F. Ozon düşüşte

Fransız sinemasının en umut vaad eden yönetmeni François Ozon, son iki filmiyle formundan bir hayli uzakta. Hiçbir süpriz içermeyen, yine bildik temaları, ölüm, yas etrafında dönen senaryosunu Ozon, dümdüz hatta sıkıcı bir sinema diliyle anlatıyor.

Viktor APALAÇİ
14 Temmuz 2010 Çarşamba

Eşcinsel duyarlılığıyla, küçük insanların hayata tutunma savaşlarını “intimiste” sinemasıyla anlatmasına tanık olduğumuz yönetmen ‘’Yuva’’da tahmin edilir biçimde ilerleyen yavan bir öykü anlatıyor

Haziran ayları bana pek uğurlu gelmiyor. Geçen yıl bir ameliyat sonrası haziranı evde geçirdikten sonra bu yıl da hastalanıp haziranda sokağa çıkamadım. Bana evde kesin istirahat öneren sevgili doktorum Sinto Levi işe gidebilmemi kerhen onaylarken kendisinden sinemaya gitmek için izin istemek şımarıklık olurdu.

Allahtan ki Cannes Film Festivali’nden kalma stok yazılarım imdadıma yetişip, köşemi boş bırakmaktan beni kurtardı. Aslında salonların hep boş kaldığı, 2. sınıf filmlerin vizyona sokulduğu sinema sezonunun bu en kısır aylarında yazılmaya değer pek doğru dürüst film de yok. İstisnayı Fransız sinemasının harika çocuğu François Ozon’un vizyona giren son filmi “Yuva /Le Refuge” için bozuyoruz.

Türler arasında gezinmeye bayılan 43 yaşındaki usta yazar-yönetmen, eşcinsel duyarlılığıyla işlediği “Havuz”, “Kızgın Taşlara Düşen Su Damlaları”, “Veda Vakti”, “Kumun Altında” gibi başyapıtlarla sivrilip, genç kuşak Avrupa sinemasının umutlarından biri oldu.

Ani kaygılarla ve beklenmedik süprizlerle sarsılan hayatları, filmlerinde, psikolojik gelişmelere ağırlık veren duyarlı bir sinema diliyle işlemedeki becerisiyle tanınan François Ozon, ailevi sorunları ve ikili ilişkileri analiz etmeyi ısrarla sürdürüyor. Senaryolarında karakter tahlillerinde bilinen becerisiyle, ölüm, yas, mutluluk arayışı temaları etrafında dönen konularını  Ozon düz bir sinema diliyle anlatıyor. Genellikle küçük insanların hayata tutunma savaşlarını ‘’irtimiste’’ sinemasıyla anlatmasına tanık olduğumuz François Ozon, ne yazık ki son iki filmiyle hayranlarını derin bir düş kırıklığına uğratıyor.

Dul kadının mutluluk arayışı

Omuzlarında çıkan kanatlarıyla uçabilen, yuvadan kaçan bir bebeğin öyküsünü anlatan “fantastik masal” “Ricky” Ozon’a yakışmayan bir filmdi. Bu hafta vizyona giren “Yuva”, parlak sinema kariyerinin en sönük filmlerine imza atmayı sürdüren François Ozon’un düşüşte bir yönetmen olduğunu doğruluyor. Hamilelik üzerine bir film yapmak isteyen Fransız yönetmen bizlere kederli bir öykü anlatıyor. Mousse (İsabelle Carre) ile Louis (Melvil Poupaud) genç, güzel zengin ve birbirlerine aşık bir çifttir. Ancak yaşamlarını ele geçiren uyuşturucu bağımlılığı mutlu çifti paramparça eder.

Bir gün aşırı doz alırlar, Louis ölür. Mouse hayatta kalmıştır. Ama hamiledir. Kaybolmuşluk hissiyle Louis’nin ailesinin de bir uyuşturucu bağımlısından olan torunlarına sıcak bakmayacaklarının bilinciyle Paris dışında bir eve gider. Çocuğu doğurmaya karar veren Mousse’u birkaç ay sonra Louis’nin erkek kardeşi Paul (Louis- Ronan Choisy) ziyarete gelir.

Mousse’un Güney Fransa’da hamilelik dönemini geçirdiği eve gelip, bir süre onun yanında kalmak istediğini söyleyen eşcinsel Paul bir düşman mıdır, yoksa kibirli ailesi adına özür dilemek arzusuyla mı gelmiştir?

Hamilelik, annelik, aile kodları

Kardeşinin gizemli sevgisini daha iyi tanımak arzusundaki Paul ile Mousse arasında ilginç bir bağ kurulur. İlişki kurmak için hiçbir nedeni olmayan, tanışmaması gereken iki insanın birbirlerine güvenmelerini ve yardım etmelerini anlatan filmin sonunda Mousse ve Louis yerlerini ve özgürlüklerini bulurlar.

François Ozon son filmiyle uzun süredir hayalini kurduğu şeye kavuştuğunu söylüyor: Hamile bir oyuncu ile film çekmek. Film, çekim sürecinde gerçekten hamile olan başrol oyuncusu İsabelle Carre’nin kişisel deneyimlerine dayanan senaryosuyla, geleneksel hamilelik annelik ve aile kodlarını sorguluyor. Ozon filmde anneliğin son derece olumlu evrensel ve kutsal bir olgu olarak algılanmasına rağmen işlerin aslında oldukça karmaşık olduğunu gösteriyor. Ancak dümdüz senaryosu ile anlattığı öykü hiçbir sürpriz içermeden, tahmin edilir bir biçimde ilerliyor. Filmin müzik partisyonunu besteleyen Fransa’nın tanınmış müzisyenlerinden Louis Ronan Choisy, eşcinsel kardeş rolüyle ilk oyunculuk deniyimini “Yuva” ile gerçekleştirdi. Hamile iken Mousse rolünü kabul eden, hikayenin gelişmesine yardımda bulunan İsabelle Carre, aynı hafta vizyona giren 2 filmde iyi oyunculuğunu kanıtlıyor. Josiane Balasko’nun yönettiği “Müşteri/Cliente” filminde Carre’yi kocasının jigololuk yaptığını öğrenen beceriksiz bir kadın berberi rolünde izledik.