Kadınlara konuşan şairler

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
13 Ocak 2010 Çarşamba

Kimler büyük şairdir?

İnsan nasıl bir şiir yazar ya da nasıl bir mısra kaleme alır ki yüzyıllara meydan okur, unutulmaz ve büyür zaman geçtikçe?

Kadınlar hangi şairleri sever?

Şair, ne der, kimsenin söylemediğini nasıl söyler ki taht kurar kadınların yüreğinde?

Kadınlar için, kadınları güzel anlatan şairler unutulmazdır.

Gerçek aşkı, sahici sevgiyi; ulaşılmazlıkların, bilinmezliklerin, ayrılıkların arkasına saklayıp, sonra onları sakladıkları yerden çıkarıyormuş gibi yapan şairler devleşir kadınların zihninde ve yüreğinde... Elde edilememiş bir sevgili, hayatta hiçbir zaman rastlanamayacak dolulukta bir yürek ya da her kadının duymak istediklerini onların kulağına fısıldayan bir masal kahramanı olur şairler.

 “durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri

perdesi aralıktı, genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada

saçları saman sarısı kirpikleri mavi

kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı”

diyen Nazım’ın sevgiliye bu kadar yakınken bu kadar uzak olmaktan dolayı hissettiği çaresizlik belki de hala iyi geliyordur kadınlara. Erkeklere acı çektirmenin tuhaf zevki iyi geliyordur yüreklerinde eskilerde açılmış yaralara. Nazım’ a bile acı çektirebilen kirpikleri mavi Vera olup bir tren kompartımanında uyuyor gibi yapmak, sevgiliye şımarmak, yeri gelince somurtmak istiyorlardır belki de.

“Ne kadınlar sevdim zaten yoktular, Böyle bir sevmek görülmemiştir.”  diyen Attila İlhan’ın olmayan kadınlarından biri olduğunu düşlemek, erişilemeyecek kadar mükemmel bir aşkın kahramanı olduğunu düşünmek okşuyordur belki de kadınların gururunu.

Eşi benzeri görülmemiş bir şekilde sevilmektir tek istedikleri. Ruhlarındaki açlığı bu dizeler doyuruyordur.

“Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu, İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük”

diyen Cemal Süreya’nın içindeki çocuksu isteği yüzünde hissetmektir belki kadınların içinde yanıp tutuşan ateş. Aşktan, tutkudan uzak; sevgiyi oyun oynar gibi yaşamaktır belki de bazılarının isteği.

“Bekliyorum;

Öyle bir havada gel ki,

vazgeçmek mümkün olmasın,

sözleriyle sevgiliye gelmek için en doğru zamanı seçmesini öğütleyen Orhan Veli davetidir belki de bazı kadınların ömür boyu bekledikleri.

Bedri Rahmi’nin:”Bir dilimi zehir zıkkım, Bir dilimi candan tatlı” sözleriyle anlattığı kara sevdalara düşmek, Yahya Kemal’in: “İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan” dizesinde vuslattaki tuzun tadına varmak adınadır belki de şairleri devleştirmesi kadınların.

Yaşanmamış, yarım kalmış sevdaları, kocaman korkuları, doyasıya yaşanmış aşkları ya da dile getirilememiş duyguları açık seçik anlatabilen şairleri sever kadınlar.

Bu şairler cesurdurlar çünkü.

Gerçek olamayacak kadar içten, hiç rastlanamayacak kadar farklı , asla sahip olunamayacak kadar uzaktırlar.

Bir yerlerde bir zamanlar var oldukları için kadınların sahip olamadıkları sevgilileri olurlar.

Kadınlara konuşabilen, kadınlara yazabilen şairler büyük şairdir.

Korkularını, yenilgilerini, başarısızlıklarını, sevdalarını, isteklerini, tutkularını, düşlerini, doğrularını, yanlışlarını, umutlarını; insanlıklarını cesurca anlatan şairleri sever kadınlar.

Bu şairler, biraz da onların hiç sahip olamadıkları sevgilileridir çünkü.

“Gömleğimin düğmesini diken her kadınla evlendim.” deme yürekliliğini gösteren şair Cemal Süreya’ya, ölümünün yirminci yılında;  saygıyla...