinliğini gerçekleştiren “Geveze” olarak tanıdığımız sanatçı/talk showcu/müzisyen Cozy Zalma idi. Her ikisi de canı gönülden yaptıkları bu katkı ile çok sayıdaki çocuğun; ailelerinin ve izleyicilerin gönlünü kazandılar. Bu hareketleriyle bu değerli sanatçı kardeşlerim her şeyin maddi menfaat olmadığını da gözler önüne serdiler.

Sağol Geveze, sağol Jess Molho...

Kalemi ele almışken Zülfü Livaneli’ye de teşekkür etmeden bu yazıyı sonlandırmak istemiyorum.

1942 yılında çoğu Romen 773 Yahudi’nin Filistin’e gitmek için binmek zorunda kaldıkları Struma Gemisi’nin Romanya’dan İstanbul’a gelişi ve uzun süre Sarayburnu açıklarında bekletildikten sonra, motorları çalışmadan Karadeniz’e salıverilmesi ve bir Rus denizaltısı tarafından torpidolanmasıyla Karadeniz’in soğuk sularına gömülmelerinin 70. yılı nedeniyle düzenlenen ve 15-20 kişinin katıldığı törende Zülfü Livaneli’ye yazdığı “SERENAD” kitabından dolayı teşekkür ettim. Teşekkür ettim bu kitabı yazdığı için; teşekkür ettim yeni nesillere tarihte yaşanmış olan birçok olumsuz olayı bir romanın içinde aktarabildiği için; teşekkür ettim 25 yaşını aşmış kızıma tüm bunları bilmeme rağmen kuru kuru aktaramadığım ve bu kitabı okumasını tavsiye ederek bu boşluğu giderebildiğim için Teşekkür ettim. Şu anda kitabının başta İngilizce ve Fransızca olmak üzere birçok lisana çevrilerek tüm dünya gençlerine tarihte özellikle Yahudilerin yaşamış olduğu birçok olayı aktarmayı başaracağı için.

Sağol Zülfü Livaneli.....