“Biz İsrail’e küsüz”

Alber NASİ Köşe Yazısı
18 Şubat 2010 Perşembe

Başbakan Erdoğan’ın Katar’daki vurguladığı argümanlara aslında katılmamak bir insan olarak mümkün değil. İşin doğrusu Filistinlilerin içinde olduğu koşullara tepki göstermemek elde değil.

Ancak Filistinlilerin durumundan sadece İsrail’i suçlamak pek de adil gibi durmuyor. Senelerdir, İsrail ile Filistinliler arasında bir barış süreci süregelmekte. Bazen duran, bazen başlayan ve genellikle de ilerlemeyen süreç. Bu arada değişik şekillerde de olsa eziyet çeken toplumlar...

Başbakan Erdoğan’ın haykırdığı yer de çok ilginçtir; Katar. Zenginliğin topraktan fışkırdığı, halkın son derece rahat yaşadığı, çalışmadan insanların ev, araba ve her türlü konfora kolaylıkla ulaştığı bir ülke.

Arap ülkelerinin birçoğunda zenginlik aynı olsa da paylaşım biraz farklı. Ama genel itibariyle petrol üreten Arap ülkelerinin birçoğunda en azından ülke fakirliğinden bahsetmek mümkün görünmüyor.

Diğer yandan bu ülkelerin hemen hepsi İsrail ile Filistinliler arasındaki anlaşmazlığı bahane ederek İsrail ile herhangi bir bağlantıya girmekten kaçınıyor. Aslında bağlantı içinde olmaktan kaçındıkları İsrail midir, yoksa Filistinliler midir diye sormamak elde değil.

Petrol zengini Arap ülkeleri, görünürde İsrail’e veryansın ederken Filistinlilerin durumuna seyirci kalıyor. Burada yapılması gereken İsrail’e karşı topyekûn bir savaştan ziyade Filistinlilerin durumunu düzelteceği girişimlerde bulunmaktır. Durumu düzeltmekten kasıt kesinlikle Filistinlileri beslemek değildir. Durumu düzeltmek, eğitim, sağlık, sosyal düzeyi düzeltmektir. Filistinlileri üretken hale getirmektir.

Ama bu elbette zor ve sonucu hemen görülecek bir süreç değildir. Sabır, çalışma ve çok para ister. Bunun yerine “Biz İsrail’e küsüz” deyip, İsrail’i verip veriştirmek kolaydır. Perde arkasında ise Arap ülkelerinin İsrail ile ve Yahudi dünyası ile ilişkileri hiç de kötü değildir. İçin için tek suçlunun İsrail olmadığını Araplar da gayet iyi biliyorlar.

Hangi ülke yanı başındaki ülkenin veya toplumun kötü koşullarda olması halinde huzur içinde yaşayabilir? 20. yüzyılın son on yılında Avrupa’da Bosna’da yaşananların Avrupalıları ne kadar huzursuz ettiğini hatırlamak kâfidir. Şu anda Avrupa’da, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesini en çok isteyen ülkelerden biri Yunanistan’dır. Sebep hep aynıdır. İsrail’in fakir ve geri kalmış bir toplumla anlaşması mı kolaydır? Yoksa belli sosyal ve eğitim seviyesinde olan bir toplumla mı?

* * *

Bu arada geçen hafta sevgili İvo, 30 sene sonra Çin’in lider olacağı konusunda öngörüde bulundu. Hindistan ile beraber Çin’in dünyayı sürükleyecek ekonomilere sahip olacağı neredeyse kesin.

Ancak Çin’ce öğrenmeye gerek yok. Zira 30 sene içerisinde anadilimizde bile söylediklerimizi anında başka bir dile çevrilecek ve hatta seslendirecek cihazlar çıkacağını tahmin etmek hiç de zor değil...