İsrail’in ikinci Golda Meir’i: Tzipi Livni

Özellikle son yıllarda İsrail siyasetinde ismi çok sık duyulmaya başlayan Tzipi Livni, yeni nesil politikacılar arasında en hızlı yükseleni. Olmert’in yerine Kadima başkanlığına ve İsrail başbakanlığına aday olan Livni, temiz geçmişi ile büyük destek topluyor. Tüm bu destek, Livni’nin İsrail’in ikinci kadın başbakanı olması için yeterli olabilecek mi, çok yakında göreceğiz…

Virna BANASTEY Diğer
10 Eylül 2008 Çarşamba

İsrail politikasının yeni yüzü Tzipi Livni, devletin kuruluşu öncesinde Zeev Jabotinsky’nin Betar hareketinin içinde faal olarak görev alan mücadeleci bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Livni’nin annesi ve babası, hem bu hareketin birer üyesi, hem de yer altı örgütü İrgun’un birer savaşçısıydılar. Annesi Sarah (Rosenberg) Livni, ‘On the barricades’ şarkısında sözü geçen, hamile kadın kılığına girerek İngiliz mandası memurlarının maaşlarının taşındığı treni soyan, “küçük Sarah” idi. Babası Eytan Livni ise, İrgun’un operasyon şefiydi. 1991 yılında öldüğünde, mezar taşına örgütün amblemini yaptırmak istedi.

Çocukluğu bu şarkılarla geçen Tzipi, Ürdün Irmağı’nın iki yanında uzanan ‘Büyük İsrail’ hayali ile yetişti. Livni ailesinin İsrail haritasında her zaman Ürdün toprakları da yer alıyor, evlerinde Betar şarkıları söyleniyordu.

İşte bu siyasi görüşle büyüyen Livni, 1990’ların ortasında Mossad’da çalışan gizli bir ajan olarak dolaylı yoldan politikaya adım attı. Avrupa’da gizli görevlerde çalışan Livni’nin amacı, İsrail’i Filistin ve İsrail olarak iki devlete bölmek isteyenleri durdurmaktı. Bugün ise Livni artık tam tersi politik görüşleri ve fikirleri savunucusu olarak İsrail politik hayatında kendine bir yer arıyor.

Livni, 2006’daki Lübnan Savaşı’ndan bu yana Başbakan Olmert’i eleştirenlerin başında geliyordu. Peki Kadima’nın liderliğine ve İsrail’in ikinci kadın başbakanı olmaya hazırlanan Livni bu görev için hazır mı? 1999 yılında Knesset’e giren Tzipi Livni, ilk bakanlık görevini sadece yedi yıl önce üstlendi. Eskiden şahin olan Livni’nin artık güvercine dönüşmesi politik kariyerine katkı sağlayacak mı? Başka bir deyişle, Livni’de başbakanlık hamuru var mı?

Tzipi Livni’nin ideolojik değişimi, Başbakan olduğu dönemlerde Ariel Şaron’un kabinesinde çeşitli bakanlık görevleri yaptığı 2001 yılına rastlar. O zamandan beri Livni, Filistinlilere Batı Şeria ve Gazze’nin tam kontrolünü veren ‘iki devlet’ çözümünü savunanların başında geliyor. Eski Likud’cular ve sağcı yandaşları Tzipi’nin bu görüş değişikliğini ‘ihanet’ olarak değerlendirirken uzmanlar bu değişimi entelektüel dürüstlük olarak nitelendiriyor.

Livni’nin devrimci ruhu küçük yaşlardan itibaren aktif durumdaydı. İlk protestolarını okul sıralarında öğretmenlerine karşı yapan Livni, gençlik yıllarında 73 Savaşı’ndan sonra İsrail’in Mısır ve Suriye ile arasını yapmaya çalışan Henry Kissinger’ı protesto etti. Livni, barış karşılığında toprak verilmesine karşı çıkarken, Sina’yı Mısır’a veren Menahem Begin’in Likud’u oldu. Livni, 1999 yılında Knesset’e girdiğinde ise Filistinlilerle ‘barış karşılığında toprak’ mantığına kurulu Oslo Anlaşması imzalanıyordu. Politikaya girme amacı Oslo’nun imzalanmasını engellemek olan Livni, kısa sürede bunun uluslararası kamuoyunun kabul edeceği tek çözüm olduğunu kabullendi.

Livni’nin düşünce sistemindeki büyük değişiklik, Şaron’un onu bölgesel işbirliğinden sorumlu bakanlık görevine atadığı 2001 yılı oldu. Dışişleri Bakan Yardımcısı Majalli Wahbee, Livni’nin ilk olarak o dönemde Filistin sorunu ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Wahbee, o dönemde Arap bağlantılarını kullanarak Livni ile Filistinliler arasında gizli toplantılar ve görüşmeler ayarladığını açıkladı. “Livni, Filistin sorununun artık çözülmesi gerektiğini, ‘Ürdün Nehri’nin iki yanı’ hayalinin gerçek olamayacağını anladı.”

Kısa süreli bakanlık kariyerinde Livni’nin aldığı en önemli ders, İsrail’in her türlü kararında ve uygulamasında uluslararası kamuoyunun onayını alması gerektiğiydi. Livni de akıl hocası Şaron gibi “yapabileceklerinin ABD’nin destekledikleriyle sınırlı” olduğunu biliyordu. Bu nedenle 2004 yılında Washington’a bir ikna turu düzenleyerek Condoleezza Rice ile Filistinli mülteciler konusunda görüşmeye gitti. Livni, mültecilerin İsrail’e değil, Filistin topraklarına dönmesi gerektiğini savunuyordu. Bu görüşmenin sonrasında Nisan 2004’de ABD Başkanı Bush’un Başbakan Şaron’a yazdığı bir mektupta şu ibare yer aldı; “Filistinlilerin Filistin’e, Yahudilerin ise İsrail’e dönmesinin en doğrusu olduğu konusunda uluslararası kamuoyunu ikna ettim.”

Günümüzde Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Tzipi Livni “raf anlaşması” olarak nitelendirilen bir anlaşma üzerinde uğraşıyor. Diğer bir deyişle, bu anlaşma tüm koşullar olgunlaşana kadar uygulanmayacak, rafta bekletilecek. Bunun amacı, uluslararası kamuoyuna İsrail’in ‘iki devletli’ barış konusunda her şeyi yapmaya hazır olduğunu ancak uygulamaya geçilemesinin tek nedeninin Hamas’ın gerçekleştirdiği şiddet olduğunu göstermek. Livni’nin bu konudaki görüşü ise net; “Eğer Filistin Devleti’nin kurulması için bir anlaşmaya varırsak ve Hamas saldırılarını durdurmazsa, bütün dünya ve Filistinliler bilecek ki teröristler bağımsız bir Filistin Devleti kurulma şansının kaçırılmasına neden oldu.”

Tzipi Livni, zorlu bir uzlaşmacı olarak da biliniyor. Filistinli muhatapları kendisinin dürüstlüğünü takdir ederken, Saeb Erekat Livni’yi “özel ve lider ruhlu bir bayan” olarak tasvir ediyor.

Livni’nin politik alanda güçlü olduğu yön sadece fedakarlık yapmaktan kaçınmaması değil, aynı zamanda ülkede ahlaklı politikacının arandığı bir dönemde çizdiği temiz imajı. Başbakan Ehud Olmert’in rüşvet ve usulsüzlük suçlamalarıyla koltuğunu bırakmak zorunda kaldığı bir dönemde, Livni temiz geçmişiyle takdir topluyor.

Çoğu zaman çekici ve sevimli bir görüntüsü olmasına rağmen, Livni’nin karşısındakini memnun etme gibi bir ısrarı hiç olmadı. Olmert gibi, başkalarının sırtını sıvazlayan bir görüntü hiçbir zaman vermedi. İsrailli birçok politikacının aksine, davetli olduğu düğün ve bar-mitzvaların çoğuna katılmadı. Samimiyet ve sıcak kanlılıktan uzak olmasını, güvenilirliği ile kapattı.

İsrail kamuoyu Livni’yi pragmatik ve doğru düşünen bir avukat, Olmert’in Kadiması’nı ileriye götürecek bir lider ve olası başbakan olarak görüyor. Prensiplerinden ödün vermeyen, inandığı şeyi sonuna kadar savunan Livni, keskin espri anlayışı ve bulaşıcı kahkahası ile de akıllarda kalıyor. Her zaman röportajlarını oturarak veren genç bakan, ailesi ve özel hayatı hakkında konuşmayı kesinlikle reddediyor. Özel yaşamını politik hayatından ayrı tutan Livni, herhangi bir şey hakkında ne hissettiği sorulduğunda ise, “Hisler ve duygular, çocuklarımla konuştuğum konulardır,” diyerek cevap veriyor.

Tzipi Livni’yi sevmeyenler de yok diyemeyiz. Parti liderliğine adaylığını koyan Ulaştırma Bakanı Şaul Mofaz, Livni’nin kamuoyundaki imajının abartıldığı ve gerçek Livni’yi yansıtmadığı görüşünde. Kendisi eski bir savunma bakanı olan Mofaz, Livni’nin başbakan olmak için yeterli tecrübeye sahip olmadığını, özellikle güvenlik konularında yetersiz olduğunu belirtiyor. Mofaz, rakibine karşı bu yöndeki eleştirileri tek bir soru ile dile getiriyor, “Bugüne kadar ne yaptı ki?”