Torunuma mektuplar-35 Şükran Duygusu

Hayatını gerçek anlamda sürekli bir şükran duygusu ve olumlu beklentilerle yaşayan bir insan olma yoluna girin. Büyük hayaller kurun ama içinde bulunduğunuz yerin tadını da çıkarın. Yol da hedef kadar iyidir. Bu zihniyete sahip olduğunuz da, mutluluk yaşamınıza adeta yağacaktır. Robin Sharma

Sara YANAROCAK Kavram
18 Ocak 2012 Çarşamba

enim canım oğlum, sevgili Guy’cığım. İşte iliklerime kadar işleyen, yüreğimi derinden sızlatan ayrılık günleri tekrar başladı. Senin güzel yüzüne, altın sırma saçlarına hasret zamanların içine, dolu dizgin daldım yine. Üstelik bu kez gönlüm üç kere dağlanır oldu. Sen ve iki küçük kız melek Maya ve Sary burnumda buram buram tütüyorsunuz. Umutlarım, varlığınız için Tanrı’ya teşekkür etmek ve sizi göğsüme bastıracağım günleri sabırla beklemeye kenetlendi.

Sevgili güzel torunlarım benim, yine de her şeye rağmen hayata karşı şükran duyguları ile doluyum. Sizlere sahip olma duygusu, aklımın ve gönlümün sizin saf güzelliğiniz ile dolu olması, kısaca bu dünya üzerindeki sağlıklı ve huzurlu varlığınızın olması bile yüreğimi minnet duygusu ile dolduruyor.

Guy aslında, yaşadığımız her düzgün ve huzurlu anın ayırdına varmamız gerekiyor. Tüm sıkıntılar ve yoksunluklar içinde bile, hayatımızın bize anlam katan öğelerini hatırlayıp, onların hayaliyle de olsa umutlu ve memnun olmamız gerekiyor.

Elimizde olmayanlara hayıflanmak yerine, yaşadığımız güzellikleri ve geleceğe dair beslediğimiz umutları güçlü tutmanız gerekiyor. Bu davranış, hayatı daha yaşanır ve anlamlı kılmaya yardım eder çünkü.

Guy David, ben bugünlerde yeni bir yol ayrımına girdim. Seninle ayrıldığımız günden beri, senin büyük büyükannen yani benim anneciğim artık dönülmez yolun ağzına geldi. Bizi kâh tanıyor, kâh tanımıyor. Daha çok annesini ve kardeşlerini sayıklıyor. Ailesini ve çocukluğunu bulanık zihninde gerçekmiş gibi yeniden yaşıyor. Biliyor musun minik oğlum, ben bu şartlar altındaki annemin bu zorlu ve sisli yolcuğunda bile yine içinde şükran duyguları taşıyorum çünkü harika bir annenin sevgi dolu anıları belleğimi süslüyor. Torunlarını taparcasına seven bir anneannenin anıları, onun torunları olan babanın ve amcanın sevgi dolu ilgileri içimi sevgiyle ısıtıyor. Geleceğe dair içimi umutla titretiyor. Annemin sevgi dolu bir ortamda mum alevini küçültmesi, her şeye rağmen içimi rahatlatıyor. Demek ki yaşarken ekilen sevgi tohumları, çorak toprağa atılmamış. O yaşlı kadın, şimdi attığı iyilik tohumlarının hasadını topluyor.  Sevgi dolu bir ortamda son yolculuğuna hazırlanıyor.

Guy, bu mektupları ileride okuyacağın zaman, ne demek istediğimi çok iyi kavrayacaksın. Ben sana bu mektupları bütün geniş zamanlar için yazıyorum çünkü.

İnsanoğlu yaşadığı sürece, hayattan elde ettiği tüm kazanımları için şükretmeyi bilmelidir. Bu kazanımlar, zaman zaman acıyla, yoksullukla, üzüntüyle, zaman zaman kahkahalar, mutluluklar ve iyi imkanlarla elde edilir.İnsanoğlu denen karmaşık yaratık, hem iyi hem kötü günün ayırdına varıp, hepsine şükretmesini bilmelidir. Varlıklar ve yokluklar, sevinçler ve acılar, birleşmeler ve ayrılmalar bizlere Tanrı’nın verdiği hayat tecrübeleridir. Önemli olan tüm bu iyi ve kötü tecrübeleri yaşarken, nasıl davrandığımız, onları nasıl karşıladığımız ve yaşadığımızla ilgilidir.

Aslında insanın ne yokluğa çok yerinmesi, ne de varlığa çok sevinmesi doğru değildir. Çünkü hayat durağan bir şey değil. Her şey akıyor  her şey değişken, önemli olan bu değişkenlere akılcı ve mantıklı yaklaşımlar sergileyerek uyum sağlamak. Olgun davranmak, olan bitene karşı esnek davranabilmeyi becerebilmek.

Canım Guy, bunu becerebilmenin en birincil maddesi; bulunduğun şartlarda şükretmeyi bilmek ve geleceğe dair umutlar taşımak.

Canım güneş oğlum, hiç bir şey sonsuz değil. Her şeyin, her güzelliğin ve her sıkıntının bir sonu var. Önemli olan, insanın bu sınavları soylu bir biçimde olgunca geçmesi. Her şey kendi çizgisinde ilerliyor. Bizler kendi çapımızda elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak kendimizi her ne kadar ruhen rahatlatmaya çalışsak da, her şey bir ilahi program içinde akıp gidiyor. Önemli olan bu hayat sahnesinde hep düzgün ve dengeli durabilmek. Önce kendimizi sonra çevremizde yer alan tüm unsurları bir ahenk içinde götürebilmek.

“Yoksa güneşin altında yeni bir şey yok... Her şey boşların boşu, her şey boş. Güneş altında çektiği bütün emeğinden, insanın kazancı nedir? Bir nesil gidiyor ve bir nesil geliyor; fakat dünya ebediyen duruyor.

Güneş doğuyor ve güneş batıyor ve yerine, doğduğu yere koşuyor. Rüzgar güneye gidiyor ve kuzeye dönüyor. Rüzgar dönüşlerini tekrar ediyor. Bütün ırmaklar denizin içine akıyor, fakat deniz dolmuyor; ırmaklar aktıkları yere, yine oraya akmaktalar. Bütün şeyler yorgunlukla dolu; insan onu söyleyemiyor, göz görmekle doymuyor ve kulak işitmekle dolmuyor. Ne var idiyse, olacak odur ve ne yapıldıysa yapılacak odur. Güneş altında yeni bir şey yok. Bak, bu yenidir diyecek bir şey var mı? Çoktan bizden evvel olan asırlarda olmuştur. Evvelki nesiller anılmıyorlar, gelecek olan sonrakiler de, kendilerinden sonra gelecek olanlar arasında anılmayacaklar”

Kohelet (Vaiz) 1:1-12

Şelomo ha Meleh

Sevgili oğlum, bu mektup biraz karamsar gibi gözükse de aslında son derece umut taşıyan fikirlerle dolu. Neden dersen; çünkü bu yaşam çok eski, sonsuzluktan gelip, sonsuzluğa doğru akıyor. Bizler, bu sonsuzlukta birer zerreyiz aslında. Tüm bu görkemin içinde zerre olarak varlığımızı sürdürürken, Tanrı’nın güzelliğine ve iyiliğine yaraşır biçimde erdemli, tertemiz ve şükran duyguları içinde dingin yaşamak, geleceğe düzgün tohumlar serpmek, yaşadıklarımızdan hoşnut olup, isyan etmemek, sadece bize verilen bu yaşam parçasını daha rahat ve yaşanası kılar çünkü.

Canım Guy, seninle zaman zaman bu konulara yeniden girmek istiyorum. Amacım seni karınca kararınca, aklımın erdiğince huzurlu bir adam olmanı sağlayacak, fikirlerle zenginleştirmek. Yani bir hoş sada bırakmak.

Seni çok seviyorum ruhum.

Babaannen Sara

15 Ocak 2012, İstanbul