/Dernek ve örgütlerle güçlenen Kuzey Amerika Yahudileri -3

Kuzey Amerika Yahudileri’ni diğer Diaspora topluluklarından ayıran en önemli özelliklerin başında köklü ve etkili örgüt ve kuruluşları gelir. Bu örgütler dünya Yahudileri’nin yanı sıra ihtiyaç halindeki diğer topluluklara da yardım ederek seslerini duyurmuşlardır

Sara YANAROCAK Kavram
8 Temmuz 2009 Çarşamba

Oldukça geniş kapsamlı bir destek sağlamayı başaran ve uzun süre etkili olan Amerikan Yahudi Komitesi (AJC), 1906’da antisemitizmin geliştiği bir dönemde Amerikalı Yahudi seçkinleri tarafından kuruldu. Bunların arasında Banker Jacop Schiff, Oscar Straus (Macy alışveriş merkezlerinin kurucusu ve daha sonra Türkiye Büyükelçisi) hukukçu Louis marshall ve bilgin Cyrus Adler vardı. Bunlar Amerikan toplumunun yerleşmiş yüksek konumları olan ve gerek ülke içinde gerek dışında Yahudilerin refahı için ilgi gösteren adamlardı.

Gösterdikleri ilgi, sadece toplumsal ve politik değil, aynı zamanda kültürel ve ruhsaldı. Daha önce de, 1888’de Amerikan Yahudi basın derneğini kurmuşlar, 1902’de Amerikan Yahudi Teoloji Semineri’nin canlandırılması için çalışmışlar, Doğu Avrupadaki katliamlar konusunda sürekli olarak Theodore Roosevelt (başkanlığı 1901-1909) ile görüşmüşler ve pogrom kurbanlarına yardım toplamak için önemli girişimlerde bulunmuşlardır. AJC, demokratik ve çok seçkinci bir örgüt olarak tasarlanmış, her zaman ılımlı ve ihtiyatlı bir yaklaşıma sahip olmuştu. Onurlu geçmişinde ayrımcılığa ve önyargılara karşı açılan kampanyalara katılması, diğer grupların ve özellikle sosyalist ve siyonist grupların tepkisini çekmişti.

Daha çok sesini yükselten ve partizanlık eden Amerikan Yahudileri Kongresi olmuştu. Bu, siyonist eğilimli, aşağıdan başlayarak kurulan bir örgüttü. Ancak siyonistlerin 1877’de kurulan Amerika Siyonist Örgütü ve 1912’de kurulan kadın siyonist örgütü Hadassa öncülüğünde kendi girişimleri de vardı. Farklı ilgileri, farklı vurgulamaları, uyuşan ve bir ölçüde çalışan amaçları olan bol bol başka temsilci kuruluşlar da vardır.

ABD’de kitle halinde üye toplamayı başaran ve etkinliklerini uluslararası bir çerçevede yürüten, bir örgüt de B’nai B’rith olmuştur. 1843’te Masonik tipte bir örgüt olarak başlamış, ancak bugün kendini özellikle antisemitzm ile savaşmaya, gençlik hizmetlerine ve öğrenci rehberliği yapmaya adamıştır.

Örgütlerin çeşitliliği uygulamada çok iyi sonuçlar vermektedir. Her ne kadar kurumların yararlılığını yitirdikten sonra da yaşama eğilimi varsa da, gerçek farklılıklar yansıtmakta ve önemli konularda kaynakları ve çabaları birleştirme isteği doğmaktadır. Gözle görülür bir işbirliği yapma örneği olarak, 1939 yılında kurulan Birleşik Yahudi Yardım Örgütü, yıllık yardım kampanyalarıyla topladığı fonları çok çeşitli amaçlar için kullanmaktadır.

Bu örgütten en fazla yardım alan, özellikle göçmenlerin ülkeye yerleştirilmesi için büyük paraların akıtıldığı İsrail’dir. Ancak pek çok ülkedeki insancıl projelere de yardım gönderilmektedir.

Daha az şanslı olanlara pratik yardım sağlama biçimindeki Amerikan Yahudi geleneğini sürdüren iki önemli örgüt, İbrani göçmenlere Yardım Derneği (HIAS 1880) ile Amerikan Yahudi Ortak Dağıtım Komitesi’dir (JDC 1914) HIAS, dünya çapında mültecilerin yeniden pratik çalışmaları olan bir örgüttür. Çabaları sadece Yahudilere yönelik değildir. 1981’de (ABD hükümeti yardımları dahil), 12 milyon dolar harcamış ve 13.000’e yakın mülteciye yardım etmiştir. Bunların yarısından çoğu, Sovyet Yahudileriydi, ancak 4.000’i Yahudi olmayan ve özellikle Çin Hindi’nden gelen mültecilerdi. JDS geniş ölçüde Amerika dışında-İsrail, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve başka yerlerde - Yahudilerin karşılaştıkları zorlukları hafifletmeye çalışır, ancak Yahudi olmayanlara da yardım eder. Örneğin 1982’de Lübnanlardaki savaş kurbanlarına acil yardım göndermiştir.

 ABD’de Musevilik

Amerikan Museviliği, Amerikan Yahudiliği kadar dinamik değişken ve özgündür. Kendi çizgisinde, Amerikan Yahudi deneyiminin taleplerine bir yanıt olarak gelişmiştir. Bu deneyim, farklı kökenlerden gelen göçmen dalgalarının özgür v açık bir toplumun havasına kendilerini alıştırmalarıydı.

Koloni döneminini az sayıdaki cemaati Sefarad ve gelenekçi eğilimli olup dinsel rehberlik için Londra’ya bakıyordu. 19. yüzyılın Alman (Aşkenaz) göçmenleri ister ilk Amerikan Hahamlık Okulu, Maimonides College’i kuran Isaac Leeser gibi Ortodoks olsun, ister Cincinnatti’deki Hebrew Union College’i Isaac Mayer Wise gibi reformcu olsun, Avrupa’dan oranın çağdış eğitimini almış Aşkenazi önderlerini beraberlerinde getirmişlerdir. Maceracı ama yine de uzlaşıcı bir doğası olan Yahudi göçmenlerin büyük kitlesi doktrinler konularını umursamıyorlardı. Almanya’da uğruna o kadar savaştıkları ve buradaki yeni yaşam koşullarına çok uyan dinsel reformları hemen gerçekleştirdiler. 1880’lerde 200’ün üstünde cemaat vardı, bunların ancak çok çok azı Reformcu değildi.

Bundan sonraki en büyük göç, gelenekçi Rusya’dan oldu. Göçenlerin birçoğu her türlü dine köklü nefret duyan, açıkça laiklik yanlılarından olmakla birlikte çoğunluğu gettonun eski tip dinsel kanunlarına  alışkındı var olan Ortodoks sinagogların Amerikan havasına bile uymakta güçlük çektiler ve şaşılacak bir hızla kendi sinagoglarını kurdular. 1880 ile 1890 yılları arasında Amerika’daki sinagog sayısı iki katına, 500’ün üstüne çıktı. Doğulular, yerleşik hale geçip yeni gettolarından çıktıkça Amerikan sinagoglarına, yeni bir Ordodoksluk biçiminde Amerikan yaşamıyla uzlaştırdılar. Bu uygulama daha eski Amerikan Museviliğinin tutucu kanadından fazla uzak değildi.

Bu arada, eski Osmanlı topraklarından gelen göçmenler, yerleşik Amerikan Sefaradi sinagoglarının ruhundan çok farklı bir Sefaradi gelenekçiliği getirdiler ve yeni yerleşmelerinde kendi sinagoglarını kurdular.

1800’lerde Amerikan Yahudileri

1840-1880 arasında Yahudi nüfusu önemli ölçüde arttı. Tahmini olarak 15.000’den, 250.000’in üstüne çıktı. Yeni gelenler, Orta Avrupa’nın çeşitli yerlerinden olmalarına rağmen “Almanlar” (Aşkenazim) diye biliniyorlardı. Bunlar, hızla genişleyen ekonomiden yararlandılar ve mütevazı başlangıçlarla birçok büyük servetler elde edildi. O dönem coğrafi olarak da genişleme dönemiydi. Daha önceki yerleşmelerin doğu kıyısında yoğunlaşmasına karşılık, şimdi Chicago, Cincinnati, Saint Louis ve San Francisco’da Yahudi toplulukları görülmekteydi.

Gerçekten önemli Yahudi göçü 1880’lerde başladı. 1900’e kadar Yahudi nüfusu dört katı artarak yaklaşık bir milyona ulaştı. Nüfusun 1910’da iki milyonun üstünde, 1914’te üç milyon, 1920’lerin ortasında da dört milyon olduğu tahmin ediliyordu. Yeni göçenler özellikle Doğu Avrupa’dan gelmişti. Tipik olarak çok fakirdiler, az gelişmiş bölgelerdeki ticaret ve küçük üretim olanakları yerini hızla büyüyen kentlerdeki endüstriyel emek talebine bırakıyordu. Özellikle New York ve Philadelphia, Chicago ve Boston gibi diğer bazı kentlerde toplandılar. Belirgin olarak giyim ve tütün endüstrilerinden, bir ölçüde yapı sanayiinde ve perakende ticaretle iş buldular. Düşük ücretlere ve sık sık karşılaşılan işsizlik ve hastalıklara rağmen, çok çalışma ve kendi kendilerine yardımla statülerini yükselttiler. Kalabalık gettolardan daha sağlıklı bölgelere taşındılar, eğitim olanaklarından yararlandılar. Çok kısa zamanda beyaz yakalı mesleklere ve işlere yükseldiler. Bütün göçmen grupları içinde en başarılı olanlar, bu Yahudilerdi.

devam edecek...