Hepsi pekiyi!

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
18 Ocak 2012 Çarşamba

-Karnen nasıl bakalım?

-Teyzesi bizim oğlanın karnesindeki bütün notlar pekiyi. Öğretmeni de çok memnun, bütün dersleri beş. Projeleri de muhteşem! Şimdi ilkokulda da proje yapıyor çocuklar. Bizimkinin projelerini hep sergiliyor öğretmen, o kadar başarılı buluyor!

-Bravo sana küçük bey!

-Şimdi iyi bir tatil ve iyi bir karen hediyesini hak ediyor oğlum. Söyle çocuğum, dile benden ne dilersen!

Bu ya da buna benzer birçok konuşmayı önümüzdeki cuma itibariyle duyabilirsiniz, hazırlıklı olun.

Karne; sadece bir dönem boyunca öğrencinin listede yazılı olan derslerden aldığı notların aritmetik ortalaması olarak görülmeye başlandığından beri eski güzelliğini, gizemini, değerini yitirdi.

Tuhaftır; bu değer kaybına rağmen, iyi karne getiren öğrencinin bunun karşılığında göklere çıkarılması, hediyelere boğulması, egosunun şişirilmesi gibi acayip davranış biçimleri çıktı ortaya.

Eskiden karne notları, öğretmenin takdiriydi. Bunun bazı zorlukları olsa da genellikle öğrencileri motive eden, onları adına kanaat notu denilen bir notla ayrıca değerlendirerek başarıya teşvik eden bir sistem vardı. Mesela öğrencinin notlarının ortalaması dörtse, öğretmen kanaat notu kullanarak bunu beşe çekebilirdi. Öğrenci de bu davranışın karşılığında o derse daha da sıkı sarılır, öğretmenine mahcup olmamak için çalışırdı.

Şimdi ikiden fazla sözlü notunun verilemediği, öğretmenin de haklarının kısıtlandığı bu aritmetik sistem içinde, değil kanaat notunun, ortalamanın bile değeri kalmadı. Alınan ortalamalar sisteme kaydedildiği için, öğrenci karnesindeki notun ne olacağını karne gününden neredeyse bir hafta önce biliyor.

Hangi karne, hangi sevinç?

Neyin gizemi, merakı; neyin fazladan takdiri?

Öğretmeni tarafından gerçek bir takdir alamayan öğrenci, bu takdiri aileden bekliyor.

Unutmamak gerekir ki çocuklarımızın karneleri, aslında velilerin karneleridir.

Zayıfı da iyi notu da kendileri almış gibi sevinir ya da üzülürler. Oysa not, öğrencinindir. Ona ceza vermek de yanlıştır, notlarının güzelliğinden dolayı hediye almak da.

Karne, bunların hepsine cevaptır.

Az çalışmanın karşılığı zayıf not; çok çalışmanın karşılığı ucuna teşekkür veya takdir belgesi iliştirilmiş bir karnedir.

Ama karneler, bu sitem içinde bu kadar değersiz bir kağıt parçası haline getirilirse, o zaman ona değer vermek ya da içindekini gerçekten eleştirmek ailelere kalıyor.

Hata da burada başlıyor.

Sistem ne olursa olsun, güzel bir karne için öğrenciyi öpüp kutlamak, başarısız bir karne için de ona en doğru dille gereken uyarıları yapmaktır ailelerin görevi.

Yarın, iş yaşamında başarı gösterdiği her anda terfi alamayacağına ya da ilk başarısızlığında kapının önüne konmayacağına göre; hayatı, zamanında, yerinde, değerli ya da değersiz; ama o karne denen kağıt parçasının üstündeki notlara göre öğrencinin kendisi değerlendirmelidir.

Kimse kimsenin yerine yaşayamaz çünkü.

Gençler, yergiyi de övgüyü de öğrenerek bunun bedelini ödeyerek ya da tadını çıkararak yaşamayı öğrenir.

Karneler onların karneleri.

Unutmayın.