Canavara dönüşen tren

Kontrolden çıkan dev bir lokomotifi durdurma çabası gibi, çekilmesi son derece güç bir hikâyeyi, Tony Scott nefesleri kesen bir teknik ve beceriyle anlatıyor. Üst düzey bir profesyonel, iyi bir öykü anlatıcısı olarak tanınan Tony Scott, “Durdurulamaz” ile işbilir bir memur yönetmen statüsünden, birinci sınıf bir teknisyen sıfatına geçiş yapıyor.

Viktor APALAÇİ
1 Aralık 2010 Çarşamba

Kurguyu çok etkin bir biçimde kullanmasıyla, aksiyon sinemasının üst düzey kurallarını titizlikle uygulamasıyla, gerilimi sürekli üst noktada tutmasıyla, yönetmen tam not alıyor.

Yüzlerce kopya ile vizyona giren “New York’ta Beş Minare” Türkiye’deki salon sayısının yarısını adeta amborgo altına aldı. Bu durumda 3-4 haftadır doğru dürüst film vizyona çıkmıyor.

Vizyon şansı bulan ender kaliteli filmden biri, Tony Scott’un “Durdurulamaz / Unstoppable”ı. Tıpkı Alfred Hitchcock gibi İngiliz asıllı Ridley ve Tony Scott Kardeşler, kariyerini Hollywood’da yaptılar.

Yetenekli ağabey Ridley, kurgu-bilim harikası “Blade Runner” (1982), feminist başkaldırı filmi “Thelma and Louise (1991), 5 Oscar ödüllü “Gladiator” (2000) gibi filmlerle şöhrete ulaştı.

Kabiliyeti sınırlı Tony Scott çeşitli türlerde iddialı filmler yapmasına rağmen, ağabeyi ile hiçbir zaman boy ölçüşemedi. En büyük başarısı “Top Gun” (1986), olan Tony Scott, üst düzey bir profesyonel, iyi bir öykü anlatıcısı olarak kaldı.

Ben yıllardır Tony Scott’un filmlerini yazarken, kendisinden “Scott kardeşlerin yeteneği kısıtlı olanı” olarak bahsettim. Ancak son filmi “Durdurulamaz” ile yönetmen beni fena halde mahçup etti.

Kontrolden çıkan dev bir lokomotifi durdurma çabası gibi, çekilmesi son derece güç bir hikâyeyi, Tony Scott izleyicinin nefesini kesen müthiş bir teknik ve beceriyle anlatıyor. Kurguyu çok etkin bir biçimde kullanmasıyla, aksiyon sinemasının üst düzey kurallarını titizlikle uygulamasıyla, gerilimi sürekli üst noktada tutmasıyla, tempoyu hiç düşürmemesiyle Tony Scott, bu filmle “işbilir bir memur yönetmen” statüsünden, “birinci sınıf bir teknisyen” sınıfına geçiş yapıyor.

BAŞROLDE TREN VAR

ABD’de 2001’de gerçekten yaşanmış bir olayı anlatan filmde, Pennsylvania’da manistinin ilkesel bir hata yapıp trenden inmesiyle, birden hızlanan kontrolsuz lokomotifin Ohio’ya doğru yol alışını izliyoruz.

Trenin taşıdığı vagonlardaki zehirli kimyasal madde, güzergah üzerinden yerleşim bölgeleri ve aşırı hızdaki başı boş trenin yoldaki bir virajdan geçecek olması, öykünün gerilimini artırıyor.

Özelleştirilen demiryolu şirketinin kurtulmak istediği emektar elemanlarından, tecrübeli teknisyen Frank (Denzel Washington) ile çaylak partneri deneyimsiz Will (Chris Pine) duruma el koymaya karar verip, kendi lokomotifleriyle kontrolsuz katarın peşine düşüp onu arkadan durdurmaya karar veriyorlar.

“Speed” filmindeki otobüsü, “Runaway Train”in trenini anımsatan bu klasik kahramanlık ve dayanışma öyküsü, günümüzün etkili iletişim TV’den canlı yayınla kamuoyuna sunuluyor.

BELGESEL TADINDA

Filmin başında, dul Frank’ın kızlarıyla problemleri, genç Will’in kızıyla kendisinden ayrı yaşayan eşiyle sorunlu ilişkileri, trenleri elektronik ortamda takip eden becerikli bir demiryolu çalışanının (Rosario Dawson) patronlarıyla zorlu ilişkilerini izliyoruz.

Film, ABD’deki özelleştirme furyasıyla, trenin bağlı bulunduğu özel şirketin acımasızlığının altını çizerek, sosyal alanda bir eleştiri getiriyor. Trenin sahibi olan şirket ticari endişelerle, teknisyenlerin sunduğu mantıklı çözümlere sırt çeviriyor.

Filmde korkunç bir canavara dönüştüğünü gördüğümüz devasa tren adeta başrole yerleşiyor, Denzel Washington gibi dev bir aktörden dahi rol çalıyor.

Tony Scott, trenin hız kazandığı sahnelerde havadan çekimlerle, üstün bir teknikle patlayıcı madde taşıyan bir ölüm makinesinin yol açacağı felaketin tedirginliğini izleyiciye hissettiriyor.

Denzel Washington, Tony Scott ile bu beşinci işbirliğinde bilinen rahat oyunuyla dikkati çekiyor. Koca bir metro şebekesini yöneten işbilir yöneticinin öyküsünü anlatan, ikilinin geçen yıl izlediğimiz “Metrodan Kaçış / The Taking of Pelham”ın benzer bir konusu vardı.

Çaylak Makinisti oynayan genç aktör Chris Pine dev partnerinin yanında ezilmiyor. Rosario Dawson her rolün hakkını veren usta bir aktris olduğunu kanıtlıyor.

Scott kardeşler üzerine bir not ile yazımızı sonlandıralım. Ridley ve Tony Scott birlikte hiç film yapmadılar, müstakil çalışmayı tercih ettiler.

Sinema dünyasında işbirliği yaparak çalışan ünlü kardeşler arasında, Joel-Ethan Coen’i, Paolo-Vittorio Taviani’yi, Bobby-Peter Farrely’yi, Andy-Larry Wachowski’yi sayabiliriz.

“UNSTOPPABLE”

Yön: Tony Scott

Sen: Mark Bomback

Gör: Ben Seresin

Müzik: Harry Williams Oyuncular: Denzel Washington, Chris Pine, Rosario Dawson, Ethan Suplee, Kevin Chapman, Jessy Schram