Grip ziyareti

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
25 Ocak 2012 Çarşamba

Üç günden beri ‘paçavra’ gibi yatıyordum. Ne olduğunu anlamadan, grip ziyaretime geldi. Nezle ve öksürük aynı anda ortaya çıktı. Bir mendille ağzımı kapıyorum, diğeriyle de burnumu siliyorum. Ayakta durmak mümkün değil. Gerekmedikçe de yataktan kalkmadım. Bu arada yeni anneanne olan bir arkadaşım bebeğin doğumunu kutlamak üzere evine çaya davet etti. Tabii bu durumda o da kaldı. Sonra da, ‘bırak olur olmaz ilaçları, bir bardak suya 1 kaşık tuz at ve burnuna çek’ dedi. Denedim, gerçekten nezle durdu. Keşke büyüklerimizin uyguladığı doğal ilaçları bir kenara yazsaydık. Yine de gecenin bir vakti kaburgalarımı tutarak öksürmeye başlayınca, sabahleyin ilk iş doktordan randevu aldım. Sonuç, antibiyotik tedavisi  ve istirahat. Gerçi her işin başı istirahat. O da mazide kaldı. Değişen çalışma temposunda, gençler hastalanınca evde yatıp dinlenme gibi lükslere sahip değiller. Dolayısıyla, gargara v.s. onlar için kayıp zaman. Çözüm baştan antibiyotik yüklemesi. Öksürük için kırmızı lohusa şekeri çiğnediğimizi de hatırlıyorum. Ne denli etkiliydi, bilemeyeceğim.

***

Yaşam ne kadar koşturmacayla geçse de insanlar kökenleriyle ilgili birikimleri kitaplaştırma yolundalar. Arap yemekleri, Gürcü yemekleri v.s. Bu tatlar kağıda dökülmeli ki kaybolmasınlar. Çeşitli vesilelerle La Casa Catering’in hazırladığı ‘eski tatlar’ çoğumuzu çocukluk günlerine götüren tatlı bir hazine.

***

Purim’e daha çok var ama anneannemin ikizi Tante Lina’nın yaptığı ‘borekas de muez’  tadı damağımda kalmış bir lezzettir. Her boreka milimi milimine aynı boydaydı. Ailede herkesin çok iyi yaptığı en az birkaç yemek vardı. Tante Lina rahmetli olunca, cevizli borekaları en son kızı Tante Sarika’nın evinde yedim. Ya ondan sonra… Yazılı bir tarif olduğunu bile zannetmiyorum. Tabi ki, her ailede ufak tefek  değişiklikler söz konusu. İster tatlı, ister tuzlu olsun borekaların kenarı örgü gibi biterdi. Bu da bizim ailelerin alamet-i farikasıydı. Ancak kimse artık mutfakta uzun süre geçirmek istemiyor. Oysaki, bu tatlar emek ister. Diyorum ki, nostaljik bir iç geçirme yerine verileri elden geldiğince toplayalım. Bir gün mutlaka gün ışığına çıkacaktır.