Arnavutköy’de bir tarih mirasına dönüş

Yakın tarihimize kadar kullandığımız, çoğumuzun bilmeyip önünden geçer olduğu ve halen tarihsel kalıntı halinde bulunan, Arnavutköy “Etz Ahayim Sinagogu”un bir Sefarad Kültür Merkezine dönüştürülmesi planlanıyor

Rubi ASA Toplum
27 Mayıs 2009 Çarşamba

16. yy bağları ve bahçeleriyle, esintili havasıyla Boğaz’ın en ünlü mesire yerlerinden olan Arnavutköy, 19. yüzyıla kadar Rum ve Musevilerin yerleşim bölgesiydi. Evliya Çelebi Arnavutköy’ün 17. yüzyıl manzarasından şöyle bahsediyor:

Leb-i deryada bin kadar bahçeli mamur haneleri vardır ki, cümle Rum ve Yahudi’ye mahsus olup cami, mescid, imaret yoktur. Bir küçük hamamı vardır. Dükkanları dar mahalde vaki olduğundan bağ ve bahçesi azdır. Ekmeği ve peksimeti beyazdır. Yahudileri sahib-i zevk ve ehl-i sazdır. Rum Hıristiyanlarının ekseri kavmi Lazdır. Cemaati Müslimi gayet azdır”

1887 yılındaki yangından sonra köyde bulunan Yahudilerin büyük bir kısmı köyü terk etmiş, onların yerine Türkler yerleşmiştir.

Arnavutköy’de 1654’den beri Musevilerin varlığından söz etmek mümkündür. Küçük bir hastaneleri de mevcutmuş.

Tayyareci Suphi Sokak ile Tekke Sokağı’nın kesiştiği noktada bulunan kalıntıların Etz- Ahayım Sinagog’una ait olduğu biliniyor.

1887 yılındaki yangında, evlerinin ve sinagoglarının yanması sonucu Museviler semti terk eder ve Yahudi nüfusunun yoğun olduğu Ortaköy, Balat ve Kuzguncuk gibi semtlere yerleşirler.

1887’deki büyük yangın, o zamanlar çıkan bir azınlık gazetesinde şöyle yer almıştır: 
“ Arnavutköy’de büyük yangın. Yangın köy içinde, Büyük Ayazma yolunda oturan Yanko isimli bir şahsın evindeki gaz lambasının devrilmesi ile başlamıştır. Dört yöne doğru yayılan yangın, Ayazma semtini, kilise yönünü, deniz yönünü ve Musevi semtini tutuşturdu.

 Arnavutköy’de yanan evlerin çoğunun Rumlara ait olduğu ve 800 ailenin sokakta kaldığı öğrenildi. Musevilere ait 40 kadar ev ile bir okul ve sinagog da kül oldu.

Yanan sinagogun yerine 1900’lerin başında Etz-Ahayim adıyla sinagog yeniden o günün koşullarına göre inşa edildi.

Semtin kozmopolit cemaati için adeta bir anıt yapı olan sinagog tatlı acı hatıralarıyla 1970’lere kadar kullanıldı.

Sinagog binası semtin zamanla topluluğunun azalması ve gözden düşmesiyle önceleri sadece bayram ve Yom Kipurlarda kullanılmış olup daha sonra cemaatin ilgi göstermemesiyle de kapısına kilit vuruldu.

Birçok sinagogumuz için yaşanan benzer kader, onun da zamana yenilmesiyle sonuçlanmış, günümüzde ise sınırları duvarları ile çevrili halde semt tarihi dokusunun içinde sessizce yeni bir dost elini bekler halde günümüze ulaştı.

“İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti “ etkinliği ile başlayan, kentin kültürel mirasının ortaya konması çabaları cemaatimizin de desteğiyle Arnavutköy Sinagogu’nun yeniden yaşama kazandırılması fikrini doğurdu.

Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya’nın tükenmez enerjisi ve yoğun çabalarıyla Beşiktaş Belediyesinin ve Başkanı İsmail Ünal’ın teşvikleriyle sinagogun bir  “Sefarad Kültür Merkezi”ne döndüştürülmesi hedeflendi.

Proje kapsamında orijinaline uygun restorasyonu gerçekleştirilerek elde edilecek yapının, çevre kullanımı ile İstanbul’un kent yaşamında Yahudilerin varlığı ile ilgili tarihi bilginin okunabileceği araştırılıp doğrulanacağı bir merkezin gerçekleştirilmesi sonucu sosyal ve kültürel bütünleşmenin sağlanabilmesi düşünüldü.

Sefarad Kültürü ve Türk Yahudileri hakkında geniş toplumun ortak kanaatlerinin daha kapsamlı olarak değerlendirilmesine olanak sağlayacak etkinlikler sergiler konserler ve konferansların gerçekleştirilebileceği bir Semt Kültür Merkezi gerçekleşmesi tarihin yeniden tekrarına olanak sağlayacak.

Konu üzerinde hassasiyetle çalışan Mimar Hayim Beraha yakın zaman içinde projenin tamamlanarak idari kurumlara onaylatılacağını ve en kısa sürede hayata geçirilmesi için çabalarının süreceğini belirtiyor.